Sayın basın mensupları kıymetli Eskişehir kamuoyu;

Okullarımızın kapanacağı son hafta proje okullarına yönetici atama ve öğretmen atama takvimi yayınlanmıştır. Bu çerçevede proje okullarındaki özellikle 4 yılını dolduran öğretmen arkadaşlarımızda bir endişe oluşmuştur. Öncelikle şunu belirtmek ister öğretmen arkadaşlar rahat olsunlar. Bilindiği üzere bu sene farklı olarak başvuruların tamamını bakanlık görmektedir. Bizlerde bu sürecin takipçisiyiz. Bu sorunun sıfıra indirilmesinin tek bir çözüm yolu vardır o da bu okullara atanacak öğretmenlerin merkezi bir sınavla seçilmesidir. Milli eğitim bakanından yeni dönemde beklentimizde budur. Böylece elimize bir fırsat geçse de kendi çıkarımız doğrultusunda hareket edelim diyen, kendini devlet yerine koyan fetö vari yapıların da önüne geçilmiş olur. Kim ki kendini devlet yerine koyup devlet kendisiymiş gibi hareket ediyorsa bunlar FETÖ nün artıklarıdır. Yüce Türk devleti bundan sonra böyle yapılara  fırsat vermeyecektir.

Akademik başarısı en yüksek olan öğrencilerimizin okuduğu proje okullarımızın yönetici ve öğretmen atamalarının keyfiyetten uzak şekilde liyakat temelli bir sisteme kavuşturulması olmazsa olmaz bir husustur.

Sayın basın mensupları kıymetli Eskişehir kamuoyu;

Eğitimin ve eğitim çalışanlarının devasa sorunları yeni dönemde çözüm bekliyor. Fakat gözden kaçırılmamalıdır ki, bu sorunların başında yıllar içerisinde eğitimde çalışma barışının bozulmuş olması gelmektedir. Çok uzun yıllardır tahrip edilmiş olan çalışma barışının yeniden tesis edilmesi için, tüm paydaşlarla hakkaniyet ilkesiyle işbirliği içerisinde birlikte çalışma iradesini görmek istiyoruz. Özellikle, MEB taşra teşkilatını, sendika ve STK görünümlü yapıların tahakkümüne mahkum bırakan yönetim anlayışı değişmediği müddetçe hiçbir kişi, proje ve programın başarılı olması ve eğitim çalışanlarının motivasyonunun sağlanması söz konusu olamayacaktır.

Sayın basın mensupları kıymetli Eskişehir kamuoyu;

Sayın bakanımız Yusuf TEKİN’in göreve başlarken yaptığı konuşmayı önemsiyoruz Bakan bey konuşmasında

Türkiye’de 2018’den itibaren çok şeyin değiştiğine işaret etmiş ve “Özellikle 2023 seçimleri sonrası Türkiye’de hem siyasette hem bürokraside birçok paradigma değişti, değişmek zorunda. Artık önümüzdeki 100 yılın Türkiye Yüzyılı olacağını iddia ediyoruz ve düşünüyoruz. Bu iddiamızda samimiysek ve başarılı olmak istiyorsak bunların inşasının yapılacağı yer de kuşkusuz Milli Eğitim Bakanlığı ve milli eğitim sistemi. Biz bu hedefi hayata geçirmek için Bakanlığımız merkez teşkilatı, taşrada kahrımızı çeken öğretmen arkadaşlarımız, idareci arkadaşlarımız, idari personelimiz, hiç ayırt etmediğim Bakanlığın yükünü alan özel öğretim kurumlarımız, aynı şekilde merkezi yönetim içerisinde birlikte hareket edebileceğimiz önemli yapılar var, diğer bakanlıklar, Eğitim Öğretim Politikaları Kurulu var. Bütün bu paydaşlarla birlikte Türk Milli Eğitim sistemini hak ettiği yere çıkarmak için hep birlikte mücadele edeceğiz. Ben ilk olarak bunun taahhüdünü huzurlarınızda vermek istiyorum” demiştir.

Sayın bakandan isteğimiz bu taahhüdü çerçevesinde öğretmen ve idareci arkadaşlar arasında huzursuzluk çıkaran yapıları bertaraf etmesidir. Herhangi bir yapının devlet adına hareket etmesine müsaade vermeyeceğine inanıyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanımız göreve başlarken yaptığı konuşmada Yeni Türk Yüzyılının şifrelerini verirken “Nefreti, öfkeyi, husumeti öne çıkaran değil; muhabbeti, hoşgörüyü, kardeşliği yücelten bir anlayışla hareket ediyoruz. 'Gelin canlar bir olalım, sevelim sevilelim' diyoruz. Bu samimi çağrımızın tüm renkleri, zenginlikleri ve farklılıklarıyla 85 milyonda karşılık bulacağına inanıyorum. Türkiye'nin her bir vatandaşının enerjisine, katkısına, fikrine ihtiyacı var. Bir duvarın tuğlaları gibi birbirine kilitlenmesine ihtiyacı var. Millet olarak bu güçlü birlikteliği yeniden tesis etmemiz gerekiyor. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılında Türkiye'nin kucaklaşmaya ihtiyacı olduğuna inanıyoruz. Bir kardeşlik seferberliği başlatmaya davet ediyorum. Gün bir olma, beraber olma, 1000 yıllık kardeşliğimizi perçinleme günüdür. Gelin seçim dönemindeki kırgınlıkları, kızgınlıkları bir tarafa koyalım. Küslük olmuşsa, kalpler kırılmışsa barışmanın yollarını arayalım. Gelin Türkiye Yüzyılı'nın inşasına omuz verelim.  Demesine karşın bazı grup,stk ve sendikamsı yapılar İnsanları özellikle eğitim camiasını ayrıştırmak için ellerinden ne gelirse yapmaktadır. Herkes şunu bilsin ki Yeni yüzyılda bu tür kurumlar bitmeye mahkumdur. Hiçbir kurum veya kişi Yüce TÜRK Devletinden üstün değildir.”