Bir seçim daha geçti..

Kimisi üzüldü, kimisi sevindi…

Değerlendirmeler yapılmaya başlandı.

Genelde vatandaş kendi açısından değerlendirme yapmaz. Çünkü öncelikle onun partisinin veya adayının kazanıp kazanmamasına bağlıdır.  Desteklediklerinin kaybettiklerinde de başkalarını suçlayıp işi bitirir…

Eskişehir’de seçim sonuçlarına baktığımızda CHP’nin zaferi ile sonuçlandığı çizgisinde yorumlar yapılıyor.

1999 yerel seçimlerinden bu yana Belediye seçimlerinin demokratik sol/sosyal demokratların Büyükerşen tarafından kazanıldığı değerlendirmeler yapıldı, öyle konuşuldu ve  topluma yansıtılarak bir kanı oluşturuldu.

1999 ve 2004 seçimlerinde Büyükşerşen’in ağırlığı ve ismi ile kazanıldığı kanısındayım, tabi yaptığı hizmetleri yok saymıyorum.  3. Dönem seçiminde Eskişehirliler  ‘hizmet yapana oy veririm’ anlayışı daha ağırlıktıydı.

Ama bu seçimde farklı bir düşünce daha ağırlıktaydı.

Bu da AKP gelecek korkusu..

2009 seçim sonuçlarına baktığımızda ki seçmen sayısı şimdi yapılan seçimdeki seçmen sayısından yaklaşık 90 bin civarında azdı.

 

2009 seçimlerinde Büyükerşen, AKP’li rakibine yüzde 14.4 oranında fark yaptı.

Bu seçime, tüm koşullar CHP’nin lehine olmasına rağmen bu rakam (kesin rakam değil ama en fazla yarım puan fark edebilir)  yüzde 4-4,5 puana düştü.

2009’da Büyükerşen 194.945, AKP’nin adayı 140.582 oy farkı 54.363 oldu.

Bu seçimde seçmen sayısı artmasına rağmen (yine rakamlar kesin değil..) Büyükerşen, 237.414, AKP’nin adayı Karacan 204.899 oy alırken aradaki oy farkı 32 bin 515’e indi.

Büyükerşen’in avantajları; genel seçimlerde neredeyse yüzde 1 oranına inen DSP’den ana muhalefet partisi konumunda olan CHP geçmek, 17 Aralık süreci ile rakip partisindeki yıpranması, AKP’in büyükşehir belediye başkanının kendisine göre ‘deneyimsiz’ olması, sol ağırlıklı ilçede iki dönem belediye başkanlığını kazanan AKP’nin Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan Sakallı’nın aday gösterilmemesi ve parti içinde kırgınlık oluşması, yine kamuoyunda AKP’nin merkez iki ilçede adaylarının ‘güçlü’ olmadığı kanısının yaygın olması, üç dönemdir belediye başkan olması ve yerel iktidarın başı olması.. Eskişehir’de sevilen, hizmetleri ile bölgesinde üçüncü dönemde belediye başkanlığına seçilen Ahmet Ataç ile, bölgesindeki (parti içi büyük kırgınlığa rağmen) çok iyi çalışarak 2 dönem sonra sosyal demokratların yeniden belediye başkanlığını kazanmasına neden olan Kazım Kurt.

Bunlar Büyükerşen’in büyük avantajlarıydı.

Dezavantajı ise; Odunpazarı Belediye başkanlığı için CHP’lilerin çok istediği Erman Gölet’in aday gösterilmemesi ve belediye meclis üyesi listelerinin parti tabanını kızdırması. MHP’nin bu seçimde daha iddialı adaylarla girmesi…

AKP’nin Büyükşehir Belediye Başkan adayı Harun Karacan’ın sadece iktidar partisinin adayı ve olanakları konusunda başka avantajı yoktu.

Karacan’ın dezavantajlarına baktığımızda; karşısında 3 dönemdir belediye başkanlığı yapan, yerel iktidarın başı ve hizmetleri ile büyük isim yapan Büyükerşen. İlk kez böylesine büyük bir seçime siyasi bir kimlikle seçime girmek. 17 Aralık süreci nedeniyle yıpranan AKP’nin adayı olmak, , belirlenen merkez ilçe başkan adaylarının yeterli  katkıda bulunacak kişiler olmamasıydı.

Aslında bunlar Karacan için büyük dezavantajdı. Ama buna rağmen Karacan, Büyükerşen  ile AKP arasındaki hem oy farkını hem de yüzde farkını kapatması kendisi açısından büyük kazanç.

Olaya böyle baktığımızda; Büyükerşen’in kazanmasını, öncelikle üçüncü dönem Tepebaşı Belediye Başkanlığına seçilen Ahmet Ataç’ın hizmetleri, kişiliği ve çalışkanlığı öne çıkıyor. Diğer tarafta da CHP tabanında sıkıntılı olan Odunpazarı Belediye Başkanlığı seçiminde Kazım Kurt’un bu dezavantajı çok iyi çalışarak başkanlığı kazanması da büyük katkıda bulundu. Diğer katkıda, yıllardır beri sürdürülen özellikle 5 aydan beri doruya çıkartılan ‘AKP gelirse korkusu’ydu…