Platform adına açıklamayı okuyan Melek Güneş “Bu kararı veren mahkemeye soruyoruz, bir kadını tasarlayarak işkence ile öldürmenin cezası 23 yıl mı bu ülkede? Üstelik sanık bu cezadan yalnızca 14 yıl yatacak. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak takip ettiğimiz davanın her detayında kan dondurucu kanıtların ortaya çıkmasına rağmen bu karar nasıl verildi merak ediyoruz.”  dedi. Verilen haksız tahrik indiriminin ne olduğuna ilişkin de konuşan Güneş, “Bu indirim, ‘Erkekliğime laf etti’, ‘Çocuk benden değildi’, ‘Başkasıyla görüşüyordu’ gibi ifadelerle, öldürdükleri kadınlar kendilerini savunamayacak durumda olunca kendi erkeklikleriyle övünmeleri ve mahkemelerin de buna sahip çıkmasıdır! Bu, kadın cinayetlerini meşrulaştırmaktır.” şeklinde konuştu.

YARGIDA CİNSİYETÇİLİK RAPORU

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak geçen hafta yayınladıkları Yargıda Cinsiyetçilik Raporu’nda buna benzer pek çok kararı anlattıklarını aktaran Güneş, şunları kaydetti: “Yıllardır binlerce dava takip ettik. Bu zamana kadar pek çok ayrımcı ceza indirimleriyle karşılaştık. Ayşe Tuba Arslan’ın katiline, üst mahkeme haksız tahrik var diyerek indirim uyguladı. Sedef Berberoğlu davasında üst mahkeme kararı bozdu ve haksız tahrik uygulanması gerektiğini söyledi. Sadife Yüzer davasında da birebir aynısı yaşandı. Bugün öğreniyoruz ki, İstanbul’da evli olduğu erkek ve oğlu tarafından öldürülen Pervin Hamak’ın davasında sanıklara verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası bozulmuş. Yerel mahkeme Yargıtay’ın kararına uyarak katillere haksız tahrik indirimiyle 11 yıl ceza verilmiş. Bir kadını öldürmenin bedeli 11 sene mi?  Kadınların yaşamı bu kadar kıymetsiz mi? Art arda gelen bu cinsiyetçi kararlar tam da İstanbul Sözleşmesi’nden bir kişinin kararıyla imza çekildikten sonra alınıyor. Sözleşmeden neden imza çekildi, işte bu hukuksuz kararlardan biliyoruz. İstanbul Sözleşmesi uygulanmış olsaydı, bu ayrımcı kararlar verilemezdi.”

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ UYGULANINCAYA KADAR…

Alttan alta kadınlara “özgürce yaşayamazsın” diyen kararlara rağmen mücadeleyi bırakmayacaklarını kaydeden Güneş, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Biz Pınar için de, tüm kadınlar için de adaletten vazgeçmiyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nden siz vazgeçseniz de, cinsiyetçi kararlarla her gün yokluğunu hisseden biz kadınlar vazgeçmiyoruz. İstanbul Sözleşmesi kararına karşı açılan davaları başından beri takip ediyoruz. 23 Haziran’da yine İstanbul Sözleşmesi davası için Danıştay’da olacağız. Hukuka aykırı, cinsiyetçi kararlara karşı mücadelemizden vazgeçmiyoruz. Tekrar ve tekrar söylüyoruz bizler 6284 ve İstanbul sözleşmesi etkin uygulanana kadar sokakları, meydanları, adliyeleri doldurmaya devam edeceğiz. Pınar için adaleti sağlayacağız. Biz bu mücadeleye sonuna kadar varız. Kadın cinayetlerini durduracağız.”