5 Nisan Avukatlar Günü nedeniyle Eskişehir Barosu yönetim ve üyeleri Eskişehir Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Eskişehir Baro Başkanı Mustafa Elagöz, 5 Nisan’ın sadece avukatların değil, avukat vasıtasıyla hak arayan tüm yurttaşların günü olduğunu söyledi.
5 Nisan’ın; mesleki sorunları, siyasal/toplumsal sorunlarıyla ilgili savunmanın örgütlü yapısı baroların görüş ve düşüncelerini kamuoyuyla paylaştıkları gün olmasıyla ayrı bir anlam taşıdığını kaydeden Baro Başkanı Elagöz, “Hukuk devleti olmayı tam olarak tamamlayamamış, demokrasi geleneği ve kültürü olmayan veya eksik olan, insan hakları alanında ideal bir noktada olmayan ülkelerde ve ülkemizde hukukçu ve birer insan hakları savunucuları olarak işimizin ne kadar zor olduğu bilinmektedir. Üstünlerin hukukunun değil, hukukun üstünlüğünün egemen kılınması için mücadele eden biz avukatların, yeri geldiğinde serbest meslek, yeri geldiğinde kamu görevlisi olarak kabul ediliyor” dedi.
Kamu adına verilen bu yetkileri kullanmaya gelince bin bir engel çıkarıldığını vurgulayan Eskişehir Baro Başkanı Mustafa Elagöz şunları söyledi:
“Gece vakti bile göreve gönderilen avukata yol ücretinin çok görüldüğü, dosya inceleme yetkilerinin törpülendiği, yasal bir takım güvenceleri olmasına rağmen rahat bir şekilde soruşturma ve kavuşturmaya maruz kaldıkları ve bu eksende zaman zaman tutuklandıkları, görev üstlendikleri davalarda müvekkil ile özdeşleştirildiği, pratikte yargının kurucu unsuru olması için yolların tıkandığı her gün adliyede görev ifa etmelerine rağmen bin bir zorlukla karşılaşan biz avukatlar hep birlikte hukuk zemininden uzaklaşmadan mücadele ederek bu engelleri aşmak zorundayız.
Savcı, avukat, yargıç, yargılama faaliyetinin vazgeçilmez üç unsurudur. Demokratik hukuk devletlerinde yargılama faaliyetinin merkezini savunma hakkı yani avukat oluşturur. Yargılama faaliyetinin merkezine yani avukatı koymadığınızda onun adı yargılama olmaz, yargısız infaz olur. Avukatın saygınlığının olmadığı veya korunmadığı bir ülkede, yargıç ve savcının aynı şekilde yargıç ve savcının saygınlığının olmadığı veya korunmadığı bir ülkede avukatın saygınlığı olmaz. Avukat yargının kurucu unsurudur, onların görevleri nedeni ile üstlerinin aranmaması, büroların aranmaması aslında avukatlara değil bizlerin savundukları kişilere sağlanmış bir güvencedir. Avukatın üstünün bürosunun aranmamsı bizlere değil savunduğumuz kişilere dolayısı ile sizlere yani halkımıza zarar verecektir. Aynı şekilde hakim ve savcılarımıza tanınan ayrıcalıkların nedeni de budur.
Devletlerin yaşaması için devlet savunması ne kadar önemli ise adaletin yaşamasında da savunma ve dolayısı ile avukat o kadar önemlidir. Suç denilen şey hiçbirimizin uzağında değil, hepimiz her an bir suç isnadına, iftiraya maruz kalabilir, pa da hukuki bir çekişmenin tarafı olabiliriz. Bu gibi durumlarda, profesyonel bir desteğe yani avukata gereksinmemiz olacağı açıktır.
Dünyanın en onurlu ve fakat en zor mesleklerinden birisini icra ediyoruz. Ülkemizdeki adalet sistemi son yıllarda maalesef toplum nezdinde ciddi bir güven kaybı yaşamaktadır. Yargı bağımsızlığı sıralamasında 140 ülke arasında 11. Sırada hukukun üstünlüğü sıralamasında 126 ülke arasında 109. Sıraya gerilediğimiz bu günlerde yargıya olan güvenin Cumhuriyet tarihinin en dip seviyesine düştüğü, adil/dürüst yargılanma hakkı, savunma dokunulmazlığı gibi hukukun evrensel ilke ve değerlerinin yok sayıldığı bir dönemi maalesef hep birlikte yaşıyoruz. Bırakın yargıyı kendi mecrasında kalsın. Çünkü adalet, bir gün herkese lazım olacaktır.
Hakimler, yasaların ve kuralların dilidir. Bu dili nasıl kullanırsanız hukuk devleti ona göre oluşur ve gelişir. Hakimlerin endişe, kaygı, korku ve ideolojik baskılardan arındırılması, tarafsızlığının olmazsa olmaz koşuludur. Vicdanlar üzerinde oluşan bu işgaller kalkmadıkça bağımsız ve tarafsız bir yargının oluşumunu sağlamak mümkün değildir. Hukuk; siyasal, kültürel ve sosyal hayatı dönüştüren çok güçlü bir araçtır. Bu aracın dönüştürücü gücünü, toplumu hizaya sokan vesayetçi bir anlayış için değil, insan onurunu huzura erdiren hak ve özgürlüklerin adil dağıtımında tüketmeliyiz.
Her sene avukatlar gününde tekrarladığımız sıkıntılarımızın çözümlenmesi gerektiğini bir kez daha dile getiriyoruz.
Yargılamayı engelleyen değil, yargının tamamlayıcı unsuru olarak görülmek istiyoruz.
Silahların eşitliği prensibine saygı duyulmasını istiyoruz
Savunduğumuz kişiler adına bilgi ve belgelere ulaşmada sıkıntı çekmek istemiyoruz.
CMK uyarınca görevlendirilen müdafilerin ücretinin süresinde ödenmesini ve angarya yasağına aykırılık teşkil eden ücretlerin avukatlık asgari üret seviyesine yükseltilmesini istiyoruz.
Yargıya bağlı Adli Kolluk kurulmasını istiyoruz. Hakim, savcı gibi Kamu görevi gören, kamu avukatlarımızın özlük haklarının iyileştirilmesini istiyoruz.
Hukuk fakültelerinin açılmasının sıkı kurallara sağlanmasını, avukatlığa kabul ve stajerlik başvurusu öncesinde merkezi yeterlilik sınavının derhal hayata geçirilmesini istiyoruz.
Daha etkin ve iyi işleyen bir adalet mekanizması için Hakim ve Savcı alımlarında liyakat sisteminin hayata geçirilmesini, mülakat sisteminin kaldırılmasını istiyoruz.
Torba yasa uygulamasından vazgeçilerek yasa tekniğine aykırı olarak yasaların değiştirilmemesini istiyoruz.
Hak arama özgürlüğünün önündeki tüm yasal ve idari engellerin kaldırılmasını istiyoruz.
Evrensel hukuk normlarına uygun bir adalet mekanizmasının ülkemizde de hayata geçmesini istiyoruz.
Bütün yetkilileri yargıya karşı duyarlı olmaya, yargının sorunları için çaba göstermeye çağırıyoruz. Adalet Mülkün Temelidir, ancak yargı daha fazla yıpratılır ise Mülk Temelsiz kalmak üzeredir.”