Saadet Partisi İl Başkanı GİK Üyesi Fesih Bingöl Taşbaşı’nda düzenlenen İl Divan toplantısında yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; “Toplantımıza merhum Erbakan Hocamızı rahmet ve minnetle yâd ederek başlamak istiyorum.

Bu hafta, Milli Görüş hareketimizin kurucu lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın ahirete irtihalinin 11. sene-i devriyesi.

27 Şubat 2011 yılında Rahmet-i Rahman'a uğurladığımız Hocamızı anlatırken, kendisini anarken kullanılan tüm kelimeler hakikaten kifayetsiz kalıyor.

85 yıllık bereketli bir ömrü ve yarım asıra yakın mücadelelerle dolu siyasi hayatını anlatabilmek hiç kolay değil...

Cesur bir dava insanı, kararlı bir lider, vizyon sahibi bir devlet adamı, öncü bir siyaset insanı olan Hocamızı,

Bugün; siyasette, ekonomide, dış politikada, devlet idaresinde yaşadıklarımız ve gördüklerimiz neticesinde daha sık hatırlıyor, daha iyi anlıyor ve toplumun tüm kesimlerinden farklı insanlar tarafından da "Erbakan Hoca ne kadar da haklıymış" cümlesinin kurulduğuna şahit oluyoruz.

"Yaşanabilir Türkiye", "Yeniden büyük Türkiye" ve "Yeni bir Dünya"

Hocamız; ülkemizin, İslam aleminin ve tüm insanlığın huzur ve barışa kavuşması için son nefesine kadar gayret göstermiştir.

"Yaşanabilir Türkiye", "Yeniden büyük Türkiye" ve "Yeni bir Dünya" için canla başla çalışmıştır.

Erbakan Hoca’nın bize bıraktığı miras ve aynı zamanda da hedefleri işte bunlardır..

Bizler Saadet Partisi olarak, onun umudunu gerçeğe dönüştürmenin gayreti içindeyiz ve her zaman bu gayreti sürdüreceğiz. Milletimizle birlikte bu yolda muvaffak olacağımıza inanıyorum.

Bu yıl güzel de bir tevafuk olarak Hocamızı, Miraç Gecesi'nde dualarla yâd edeceğiz.

Bu vesileyle, İslam aleminin ve aziz milletimizin Miraç Kandilini tebrik ediyor, Cenab-ı Allah'tan bu mübarek gece hürmetine bütün insanlığa sağlık, huzur ve barış getirmesini niyaz ediyorum.

Merhum Erbakan Hocamızı da rahmet, minnet ve hürmetle bir kez daha yâd ediyorum. Mekanı cennet, makamı âli olsun...

"Adil Devlet ve İnsanca Yaşam" Temasıyla Erbakan Hocamızı Anıyoruz.

28 Şubat'ın Üzerinden 25 Yıl Geçti

Muhterem arkadaşlar, kıymetli basın mensupları;

Bu hafta bir diğer önemli tarihi olayın da yıldönümünü yaşayacağız.

Vizyon sahibi bir devlet adamı olan Erbakan Hocamızın ve Milli Görüş Hareketi olarak bizlerin en büyük mağdurlarından biri olduğumuz 28 Şubat darbesinin yıl dönümündeyiz.

28 Şubat’la birlikte Erbakan hocanın önünü kesmek isteyenler, milletimize de ağır bir darbe vurmuş oldular.

Ekonomik ve sosyal maliyetlerinin yanında milletin gönlünde ve hafızasında derin travmalara neden oldu.

Bugün hala, o travmaların bedeli ödüyoruz.

Sanılanın aksine sadece sosyal ve toplumsal gerekçelerle değil; bilakis esas olarak ekonomide ve dış politikada atılan tarihi adımların önünü kesen bu müdahalenin bedellerini çeyrek asırdır ödüyoruz..

28 Şubat Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Toplantısı

İşte bu bedeller artık daha fazla ödenmesin diye, "üzerinden bin yıl geçse de..." şeklinde kurulan cümlelerin haksızlığını ispat etmek adına 28 Şubat günü tarihi bir toplantı gerçekleştirilecek.

Tabiri caizse; 28 Şubat'ın defterini yine bir 28 Şubat günü hep birlikte düreceğiz!

Nasıl ki, Ak Parti darbe anayasasına karşı milletin oyuna sunduğu 2010 Referandumunu 12 Eylül’de gerçekleştirmekle 12 Eylül Darbesinden yana olmuyor ve darbe zihniyetinden taraf olmuyorsa; biz de bu toplantıyı 28 Şubat’ta gerçekleştirerek vesayet özlemi içinde bulunmuş olmuyoruz. Bıraksınlar artık bu zırvaları; daha fazla komik duruma düşmesinler!

Hocamız, Saadet Partisi Genel Başkanı Olarak Vefat Etti

Saadet Partimize, Necmettin Erbakan ve 28 Şubat tarihi üzerinden izandan yoksun bir şekilde yaklaşıp algı üretmek isteyenlere; Prof.Dr. Necmettin Erbakan’ın, Saadet Partisi Genel Başkanı olarak vefat ettiğini ve ömrünün son günlerinde hastane odasında dahi parti çalışmalarını yürüttüğünü hatırlatmak istiyorum.

28 Şubat sürecinde utanç verici duruşları ortada olanların, 28 Şubat ile birlikte önü açılanların, ülkemizin problemlerini çözmek adına bir araya gelen partilere ve özellikle de Saadet Partimize laf etmek hakkı ve haddi değildir!

Ne 28 Şubat’ı unuttuk, ne de 28 Şubat ve sonrasında yapılanları ve yaşanılanları!
Herkes yerini bilsin ve kurduğu cümlelere dikkat etsin!

-28 Şubat kim, bu iddialarda bulunanlar kim?

-Erbakan Hocamızın duruşu neredeeee, bunların duruşu nerede?

-Mağdur olan biziz de, edebiyatını yaparak burada siyasi kazanç elde edenler kimler?

Bu soruların cevabını aziz miletimizin her bir ferdi gayet iyi bilmektedir.

O Masayı Niçin ve Kimler İçin Kurduk?

Tıpkı, kurduğumuz o masayı niçin kurduğumuzu bildikleri gibi..

O masa üzerinden kurgular yapmayı, senaryolar üretmeyi bırakın artık bir kenara, bakın bir kez daha ve bu kez başka bir açıdan anlatıyorum...

O masa niçin ve kimler için kurulmuştur anlayın artık, o masa;

-Kütüphanelerde, "ders çalışma masası"nda yıllarca dirsek çürüten fakat bir iş sahibi olamayan milyonlarca gencimiz için kurulmuştur...

-Sınıflarda öğrencilerine "öğretmen masası"ndan ders anlatması gerekirken; kuryelik  yapmak zorunda kalan ataması yapılmayan on binlerce gencimiz için kurulmuştur...

-Öğle saatleri olmasına rağmen hâlâ tek kuruş siftah yapamayıp, "dükkanındaki küçük masası"nın başında kara kara düşünen esnafımız için kurulmuştur...

-"Akşam yemeği için oturacakları masa"yı nasıl hazırlayacaklarını, evlatlarına bu masada ne yedireceğini hemen her gün düşünmek zorunda kalan milyonlarca aile için kurulmuştur...

"Matematik Krizi" Yaşanıyor

Masanın geometrisiyle, ayaklarıyla, menüsüyle uğraşmak yerine; ülkemizin problemlerini çözmeye odaklansanız, hayat pahalılığı, enflasyon ve işsizliği nasıl çözerize dair vakit harcasanız keşke...

Ya da bir matematik kursuna yazılsanız; inanın çok daha faydalı olur, hem sizin adınıza hem de ülkemiz adına..

Enflasyon hesabı yapan iktidar yetkilileri ve rakamları ters çeviren ortakları bir şeyi daha gün yüzüne çıkarmıştır.

Ülkemizde son yıllarda; tek bir kriz yaşanmadığını, ekonomik krizin yanında aynı zamanda adalet, ahlak, yönetim ve eğitim krizleri gibi birçok krizin yaşandığını ifade ediyorduk.

Avrupa'daki %5'lik enflasyonu, 5 kat fiyat artışı olarak anlatanlardan sonra anlaşıldı ki; aslında bir de "matematik krizi" yaşanıyormuş!

Bence acilen matematik bilgilerini bir gözden geçirsinler; fakat ille de biz bu bilgilerle hesap yapmaya devam edeceğiz diye ısrar ediyorlarsa, o zaman mesela;

Açlık sınırın altındaki 4253 liralık asgari ücretle bir aile nasıl geçinir; toplasınlar, çıkarsınlar, karekökünü alsınlar, rakamlara takla attırsınlar; ne yaparlarsa yapsınlar ama bunu milletimize anlatsınlar!

Kötü Gidişata Birlikte Son Vereceğiz

Bizler, Türkiye’nin "rövanş cumhuriyeti" olmamasını istiyoruz.

Bizler, Türkiye’nin geçmişiyle kapatamadığı hesaplaşmaları yüzünden bir türlü geleceğe dönemeyişine son vermek istiyoruz.

-Devlet kurumlarının itibarının kaybolduğu, mülki ve idari amirlerin parti il başkanı gibi hareket ettiği,

-Medyanın, iktidarın otoriter yönelimleri uğruna kamu tarafından finanse edildiği, insanlarımızın fikirlerini özgürce ifade etmeye korktuğu,

-Her türlü hayati kararın tek bir kişinin iki dudağı arasında olduğu, “bürokrasiyi hızlandıracağız” derken istişare mekanizmasının tamamen ortadan kaldırıldığı,

-Bakanların dahi iş yapamaz hale geldiği, millet iradesinin tecelli ettiği Meclis'in fonksiyonlarının bütünüyle ortadan kalktığı,

-“Askeri vesayetle mücadele edeceğiz” diye çıkılan yolun parti oligarşisine çıktığı,

-Böylece; istişarenin, liyakatin, ortak aklın, adalete güvenin ve refahın kalmadığı,

-Torpilin, sadakatin, tek tip düşünce yapısının, hukuksuzluğun ve huzursuzluğun hakim olduğu,

-Ve tüm bunların her geçen gün katlanarak, milletimize ağır bir ekonomik fatura olarak çıktığı,

-Alım gücünün gün be gün eridiği,

-Enflasyon, işsizlik ve borçluluk oranlarının ortalığı kasıp kavurduğu,

Bu kötü gidişe dur demek istiyoruz ve bunu birlikte başaracağız!

Başka bir Türkiye’nin ve "İnsanca Yaşam"ın mümkün olduğunu en kısa zamanda gösterecek; ülkemize nefes aldıracak, insanımızın yüzünün gülmesine vesile olacak adımları bir bir atacağız.

Ukrayna Meselesi

Muhterem arkadaşlar; toplantımızın hemen başında ifade ettiğim gibi gündemimiz epey yoğun.

İç politikadaki gelişmeleri değerlendirdik; son olarak dış politikada yaşanan son gelişmelere de temas ettikten sonra toplantımızı nihayete erdireceğim.

Elbette dış politika başlıklarımız da epey fazlaca ve tansiyon da hayli yüksek..

Hakikaten dünya zor bir dönemden geçiyor.

En hararetli konu başlığı ise Ukrayna meselesi..

Öncelikle şunu hemen ifade edeyim; ilk olarak esas olan Ukrayna’nın toprak bütünlüğüdür.

Ukrayna’nın toprak bütünlüğü kesinlikle korunmalı, saygı gösterilmelidir. Bu adım ne Rusya'ya ne de dünya barışına bir katkı sağlamaz.

Aslında Ukrayna, SSCB'nin batıya açılan kapısıdır.

Zira Ukrayna’nın varlığı hem soydaşlarımız hem de dindaşlarımız için önemlidir.

Rusya’nın bu girişimi ise uluslararası hukuka aykırıdır. 2014’deki Kırım’ın ilhakı neyse bu da odur.

Tabi ki bunu sadece Ukrayna-Rusya gerilimi olarak görmek ya da ABD-Rusya veya AB-NATO-Rusya'nın güç mücadelesi olarak değerlendirmek yeterli değildir.

Dünya küçüldüğü için bütün meseleler birbiri ile irtibatlıdır.

ABD'nin Her Zaman İlk Önceliği İsrail'dir

Yıllar evvel hazırlanan planlar işletilmekte, emperyal ve siyonist güçler aşama aşama yol almaktadır. Bunu görmemek olmaz!

Milli Görüş Hareketi olarak, yıllardır dilimizde tüy bitti.

BOP nedir, ya da daha doğru ifadesiyle Büyük İsrail Projesi nedir, bölgemiz üzerinde, dünya genelinde hangi oyunlar oynanıyor; hep bunları vurguladık, uyardık.

Son 20 yıldır bu projenin tatbikatı bambaşka bir boyut kazanmıştır Ak Parti'nin iktidara gelişiyle birlikte..

Zaman zaman İsrail ile kavgalıymış gibi görünüp, arkasından İsrail'i baştacı etmenin başka bir izahı da yoktur.

"One minute" diyeceksiniz, Mavi Marmara katliamını yok sayacaksınız... Türk hükümeti olarak şimdi o saldırganlarla kol kola gireceksiniz; bunu kabul etmek mümkün değil!

Şimdi başka bir cepheden aynı oyunlar oynanıyor; bu gerçeği bilerek ve kurulan tezgahı görerek hareket etmek mecburiyetindeyiz.

ABD’nin Ukrayna’nın güvenlik kaygılarını istismar etmesi de doğru değildir.

Bu bölgede İsrail'in yaptığı zulmü görmemek bu kadar tehlikeli bir yaklaşımdır işte.

Artık İsrail'in ırkçı bir devlet olduğu, kendi topraklarında Filistinlilere zulmettiğini sadece biz değil, başka ülkelerde yavaş yavaş kabullenmeye başladılar.

İsrail zalim bir devlet olarak tescil edilmiş durumdadır!

İsrail Cumhurbaşkanını yeniden Türkiye’ye davet edip itibar iade etme gayreti zulme destek manasına gelir! Birileri BOP haritalarını Sayın Cumhurbaşkanının önüne lütfen koysun artık!

BOP sınırlarının nerelere gittiğini, bizim ülkemizin nasıl parçalanacağını ortaya koyan haritalara Sayın Cumhurbaşkanı razıysa, kusura bakmayın bu ülke buna tahammül edemez!

Her ne kadar bir taraftan muhalefet partilerinin bir araya geldiği masayı dillerine dolarken, diğer taraftan kendileri terör devleti İsrail'in Cumhurbaşkanı ile Ankara'da masaya oturacak olanlar;

Bunu anlamasa veya anlamazlıktan gelse de; ABD’nin her zaman ilk önceliği İsrail’dir. Bugünün Ortadoğu’su İsrail’in en güvende olduğu bir dönemi yaşamaktadır.

Gaflete düştünüz; Millet Meclisi kabul etmemesine rağmen Amerika Irak’ı işgal ederken ona destek verdiniz, Suriye’yi harabeye çevirdiniz! Şimdi de kalkmış bu zulme destek olmak için israil Cumhurbaşkanını davet ediyorsunuz, neden? Çünkü ekonomi...

Bu gelişmeleri iyi anlamak mecburiyetindeyiz; bu süreçte en ufak hata yapma lüksümüz yoktur.

Sorunun çözülmesi ve en az zayiatla sonuçlanması için Türkiye’nin kritik bir rol üstlenmesi ve daha ciddi adımlar atması gerekmektedir.

Ortaya çıkacak bir çatışmanın en çok zarar vereceği bölgelerin başında bulunan ülkemizin daha dikkatli hamleler yaparak süreci yönetmesi gerekmektedir.

Her Zamankinden Daha Fazla Barış ve Huzura İhtiyacımız Var

Putin'in SSCB emellerini de, ABD'nin emperyalist hedeflerini ve İsrail'in siyonist planlarını da bir bütün olarak iyi okumalıyız.

Türkiye, herhangi bir ülke değildir; dolayısıyla herhangi bir ülke gibi hareket edemez veya bölgemizde ve dünyada yaşanan gelişmelere seyirci kalamaz, sadece figüranlık yapamaz!

Ve son olarak unutulmamalıdır ki; coğrafyamızın ve dünyanın her zamankinden daha fazla barış ve huzura ihtiyacı var. Daha fazla masumun kan ve gözyaşının döküleceği muhtemel tüm senaryoları bertaraf etmek ise her zaman ilk önceliğimiz olmalıdır.

Şimdi Eskişehir’le ilgili yerel sorunlardan bahsetmek istiyorum.


Şehrimizin imardan- alt yapıya, ulaşımdan-sosyal hayata kadar her konuda çözüm bekleyen önemli sorunları var. Zaman zaman sorunları ve çözüm önerilerini Eskişehir kamuoyu ile paylaşıyoruz.


Eskişehir ili Odunpazarı-Karapınar Gecekondu önleme bölgesi 2.etap 1/5000 ölçekli nazım imar planı revizyonu ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile, ayrıca Huzur ve Erenköy mahallerini içine alan toplam 54 Hektarlık alandaki bu çalışmalar Toki tarafından mahkemeye intikal ettirilmiş, süreç bu mahallerde yaşayan insanların aleyhine uzamaktadır. Oysa merkezi hükümet ve yerel yönetimlerin şehrin yararına olan tüm konularda bilim ve şehir gerçekliği hususunda mütabaka varmaları bir gereklilik iken maalesef muhalif belediye algısıyla bu çalışmalar engellenmektedir. Bizler SP olarak bu gelişmelerden rahatsızız olması gereken teknik açıklamaları önümüzdeki hafta Eskişehir kamuoyuyla paylaşıp bu anlamda Eskişehir’e bir katkı sağlayacağız inşallah.


Bu vesileyle katılımlarınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyor saygılarımı sunuyorum.”

Editör: Mustafa YILDIRIM