Söyleşi: Bartu Can
Fotoğraflar: Fatih Günaydın
22 Kasım Cumartesi akşamı Atatürk Kültür Sanat ve Kongre Merkezi’nde Yıldıztepe Kooperatifi tarafından düzenlenen Eylem Aktaş konseri büyük ilgi gördü. Coşkulu geçen gecenin en önemli yönü ise konser gelirinin öğrencilere burs desteği sağlamak ve depremden etkilenen ailelere ulaştırılacak yardımlara aktarılacak olmasıydı. Konser sonrası Eylem Aktaş ile Es Gazete için kısa bir söyleşi gerçekleştirdik. Sanatçı hem etkinliğin anlamını hem de güncel müzik dünyasını değerlendirdi.
“Bu dayanışmanın parçası olmak çok değerli”
Yıldıztepe Kooperatifi’nin bu konser gelirini öğrencilerin burslarına ve depremden etkilenen ailelere aktaracağı belirtiliyor. Böyle bir sosyal sorumluluk projesinin içinde yer almak size ne hissettiriyor? Sanatçılar için bu tür dayanışma etkinliklerinin önemi sizce nedir?
Eylem Aktaş: “Öncelikle Yıldıztepe Kooperatifi’ne böyle değerli bir sosyal sorumluluk projesi organize ettiği ve beni de bu projeye dahil ettiği için teşekkür etmek istiyorum. Bu konser gelirinin öğrencilerin burslarına ve depremden etkilenen ailelere aktarılacağını bilmek ve bunun bir parçası olmak benim için çok değerli.
Topluma katkı sağlamak, sanatçının yaptığı işin sadece estetik değil aynı zamanda sosyal bir değeri olduğunu hissettiriyor. Anlam ve amaç duygusu, katkıda bulunmanın verdiği gurur ve huzur, empati ve bağ kurma, ilham alma ve verme, sorumluluk ve farkındalık artışı gibi güçlü duygular hissettiriyor. Bu yüzden dayanışma etkinliklerinin sanatçılar açısından büyük bir önemi olduğunu düşünüyorum.”

“Yapay zekâ üretimi güçlü bir araç ama riskleri de var”
Son dönemde yapay zekâ destekli müzik üretimi hızla yayılıyor. Bir sanatçı olarak bu değişime nasıl bakıyorsunuz?
Eylem Aktaş: “Bu değişimin artı ve eksileri var tabii ki. Yapay zekâ destekli müzik üretimi, yaratıcılığı artıran, hızlı ve erişilebilir üretim sağlayan güçlü bir araç. Yeni seslerin ve tarzların oluşmasına katkı sunuyor. Ancak özgünlük tartışmaları, telif ve etik sorunlar, insan emeğinin değer kaybı ve müzikte duygusal derinliğin azalması gibi riskleri de beraberinde getiriyor.”





