“Ülkemizde, kadın ve çocuk cinayetleri artarak devam ederken; bu korkunç olayların, ne yazık ki! Böylesi, sapkın ve cani kişiler açısından “örnek” teşkil etmesi de ayrı bir tehlikedir. Hemen her gün yaşanan bu tür katliamlar; adeta, toplumda sıradanlaşmış ve aslında, bir toplum için en büyük tehlike de sapkınlığın ve şiddetin, kanıksanması ve normalleşmesiyle başlamıştır.

Ülkemizde; mevcut yasalar, genel kabul görmüş kanaatler, gelenekler ve davranış kalıpları, maalesef kadını; ikincil ve edilgen düzeyde tanımış ve kadının karşılaştığı her kötü muamelede, mağduru değil de faili haklı gören bir anlayışı hâkim kılmıştır.

Bir ülkenin, nasıl yönetildiğini anlamak için kadınların, toplum ve yönetim düzeyendeki karşılığına ve önemine; ayrıca çocukların da ne koşullarda yetiştirildiğine bakmak yeterli olacaktır. Ülkemizde, kadın ve çocuk istismarının; bizzat iktidar marifetiyle sıradağlaştırıldığı ve bu tür katliamların, hayatın doğal akışı gibi kabul ediliyor olması, medeniyet ve insaniyet seviyemizin de açık bir göstergesidir.

Bu korkunç cinayetlerden; katil zanlıları kadar büyük devlet olma gereği, vatandaşlarının can güvenliğini sağlayamamış olan iktidar da sorumludur. Her kadın cinayetinde, artık yeter demekten yorulduk ve çok izcindik; zira bir kaç gün arayla, şehrimizde yaşanan çocuk ve kadın cinayetleri, bizleri derinden sarsmış ve henüz hayatının baharındaki Ayşenur’un hazin sonu da yarınlarımıza dair kaygılarımızı arttırmıştır. Şu andan itibaren, failin, en ağır cezayı alması ve adaletin tecellisi etmesi en büyük temennimizdir.”