Ulus Heykeli ve alanının olduğu yerde İstasyon Köprümüz vardı, üzerindeki demir parmaklıklara aşıkların ve dilek dileyenlerin kilit astıkları köprü…

İşte bu köprünün Hoşnudiye Mahallesi tarafında tam inişin karşısında bir ev vardı, hatırlarsanız.

Kış günleri araç kaymaları, normal zamanlarda ise acemi veya sarhoş sürücülerin ya da bir şekilde kontrolden çıkan araçların doğrudan daldığı bir ev vardı, krem rengi dış cephe boyalı olan ev.

İşte bu krem dış cephe boyalı eve yılın dört mevsimi önüne gelen aracın dalması ve can kaybına sebep olma ihtimalinden dolayı bir müddet sonra kaldırımla yol arasına tren rayları dik olarak yerleştirilerek önlem alınmıştı.

Sanırım yaş itibarıyla tecrübeli hemşehrilerimizin gözünde, hatırasında canlanmıştır, görüntü.

Bunu hatırlatmak, İstasyon köprümüzü de aklınıza getirmeye vesile oldu sebeple.

Şimdi nereden geldik bu konuya diyelim…

Son iki ay içinde benim basın ve sosyal medyadan okuduğum, dikkatimi çeken bir kavşak bir nokta var.

Resmi adı Mustafa Kemal Atatürk Caddesi olan Atatürk Caddesi ile Kıbrıs Şehitleri Caddesi kesişimi yani Orman Bölge Müdürlüğü önü ve civarı.

En son geçen hafta kırmızı ışıkta bekleyen ve hiçbir suçu günahı olmayan hemşehrilerimizin arasına dalan bir araç ortalığı kan gölüne çevirdi.

Dört hemşehrimizin yaralandığı olay yeri fotoları inanın bakılacak gibi değil.

Öncesinde yine bir hafta sonu ışıkta bekleyen yayaların arasına dalan bir araç çok sayıda hemşehrimizi yaraladı.

Öğrendiğim on metre araç altında sürüklenen genç bir anne ağır yaralandı ve maalesef bacağından oldu.

Yine öncesinde aynı yerde olan bir kazada, iki araç çarpıştı.

Savrulan bir tanesi karşı mağazanın ana kapısında ancak durdu ve şans eseri o yaya  yoğunluğunda  kimse yaralanmadı.

Bu yazdıklarım hemen kısa bir zaman dilimi içinde olanlar.

Öncesinde mutlaka bu bölgenin yaşadığı olumsuz kazalarda olmuştur, geriye doğru giderek incelemek gerekir diyorum.

Benim bu noktada sormak ve seslenmek istediklerim var.

Kimler mi?

Bu işin sorumlusu, ilgilisi kimse onlar.

Bu haberleri hiç mi okumazlar?

Hiç mi önlerine rapor gelmez?

Hiç mi duyup, görmezler?

Eskişehir’in en sıfır noktası.

En işlek ana caddesi.

En çok araç akışının ve yaya kullanımının olduğu bölge.

Bu kazalar neden sıklıkla oluyor ve neden bu sonuçlar ortaya çıkıyor?

Eksik nedir, gereken nedir, ne önlem alınmalıdır?

Bu şehirin insanlarını düşünen, sorumluluk hisseden ya da vicdanen muhataplığı olan kimse yok mu bu şehirde?

Konuya ilgili olarak uzmanlarına sorduğumda, burada önlem alınabileceği ve bu olumsuzlukların önüne ufak dokunuşlarla geçilebileceği söyleniyor.

Nelermi yapılabilir…

Trafik ışıkları, oldukları yerden her yönde en az 10 metre geri çekilebilir.

Yaya geçidi önlerine tümsek olabilir.

Yol ve yaya kaldırımı arasında koruma sağlayacak fiziki engel konulabilir.

İşte; yazımın girişindeki demiryolu rayları önlemi burada aklıma geldi.

O zamanlar İstasyon Köprüsü inişindeki sürekli araçların daldığı  o ev sahibi mi, yada bu işten sorumluluk hissedenler mi o evi ve yaya kaldırımını demiryolu rayı dikerek korumayı akıl ediyor.

Bugünlerde böyle düşünen muhatap bulunmuyor veya bulunamıyor maalesef.

Resmen katliam görüntüleri, kan gölü olmasına rağmen bir kimsenin kılı kıpırdamıyor, önlem almak akla, vicdana gelmiyor…

Ne diyeyim inanın bilemiyorum.

Bir kez daha sesleneyim.

Beyler; görmez, duymaz mısınız?

Konuyu vicdan ve izana bırakıyorum.

Eskişehir’de kalın, Eskişehir’i yaşayın.

Gözünüzü seveyim Orman Bölge Müdürlüğü civarından geçerken biraz daha dikkatli olun; yaya kaldırımına araç çıkabilir…