12 Mart cuntası tarafından idam edilen, 1968 gençlik hareketinin önderleri Bağımsızlık ve Sosyalizm mücadelesinin, Türkiye'deki simge isimleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edilişlerinin 42. yılında da düzenlenecek etkiliklerle anılacak.

Mezarlarına; yürekten koparılan çiçekler bırakılacak. Sevdikleri marşlar, türküler okunacak. Ülke genelinde de bir çok ilde etkinlikler, yürüyüşler gerçekleştirilecek.

6 Mayıs, yine Denizlerle birlikte buluşacağımız, sohbet edeceğimiz gün.

Deniz ve arkadaşlarının isimlerini herkes ağzına alamaz. Zaten her ağza da yakışmaz.

Deniz Gezmiş’in Askeri Mahkemesi’ndeki savunması, hem asker mahkeme heyetine, darbecilere, iktidara, sağcılara ders niteliğinde..

Bu savunmanın bir bölümünü sunmak istiyorum:

"(...)bizim düşmanımız

Amerikan Emperyalizmi ve yerli işbirlikçileridir.

 

Dediğim gibi Türkiye'yi bu hale getiren eski yöneticilerin bütün suçları bize yüklenmek istenmektedir. Bütün eski idarecilerin suçu bize yükletilmek istenmektedir.

 

Türkiye'nin bağımsızlığından başka hiçbir şey istemedik ve hayatımızı bu yola koyduk. Varlığımızı Türkiye halkına armağan ettik. Bunun aksini iddia edenler vatan hainidir. 12 mart muhtırası muvaffak olmasaydı bizi itham eden makam onları da aynı şekilde itham ederdi. buna da kanaatim tamdır. 12 mart muhtırası anayasa'nın uygulanmadığını iddia etmektedir ve parlamentoyu açıkça suçlamaktadır.

 

Biz stratejik olarak düşüncelerimizi hiçbir zaman saklamayız. Hangi şartlar altında olursak olalım bunu açıkça söyleriz. Düşüncelerimizi mezara kadar götürürüz. Nasıl burada namluların ve dipçiklerin gölgesi altında konuşuyorsak düşüncelerimizi her zaman açıkça ifade ederiz. bizim Anayasa'yı ilgaya teşebbüs gibi bir kastımız bulunsaydı, bunu da burada açıkça söylemekten çekinmezdik. bizim böyle bir amacımız yoktur.

 

Bizim düşmanlarımız Amerikan Emperyalizmi ve onun yerli işbirlikçileridir. Yani emperyalizm ile işbirliği yapan patronlar, feodal mütagallibe yani bezirgânlar, tefeciler. toprak ağaları ve diğer işbirlikçileri ve bizim bütün eylemlerimiz bu hedefe yönelmiş bulunmaktadır. Bunun dışında başka bir hedefimiz yoktur.

(...)

 Türkiye'nin bağımsızlığından başka bir şey istemedim. Ve bu sebeple Amerikan emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı mücadele verdik. Bundan dolayı da ölümden korkmuyoruz. Onu ancak işbirlikçiler düşünsün. Ve ancak onlar kendi canının telaşına düşsün. Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum. Bu bağımsızlık düşüncesini mezara kadar götüreceğiz."

 

Gençler; Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının yaşamlarını, mücadelelerini, savundukları düşüncelerini okuyun, öğrenin ve tartışın ve yorumlayın.

Evrensel Gazetesi’nde Mustafa Yalçıner’in köşesinde ki yorumuna bakalım; “Denizler, Türkiye Devrimi’nin “kahramanlar çağı”nın temsilcileri ve sözcüleriydiler. Antik Yunan’ın kahramanlar çağının Herkül’ü gibiydiler! Perikles ve Sokrates’le o çağı kapattı Yunan. Denizler de Türkiye’nin kahramanlar çağının son temsilcileriydiler. Herkül, baştanrı Zeus’un oğluydu, ama, yarı-tanrı niteliğiyle yaşamını sürdüreceği insanların arasına atılmıştı. Denizler Kemallerin oğlu ya da ürünüydü, “yukarıdancılık”ın sonu ve “aşağıdancılık”ın başlangıcıydılar.”