Her sonbahar geldiğinde hüzünlenme li miyiz?Yaz bitiyor diye üzülmeli mi, kış başlayacak diye strese mi girmeliyiz? Her yıl aynı nakaratı mı yaşamalıyız?
Duyuyorum hep bir söylenme, hep hüzünlenme!
Sonbahar yapraklarının, her ağaçta farklı renkte olduğunu görebilmek, kırmızı ,kahverengi, sarı tonlarının doğaya nasıl hakim olduğunu ve bu muhteşem güzelliği fark ettiğimizde bundan tat alabilmek bizim elimizde!..

Yaşınıza aldırış etmeden sonbaharda kuruyan yapraklara basma oyunu oynayabilmek,o yürüyüşün ve çıtırdayan yaprakların sonbahar hüznünü tamamen yok ettiğini ruhumuzda hissetmek,yaşadığımız anın tadını çıkartmayı sağlıyor.Kuşların nasıl birlik içinde daha hızlı yol alabilmek için V şekilinİ alarak sıcak yerlere göç edişini izlemek, gökyüzünde bambaşka bir ahenk!..

Doğada sarı hakimken,çam ağaçlarının yeşil kalabilme gücüne hayran olabilmek bizim elimizde!...

Bulutlar güneşin önüne geçebilmek için nasıl da yarışırlar onların bu oyununu fark edebilmek insanın içine apayrı bir huzur verir.
Karıncaların onca yiyeceği toplayıp,yuvalarına taşıdıktan sonra topraklarda kazdıkları derin ve minik oyuklarda ,bir daha ki yazı sabırla beklediklerini , düşünüp çocukça gülümseyebilmek!..
Bunlar en basit, birkaç örnek!...
Artık şu sonbahar hüznünü bir ortadan kaldırsak, huzuru içinde saklayan doğada her an önümüzde olan,sıradan gelen mucizeleri fark etsek de şu melankoli tiryakiliğinden kurtulsak!....Mutlu olmayı,olabilmeyi zor olan şeylerde değilde ,basit ve sade  güzelliklerde arasak!...
Severim,anlamlıdır Can Yücel'in Farketmeli İnsan şiirinin son iki mısrası:   
FARK ETMELİ.

Ömür Dediğin Üç Gündür,
Dün Geldi Geçti Yarın Meçhuldür,
O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür,O Da Bugündür.
                                                                                             Yasemin TURHAN