GÜLÇİN ÖZDEN - KADİR ÇETİN
ESKİŞEHİR (İHA) - Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu, 2014 yılının AB yılı olması için Avrupalı dostların üzerine düşen görevi yapması, yani daha fazla fasılın açılması gerektiğini belirterek, "Müzakerelerin önündeki engellerin kalkması gerekiyor ve yapıcı ortamın pekişebilmesi için karşılıklı adımların atılması gerekiyor. Bunlar olursa 2014 yılı AB yılı olur. Biz bunu Türkiye tarafı olarak kendi üzerimize düşeni yapacağız ama karşılıklı olursa daha anlamlı olur" dedi.
Eskişehir Valiliği ziyareti sırasında basın mensuplarının sorularını cevaplandıran Bakan Çavuşoğlu, bir basın mensubunun, "Başbakan Belçika’da 2014 yılının Avrupa Birliği açısından milat olacağını söylemişti. 2014 niçin milat olarak kabul ediliyor? Geçmiş yıllarda yapılamayan eksikliklerin giderilmesi anlamında mı?" sorusu üzerine Bakan Çavuşoğlu, "AB Projesi, AB’ye üyelik süreci Türkiye’nin Başbakanımızın her zaman söylediği gibi Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana, kuruluşundan sonra en büyük çağdaşlaşma projesidir ve 2000’li yılların başında gerçekten özellikle biz iktidara geldikten sonra büyük bir ivme yakaladık. Müzakere tarihi, müzakerenin başlaması ve çok ciddi reformlar. Müzakereler başladıktan sonra değişik sebeplerden dolayı gerek Kıbrıs gerekse bazı Avrupa Birliği üyesi ülkelerin 2004’de müzakere çerçeve belgesine imza atmalarına rağmen bazı olumsuz söylemleri oldu ama Türkiye hiçbir zaman bu yolundan sapmadı ve reformlara devam etti. 2013 yılı ikinci yarısında tekrar pozitif bir gündem yakalandı. İlerleme raporunun dengeli olması ve daha objektif olması ve tonunun daha yapıcı olması bunlar çok önemlidir. 3,5 yıl aradan sonra bir faslın açılması, daha sonra geri kabul anlaşması ve vize serbestliği diyaloğu anlaşmasının imzalanması, Başbakanımızın açıkladığı demokratikleşme paketi. Buna benzer olumlu gelişmelerden dolayı pozitif bir ortam oluştu hem AB ilişkilerinde hem de güven bakımından" dedi.

"MÜZAKERELERİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALDIRILMALI"
Başbakan Erdoğan'ın Brüksel'e gittiğinde değil, yılbaşı mesajındaki konuşmasında, bir yıl sona ererken, yeni bir yıl başlarken 2014 yılının AB yılı olacağını söylediğini hatırlatan Bakan Çavuşoğlu, "Şimdi 2014 yılının AB yılı olması demek, Türkiye’nin bu reform sürecine daha da hız vermesi demektir. Bazı reform paketleri Meclis'e geldi. 2013 yılında Başbakanımızın açıkladığı demokratikleşme paketinin içeriği ile ilgili yasa tasarıları Meclis'e gelmeye başladı. Aynı şekilde AB ile yeni bir diyalog ortamı oluşturduk. 2014 Yılının AB yılı olması için yapılması gereken şey, bu diyalog ortamının devam etmesi, Türkiye’nin reform sürecinden taviz vermeden bu reformları gerçekleştirmesi. 2014 yılının AB yılı olması için Avrupalı dostlarımızın, AB’nin de üzerine düşen görevi yapması gerekiyor, yani daha fazla fasılın açılması gerekiyor. Müzakerelerin önündeki engellerin kalkması gerekiyor ve yapıcı ortamın pekişebilmesi için karşılıklı adımların atılması gerekiyor. Bunlar olursa 2014 yılı AB yılı olur. Biz Türkiye tarafı olarak kendi üzerimize düşeni yapacağız ama karşılıklı olursa daha anlamlı olur" dedi.

"KIBRIS'TA GÜZEL GELİŞMELER VAR"
Bakan Çavuşoğlu, Kıbrıs ile ilgili olarak da, "Kıbrıs’ta güzel gelişmeler var. inşallah Kıbrıs’ta kalıcı bir barış olur. Kıbrıs gibi bir adanın bölünmüş bir ada olması ve bölgede istikrarsızlık unsuru olması iki taraf için de haksızlıktır. Asrın projesini gerçekleştiriyoruz. Kıbrıs’a Mersin üzerinden su götürüyoruz. Bölgede enerji kaynakları var. Onların ne kadar ticari değeri var bilmiyoruz ama önemli olan Kıbrıs’ta kalıcı bir barışın olması. Burada her zaman olduğu gibi herkesten daha fazla destek veriyoruz. İnşallah 2014 yılı bu anlamda da başarılı olur" diye belirtti.

"KOMPLEKSTEN KURTULMALIYIZ"
İnternet Yasası, HSYK ve yargıdaki gelişmelere AB basınında olumsuz yaklaşılmasının AB ilişkilerini olumsuz etkileyip etkimeyeceğini yönündeki bir soruya karşılık Bakan Mevlüt Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Biz AB'deki arkadaşlarımızla, kurumlarla ve yöneticilerle açık açık her şeyi konuşuyoruz. Yaptığımız, çıkardığımız HYSK Yasası'nı Avrupa’daki uygulamalarıyla açıkça kıyaslayarak, tüm Avrupa ülkelerinde bu uygulamalar var. Bizim yaptığımız iş, AB kriterlerinden farklı bir şey değil ama esas itibarı ile Türkiye yaşadığı süreçte bu yasayı çıkarmak durumundaydı. Yargının kendi iç bağımsızlığının sağlanması için bunların niçin yapılması gerektiğini anlatıyoruz ve bu diyalog ortamında AB müzakerelerinin de devam edeceğini umuyoruz. İngiltere’den bir milletvekilinin sürecin durması ile ilgili söylemini sanki tüm AB Parlamentosu'nun görüşü gibi yansıtmak Türkiye’ye haksızlıktır. Bakıyoruz, ‘İngiltere’den Türkiye’ye ultimatom’ deniyor. Bunları bu kadar abartmanın gereği yok. Bizden bir milletvekili açıklama yaptığı zaman Meclis'i de iktidarı da Türkiye’yi de bağlamaz. Biz bu kompleksten kurtulmalıyız. O yüzden bir milletvekilinin kendi görüşünü belirtmesinden bu kadar etkilenmemek gerekiyor. Bu AB’yi bağlamaz."