Bir insanın kendi öz oğlu tarafından pompalı tüfekle vurularak öldürülmesi, ne demektir!

 Eskişehir’de son yaşanan cinayette bir baba kendi öz oğluna annesini öldürttü. Serap Bor, oğlu İ. A. tarafından pompalı tüfekle vurularak öldürüldü. Bu cümlenin arkasına başka bir cümle yazmanın bir anlamı var mı? Başka hiçbir kelimeye gerek var mı? Aynı cümleyi gözlerimizi kapatıp içimizden tekrar edelim, kalbimizde duyalım, aklımız bunu alabilir mi? Sizi vuran kendi öz oğlunuz, karnınızda büyüyen, doyurup, büyüttüğünüz, gözünüzden sakındığınız öz oğlunuz, ona bunu yaptıran da öz babası, sizin hayat arkadaşınız…

Serap Bor’un ölümünün ardından gazeteci olarak adli süreci takip ediyorum, Eskişehir Adliyesi’nde görülen davaları Eskişehir Barosu takip ederken, aynı zamanda pek çok kadın hakları savunucusu, sivil toplum örgütünün ortak basın açıklamalarına tanıklık ediyoruz. Bunları takip ederken Serap Bor’un annesi Cennet Bor ile tanıştım, tüm o kalabalığın içinde kızının fotoğrafını göğsüne bastırmış hiç konuşmadan sessizce gözyaşlarını siliyordu. Basın açıklamasından sonra yanına gittim, yaşadıklarını dinledim, kızının öldürülmeden önce yaklaşık 6 yıldır kocası tarafından dövüldüğünü anlattı, her defasında annesinin evine giden Serap Bor, kocasının verdiği sözlerle -belki de inanmak isteyerek- evine geri dönmüş, son olayda artık ikna olmamış ve boşanmış eşinden ve uzaklaştırma kararı aldırmış kocası için. Kendisi yaklaşamayınca oğlunu kullanmış Erkan A., Serap Bor’un annesi Cennet hanım defalarca kızını uyardığını, oğlunu eve almamasını istediğini anlatıyor. Ama Serap Bor, “O benim oğlum, öyle bir şey yapamaz” diyerek oğlunu eve almış ve sonrasında olanları biliyoruz… Şimdi anneannesi torunu için müebbet hapis verilmesini istiyor, kızını öldürmesi için torununun beynini yıkayan babaya da tabi…

Serap Bor cinayetinde; Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı, annesi Serap Bor'un oğlu  İ.A. hakkında 19 yıla kadar hapis istedi, babası Erken A. hakkında ise “azmettirme” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet talep edildi. Süreci takip edeceğiz, umarız sonuç; anne Cennet Bor’un dediği gibi olur.

Yalnızca Serap Bor mu? Bu kentte kadınlar en sevdikleri, en yakınları tarafından öldürüldü, rakam vermek istemiyorum, çünkü onlar sayılardan çok daha fazlası demek… Eskişehir’de 32 yaşındaki Hasret Yüksekkavas’ı, kardeşi bıçaklayarak öldürmüştü. 40 yaşındaki Güllü Sülük'ü eşi 4 el ateş ederek öldürmüş, Fatma K. uyurken, kocası Ali K. tarafından bıçaklanarak öldürülmüştü, Fatma’nın vücudunda 20 bıçak darbesi vardı… Ferhat F.  eşi Hafize F.’yi öldürmüştü… Ve bir köşe yazısına sığamayacak kadar çok kadın, çok hayat, bir bıçakla, bir kurşunla veya acımasızca dövülerek, canice katledilerek aramızdan ayrıldı…

 Nedenlerini yazmaya gerek yok, çünkü hiçbir neden bu cinayetleri anlamamızı sağlayamaz. Kıskançlık, namus, geçim sıkıntısı, alkol… Haberi yazarken kullanılan bu ifadeler bazı zihinlerde, bu cinayetleri meşru kılıyorsa, o zaman bunu adli bir vaka olarak değil toplumsal bir sorun olarak görmemiz gerektiğini anlamalıyız. Hiçbir mazeretin bir insanın yaşamına denk olamayacağını herkes anlayıncaya kadar bu kabusun devam edeceğini biliyoruz, o yüzden “kararlı bir dikkatle” yalnızca kendimizin değil en yakınımızdaki kadınların da yaşadıklarını görerek ve buna sessiz kalmayarak, birbirimize güç vererek bir çıkış noktası aramalıyız…