Tepebaşı Belediyesi ve Cumhuriyet Kitapları iş birliğiyle düzenlenen Tepebaşı-Cumhuriyet Sanat ve Kitap Şenliği başladı. Açılış töreninde konuşan Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç, “Bu hafta sonu sanat dolu geçecek” dedi.

Tepebaşı Belediyesi ve Cumhuriyet Kitapları iş birliğiyle düzenlenen Sanat ve Kitap Şenliği Özdilek Sanat Merkezi’nde başladı. Sergi, imza günü ve söyleşilerin yer aldığı etkinlik, iki gün boyunca Eskişehirlileri sanat ve edebiyatla buluşturuyor. Etkinliğin açılış törenine Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç’ın yanı sıra Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, CHP Tepebaşı İlçe Başkanı Tevfik Yıldırım, yazarlar Mehmet Aman, Hürriyet Yaşar, Yıldırım Koç, Güven Baykan, Celal Binzet, ressam Nilüfer Atalay ve Eskişehirli sanatseverler katıldı

“14 yazarımız Eskişehirlilerle buluşacak”

Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç, “Cumhuriyet Kitapları ile iş birliği yapmak son derece keyifli. Sevgili Işık Kansu’nun teklifiyle bu etkinliği kararlaştırdık. Etkinlikle, çok değerli 14 yazarımızı Eskişehirlilerle buluşturacağız. Tepebaşı, Odunpazarı ve Büyükşehir belediyelerimiz yaklaşık son 25 yılda Eskişehir’de çok önemli sanat etkinlikleri yapıyor. Tepebaşı Belediyesi olarak yılda uluslararası ölçekte 3 tane önemli etkinlik yapıyoruz. Bunlardan birincisi Uluslararası Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumu ilk 2001 yılında başlamıştık. Bu yıl 17’ncisini yaptık. Yaklaşık 250 civarında envanterimizde heykel var. İkincisi ise Sanat Çalıştayı. 2010 yılında başladık ve elimizde yaklaşık 450 tane resim var. Üçüncüsü ise Şiir Buluşmaları. Onu da 2011 yılında düzenlemeye başladık. Hakikatten son derece güzel etkinlikler oluyor. Bu hafta sonu da sanat dolu geçecek. Biliyorsunuz Cumhuriyet Gazetesi farklı bir gazete. Gazete 1924’te kuruldu ve bu yıl 101’nci yılını kutluyor. Atatürk Cumhuriyeti ilan ediyor, CHP yine bu savaşlar eşiğinde kuruluyor üçüncüsü de Cumhuriyet Gazetesi o yıllardan bugüne kadar gelen gazete. Yıllarca birtakım sıkıntılar yaşandı. Ama milletin sevgisiyle bugünlere kadar geldi. Bugünlerden de diğer hem CHP’nin hem laik Cumhuriyetimizin hem de Cumhuriyet Gazetesinin yaşamasını sağlayacağız” ifadelerini kullandı.

“Eskişehir kültür ve sanat alanında iddialı bir şehir”

Etkinlikte konuşan Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt da, “Eskişehir kültür ve sanat alanında iddialı bir şehir. Her alanda her mahallede bir sanat etkinliği sürdürüyoruz. Bugün de Tepebaşı Belediyemiz ile Cumhuriyet Kitaplarının birlikte düzenlediği bu etkinliği kutluyorum. Başarılar diliyorum ve bugün ve yarın yazarlarımızı dinleyeceğiz. Çok iyi bir hafta sonu olacağını düşünüyorum” dedi.

“Resim ve edebiyat birbirini besliyor”

Açılışın ardından ise ressam Nilüfer Atalay’ın “Edebiyatçılarımızdan Portreler” adlı resim sergisi sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Atalay, hazırladığı sergi hakkında katılımcılara bilgi verdi. Atalay, “Bu portreleri 10 yıl önce yapmaya başladım. Edebiyat tarihine damgasını vurmuş çok değerli şair ve yazarların portrelerini yaparken çok büyük heyecan duydum. Onlar bizim için çok değerliler. Benim için resim ve edebiyat birbirini besleyen şeyler. Ben bu sanatçıların unutmasını istemiyorum. O nedenle portrelerini yaptım ve sizlerin beğenisine sunuyorum” diye konuştu.

“Toplumca edebiyatın iyice bittiği yılları yaşıyoruz”

Serginin incelenmesinden sonra söyleşi ve imza etkinliklerine geçildi. İlk olarak Mehmet S. Aman ve Hürriyet Yaşar tarafından “Öykü Dünyası” isimli söyleşi gerçekleştirildi. Söyleşide konuşan Mehmet S. Aman, “Tepebaşı Belediyesi’ne hem kendi adıma hem gazetem adına hem de kıymetli yol arkadaşlarımız adına teşekkür ediyorum. Pandemiden sonra hepimizin hayatı çok değişti. Okuma alışkanlıklarımız değişti, izleme alışkanlıklarımız değişti, yazma alışkanlıklarımız değişti. Herkes bir şeyler yazmaya başladı. Şunu çok açık bir şekilde gördük ki pandemi döneminde yayınevlerinin en çok yöneldikleri kitaplar öykü oldu. Çünkü herkes öykü yazmaya başladı. Bu biraz içinde bulunduğumuz edebiyat dünyasında hem çok sert bir şekilde nereye gidildikleri belli olmayan bir kavram olarak önüne çıktı. Bazı kesimler de insanlar ne güzel öykü yazıyor. Bırakın yazsınlar. Cümlelerini duymamıza neden oldu. Fakat o kadar ürünle haşır neşir olmaya başladık ki öykünün temel niteliklerinin olmadığı öyküleri okumaya başladık. Anı formunda yazılan metinlere öykü dendiğini ve bu kitaplara ödül verildiğini gördük. Bizim bir edebiyat kalıbımız var. Bu sınırları belli olmayan yazı türlerinin iyi bir metin olduğunu söyleyegeldiler. Pandemide de bunu çok gördük. Toplumca edebiyatın iyice bittiği son 5 yılı yaşadık ve yaşamaya da devam ediyoruz. Pandemiden sonra süre gelen öykü yazma ve öykü okuma alışkanlıklarımızın aslında belirsiz bir hal aldığını gözlemlemek mümkün. Neye öykü diyoruz, neye öykü demeliyiz. Bu sorular eleştirmenler arasında sorulan sorular” diye konuştu.

Fransız günleri Akdeniz esintisiyle başladı
Fransız günleri Akdeniz esintisiyle başladı
İçeriği Görüntüle

“Öğrendiğim kaba gerçekler hiç değişmedi”

Hürriyet Yaşar ise şöyle konuştu: 1980’leirn ortalarında hatta 1990’ların sonuna kadar emperyalizm kaynaklı, iş birlikçi kapitalizm kaynaklı bir yönlendirmenin içinde bulduk kendimizi. O duman altı yıllarında geçti benim yazmayı öğrenme yıllarım. Bu duman altı ortamı kırılmamış olarak hala sürüyor. 12 Eylül siyasal kırılmasının ardından sanatta yaşatılanlar, sanatta siyasal, toplumsal güncel konunun sanatlaştırılmasının unutturulması oldu. Öykücü güncel, sanatsal, toplumsal konuyu nasıl öyküleştireceğini unuttu. Hatta 12 Eylülden önce bunu çok iyi bilen sanatçı bile unuttu. Onlar da kötü yazmaya başladılar. Bu durumda biz yeni yazıyorduk. Biz o günlerden 1990’ların ortalarına kadar bir kötüleme, gözden düşürme ve parlatma gibi bir duman altı ortamında yaşadık. Ben öykü yazmayı son 15 yılda öğrendim. Benim iç direncim hiçbir zaman duman altı ortamına inanmamı sağlamadı. 1980 öncesinde öğrendiğim kaba gerçekler hiç değişmemişti.

Söyleşinin ardından ise Yazarlar Aman ve Yaşar, kitaplarını okuyucuları için imzaladı.

“Tarihimizin en kapsamlı yoksullaşmasının başındayız”

İmza töreninin ardından ise Yıldırım Koç’un konuşmacı olduğu “Türkiye İşçi Sınıfı Tarihi” konulu söyleşiye geçildi. Burada konuşan Koç, “Türkiye tarihinde işçi sınıfı hareketi açısından çok ilginç bir sürecin henüz başındayız. Türkiye’de yüzde 80 oranında işgücünü satarak gelirini sağlayan insanlar var. Türkiye tarihinde ilk kez böyle oluyor. Türkiye tarihinde de ilk kez, Türkiye’de emeği ile geçinen insanların çok hızlı bir şekilde yoksullaştığı koşullarda iktidarda Cumhuriyete ve Atatürk’e dostça bakmayan bir kesim var. Laikliğe karşı olan bir kesim var. Bu tarihimizde ilk kez oluyor. Bizim insanımız bu konularda son derece duyarlıdır. Türkiye tarihinde işçiler lehine en fazla kanunun ve yönetmeliğin çıkarıldığı, işçi ücretlerinin arttığı en iyi dönem 1950-60 arasıdır ve herkes Demokrat Parti’yi desteklemiştir. Demirel döneminde yeni iş yerleri açıldı, iş imkanları çoğaldı, gelirler arttı, kıdem tazminatları konusunda emeklilik konusunda başka ülkelerde olmayan haklar verildi. İşçiler o zaman Adalet Partisini destekledi. Özal döneminde hak kayıpları var. Sonra geri alındı. Adalet ve Kalkınma Parti’sinin iktidarlığında da belli dönemlerde haklar aldı. Ama şimdi tarihimizin en kapsamlı yoksullaşmasının başındayız. Bu yaşadığımız süreç tarihte ilk defa başımıza geliyor. İşçi hareketinin tarihini bilmeden bugünü anlamak mümkün değil” diyerek öngörülerini anlattı.

Koç, söyleşinin ardından okuyucuları için kitaplarını imzaladı.

Sanat ve sanatçılar konuşuldu

Güven Baykan ve A. Celal Binzet’in konuşmacı olarak yer aldığı “Sanat ve Sanatçılar” konulu söyleşi ile etkinliğin ilk günü tamamlandı. Söyleşinin ardından Baykan ve Binzet kitaplarını okuyucuları için imzaladı.

Etkinliğin ikinci günü olan 20 Aralık Cumartesi günü ise saat 13.00’te başlayacak söyleşi programıyla devam edecek. Gün boyunca Şaduman Halıcı, Tolga Aydoğan, Halil Özcan, Orhan Bursalı, Özlem Yüzak, Işık Kansu, Eren Aysan, Güven Baykan ve Zeynep Oral çeşitli başlıklarda söyleşiler gerçekleştirecek.

Atatürk’ün kültür politikalarından günümüzün düşünsel dönüşümlerine, sanat ve edebiyattan toplumsal meselelere uzanan geniş bir içeriğin yer aldığı etkinlik ücretsiz olarak düzenleniyor.