TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Yiğit Önen, basın açıklaması yaparak “Eskişehir  depreme hazır mı” diye sordu. Şehirde yaşanan son depremlerin il genelindeki etkisine değinen Önen, depremden sonra değil önce mühendislik önlemleri alınması gerektiğinin altını çizdi.

21 Eylül tarihinde Tepebaşı ilçesinde yaşanan 3,5 büyüklüğündeki depremden söz eden Önen, “Yapılan gözlemsel araştırmalar sonucunda depremin tekrar etmediğini görüyoruz. Bu süreçte küçük sarsıntılar olduğunu gözlemledik; bu bir stres boşaltmasıdır. Fay kendini bu şekilde deşarj etmektedir ki olağan bir durumdur. Ama Eskişehir’de büyük bir deprem beklemiyoruz diyemiyoruz” dedi.

Önen,

“Ne zaman, nerede, magnitüdü kaç olur  gibi deprem senaryoları yazmak  yerine  deprem sonunda yaşanan kayıpları nasıl en aza indirebiliriz, neler yapabiliriz, yerin altından üstüne kadar nasıl tedbirler alabiliriz bunları konuşmamız gerektiğine inanıyoruz. Bizlerin amacı; deprem sonunda yaşanan felaketi azaltmak, can kayıplarını en aza indirmektir” diye konuştu.

Eskişehir’in depremsellik özelliklerinde söz eden Önen, şunları söyledi: “Şehrin çeşitli mahallelerinde yapmış olduğumuz  sismik çalışmalar neticesinde elde ettiğimiz verileri değerlendirdiğimiz zaman max. magnitüd olarak deprem modelimizi 6.5 olarak baz aldığımızı düşünürsek, spektral büyütmenin “Düşük Seviyede” olacağını bölge genelinin 2,5 üzerini  geçmeyeceğini söyleyebiliriz. İl genelinde yeraltı su seviyelerine baktığımız zaman bazı mahallelerde sıvılaşma risklerini göz önünde bulundurulması ve zemin etütten sonraki işlem olan zemin iyileştirme ( güçlendirme) dediğimiz işlemlerin hassasiyetle yapılması gerekir, özellikle vurguluyoruz önemli bir işlemdir bu işi ciddiyete almak büyük bir sorumluluk istemektedir. Bilindiği üzere çökme oturma gibi problemlerin yaşanması için deprem olması gerekmiyor. Öngörülen zeminin kapasitesini artırmak güçlendirme için yapılan bu yöntemlerin, öncesi ve sonrasında gerekli zemin testleri yapılması hususunda biraz daha hassaslaşmamız gerekmektedir. Yeni denetimler, uygulamalar ile rant içerisinde olan bu sektörün insan canından daha önemli olmadığını her zaman söylüyoruz. Gerek özel sektör çalışanları gerekirse kontrol mekanizmalarını uyarıyoruz.”