“Evde kalalım çağrıları bizim için değil. Hadi bakalım evdeki meslektaşlar, ceketleri çıkarın, önlükleri giyin, iş başına. Halkın şimdi tam da size ihtiyacı var.”
Bu cümleleri okuyunca zihnimde tanımlayamadığım milli bir duygu bedenimi kapladı. İçimden bir ses yazmalısın dedi.
Bugün çok kutsal bir mücadelenin içindeler ama daha birkaç ay önce hasta yakınları tarafından şiddete uğrayan cefakar/vefakar sağlık çalışanlarını bugün değilse ne zaman yazalım..!
İşte girişte okuduğunuz mesaj niteliğindeki cümleler içinden geçtiğimiz bu zor ve hepimizde tedirginlik meydana getirdiği bir dönemde içimize su serpen cümleler.!
Peki kim bu cümlelerin yazan? Merak ediyorsunuz biliyorum.
Virüs salgını ile ülkemizin olumsuz gidişine daha fazla dayanamayıp toplumun sağlık güvenliğini sağlamaya çalışan beyaz önlüklü bir hekim.
Eskişehirli hemşerilerimin çok yakından tanıdığı bu mesajın sahibi Prof. Dr. Muzaffer Metintaş Bey. Sevgili okuyucular.
Prof.Dr.Metintaş, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Ana Bilim Dalında görev yapan çalışkan, ülke meselelerine kafa yoran, topluma duyarlı, sorumluluk sahibi vatansever bir doktor.
Ülkemizin bir değeri…
Sosyal medya hesabından düzenli aralıklarla yapmış olduğu çağrılarla evimizde kalmamızı vurguluyor.
Bizleri evimizde kalmaya davet ederken bu mesleğe gönül vermiş hekim arkadaşlarına çağrıda bulunarak beyaz önlüklerini giymeye çağırıyor.
Neden mi? Her gece Sağlık Bakanının yapmış olduğu açıklamalarla görüyoruz ki korona virüsüne yakalanan kişi sayısı binleri geçti. Kayıplarımız artıyor.
Değerli hocamız ve ekibi, siz bu satırları okurken belki de Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde vatandaşlarımızı tedavi etmekle meşguller. Kim bilir.!
Evet…Geçtiğimiz akşam evlerimizin balkonuna çıkarak ayakta dakikalarca alkışladığımız sağlıkçılardan söz ediyoruz. Özellikle hemşire ve doktorlardan.
Hastanelerin Acil Servisleri başta olmak üzere Yoğun Bakım Üniteleri, Göğüs Hastalıkları ve Enfeksiyon servislerinde çalışan bu mücadelenin kahramanlarından.
Büyük risk altında görev yapıyorlar!
Hatırlayınız…Televizyon ekranlarında Çin’de başlayan salgında, sağlık çalışanlarının uzun süren mesaileri sonrasında yüzlerindeki bitkin hallerini. Yorgun bedenlerde ışığı sönmüş gözlerle hastane koridorlarında sağa sola koştukları anları.
Yetmedi…Yoğun bakım ünitelerinde/servislerde saatlerce ayakta kalıp, dinlenmeye muhtaç görevlilerin boş alanlarda/masaların ve sandalyelerin üzerlerinde uyudukları görüntüleri görmüşsünüzdür.
Hatta Çin’de bu salgın virüsü ilk defa keşfedip sosyal medya hesabından Çin halkına uyarılar yaparak duyuran hekimin başına gelenler deyim yerindeyse “pişmiş tavuğun” başına gelmedi.
“Dedikodu yapmak ve yaymak” suçundan hakkında soruşturma açılan bu genç hekim, günler sonra tedavi ettiği hastalarından kaptığı virüsle yaşama veda etti. Ne acı.!
Çin’de ilk günlerde virüs nedeniyle hayatını kaybeden sağlıkçıların oranı %29. Yüksek bir oran.
Ülkemize dönersek. Prof. Cemil Taşçıoğlu. Bu ismi çoğumuz biliyoruz. İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Dahiliye Ana Bilim Dalında görev yapan bir hekim.
Ülkemizde ilk korona virüs vakasına bakan hocalarımızdan bir tanesi. Hastasından kaptığı virüs nedeniyle karantinaya alındı. Hastanede tedavisi hala devam ediyor.
Virüsün belleğimizde bıraktığı daha nice izler örnekler…
Evet…Bu beyaz önlüklüler mesai gözetmeksizin görev yapıyorlar. 25 yıldır yaşamı birlikte omuzladığım bir sağlık personelinin eşi olarak yazıyorum. Diğer riskli grup içerisinde de meslekler var ama “her işin başı sağlık” diyoruz ya siz buradan bakın hadiseye…
Bu onurlu mesleğin mümtaz temsilcilerini ülke olarak yürekten alkışlıyoruz. Moral desteği veriyoruz. Yeter mi elbette yetmez.!
İnanıyorum ve ümit ediyorum ki Sayın Cumhurbaşkanımız bir sonraki virüsle mücadele tedbirler paketinde alkışladığı sağlık çalışanlarına ekonomik destek vermesi.
Sadece sağlık çalışanlarına değil toplumun tüm kesimlerine destek verilmelidir.
Öğretmenlerde yaptığı gibi sağlık personeli içinde atama bekleyen binlerce vatandaşımız Cumhurbaşkanımızdan müjde beklemektedir.
Korona virüsüne yakalanan hastalarımızın uzun süren tedavilerini yapan bu sayede gözleri kan çanağına, elleri sürekli dezenfekteyle tahriş olan, çatlayan, sağlıkçıları gördükçe içimiz ürperiyor. Emekleri ödenir ama hakları asla ödenmez…
Allah onlardan razı olsun. Canları pahasına bu savaşın en ön safında mücadele ediyorlar…