Söyleşi: Şenay Yıldırım

Eskişehir’in deneyimli siyasetçilerinden Haydar Çorum, yıllardır Mihalıççık’ın kalkınması, üretimin desteklenmesi ve yerel yönetim anlayışının güçlendirilmesi için çalıştığını anlatıyor...
Yerel siyasette samimiyetin ve dürüstlüğün önemine dikkat çeken Çorum, hem Türkiye’nin genel siyasi tablosunu hem de Eskişehir’deki yerel yönetim sorunlarını değerlendirdi. Söyleşimizde, ittifak siyasetinden üretim ekonomisine, kadın kooperatiflerinden Yunus Emre’nin evrensel değerlerine kadar birçok konuya değindik.

Haydar Corum Eskisehir Siyaseti Yenilenmek Zorunda 1

Sayın Çorum, Türkiye siyasetini uzun süredir yakından takip eden bir isimsiniz. Bugünün siyaset atmosferini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bugün siyasette maalesef kaos ortamı var. Siyaset artık bir rekabet değil, bir çıkar alanına dönüştü. İnsanlar koltuk kazanmayı başarı sanıyor ama önemli olan güven kazanmaktır. Ben her zaman söylüyorum; siyaset, makam değil, karakter işidir. Bugün siyasetin en büyük eksiğinin samimiyetsizlik, ilkesizlik ve liyakatsizlik olduğunu düşünüyorum. Çoğu siyasetçi inandırıcı konuşmuyor ve ilkeli davranmıyor. Bu belirsizlik ve çelişki halkı da yoruyor. İnsanlar kime inanacağını, kime güveneceğini şaşırmış durumda. Biz Mihalıççık’ta bu güven ortamının sağlanması için elimizden geleni yapıyoruz. Her koşulda halkla birlikte hareket ediyoruz. Sık sık bilgilendirme toplantıları yaparak ileriye dönük projelerimiz hakkında bilgi veriyoruz. Tüm kararları internet sitemiz üzerinden yayınlayarak halkın ulaşmasına imkân tanıyoruz. Kapımız her zaman açık ve hesap verilebilir bir politika ile hareket ediyoruz. Görevimiz süresince de bu çizgide devam edeceğiz. Zira samimiyetin olmadığı bir ortamda siyaset yapmak da değersiz olacaktır.

514984565 10162671365604291 6009443631048659595 N

“İttifak değil, ilkesel birlik önemlidir”

2019’da da Mihalıççık Belediye Başkanlığı için önce Cumhuriyet Halk Partisinin adayıydınız ama partiniz tarafından geri çektirildiniz, ne olmuştu o dönem?

İttifak, ortak ilkeler ve inançlar etrafında kurulur. Sadece rakibi yenmek için yapılan bir ittifak dağılamaya mahkumdur. 2019’da ilk olarak aday gösterildiğimde kazanma şansımız vardı ama maalesef ittifak bahanesi ile geri çektirildik. Parti içinde de muhalif kesimler adaylığımızdan rahatsız olmuştu o dönem. Kazanamayacağımız yönünde bir algı yaratma çabası içine girmişlerdi. Adaylıktan geri çekilmem bizi yolumuzdan döndürmedi. Ortak kararla bir aday belirlenmemesi ve ilçe halkının iradesinin hiçe sayılması üzerine biz de Demokratik Sol Partiden aday olarak yolumuza devam ettik. Çok güçlü bir şekilde sahadaydık. Ekibimiz nitelikli ve çevresinden kabul gören kişilerden oluşuyordu. Siyasi görüşlerden ziyade bizi bir arada tutan ilçemiz için hizmet etme ve mevcut kötü gidişi geri döndürme isteği idi. Bizim ittifakımızın adı da olması gerektiği gibi halk ittifakıydı. Seçim çalışmamız boyunca da aynı samimiyetle yapacaklarımızı anlattık. Sonuçta sağ duyulu Mihalıççık halkı da gerekli karşılığı vererek bizi yönetim için seçti.

Belki biz küçük bir ilçe olabiliriz, partimiz oy potansiyeli açısından iktidar ya da ana muhalefet olacak kadar güçlü olmayabilir ancak bu durum hiçbir zaman bizim potansiyelimizin düşük olduğu anlamına gelmeyecektir. İlkesel birlik içinde yaptığımız çalışmalar bugün insanların hayatına dokunduğu gibi pek çok belediye tarafından da örnek alınmakta, ödüllere layık görülmektedir. Bu durum bizler için gurur kaynağıdır. Halkımız da yaptığımız işleri takdirle karşılamış ve 2024 yılında yapılan yerel seçimlerde bize bir kez daha yetki vermiştir. Kendilerine duyarlılıkları için teşekkürlerimi sunuyorum.

Haydar Corum Eskisehir Siyaseti Yenilenmek Zorunda 3

Eskişehir’deki siyasi tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Eskişehir siyaseti yıllardır aynı isimlerle dönüyor. Bu durum doğal bir yorgunluk oluşturdu.
Artık gençlere, yeni fikirlere alan açılması gerekiyor. Şehrin potansiyeli büyük ama ne yazık ki vizyon dar. Bir şehirde sürekli aynı bakış açısı hakimse, aynı kişiler, aynı koltuklarda oturuyorsa, orada ilerleme değil, tekrarlama vardır. Eskişehir’in siyasi anlayış açısından değişime ihtiyaç olduğu ortada. Eskişehir’de yeni siyasi figürler doğmazsa ve siyasilerin bakış açıları yenilenmezse şehrimiz kaybetmeye devam edecektir.

Başkanlık sistemine dair oldukça sert eleştirileriniz olmuştu, bu sistem ülkeye neden uymadı?

Çünkü bu sistem, ülkenin ruhuna ters bir yapıdadır. Türkiye gibi çok sesli, çok kültürlü bir ülkede denge ve denetim olmadan yönetim sağlanması mümkün değildir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sadece bir taraf açısından güç üretiyor ama denetim açısından bir etki ortaya koymuyor. Bir ülkede güç denetlenmezse, hata da büyür. Bazen iyi niyetli yapılan çalışmaların bile sonucu felaket olabilir. Bu nedenle firiklerin ve düşüncelerin ortaya koyduğu politikaların alanında yetkin olan kurumlarca denetlenebilir olması önemli bir ihtiyaçtır. Bu nedenle ben parlamenter sistemi savunuyorum. Çünkü parlamenter sistem içinde hem denetimi hem de çoğulculuğu barındırıyor. Kuvvetler ayrılığı gibi varlığı çok önemli olan bir ilke üzerine inşa ediliyor. Başkanlık sistemi ise sadece yönetimdekileri güçlendirirken halkı bu büyük güç karşısında güçsüz bırakıyor.

“Mansur Yavaş sistem değişikliğini temsil ediyor”

Sizce Türkiye’de parlamenter sisteme dönüşü kim başarabilir?

Bence Mansur Yavaş bu konuda samimi bir isim. Uzlaşı dilini koruyor ve toplumu germiyor. Kendi işini samimi ve başarılı bir şekilde yapıyor.
Mansur Bey, makul, ölçülü, halktan yana bir siyaset yürütüyor. Türkiye’nin geleceği kavga değil, diyalogla kurulacak. Kendisinin toplumun her kesimi ile, kimseyi ezmeden hor görmeden diyalog kurabilecek bir kişi olduğunu düşünüyorum.

“Belediyecilik, halka dokunmaktır”

Mihalıççık’ta yürüttüğünüz belediyeciliği nasıl tanımlarsınız?

Bizim için belediyecilik, sadece yol ya da bina yapmak değildir. Belediyecilik, aynı zamanda halkın hayatına dokunmak, birlik ve beraberlik içinde yaşam tesis edilmesine de hizmet etmektir. Göreve geldiğimizden bu yana kısıtlı imkânlarla çok büyük işler yaptık. İlçemizde farklı alanlarda faaliyet gösterecek, gelişmesine öncülük edecek kooperatiflerin kurulmasına destek olduk. Tarımsal üretimi canlandırdık, gençlere iş olanakları sağladık. Her haneye ulaştık ve onları düşündüğümüzü, onlara değer verdiğimizi hissettirdik. Mihalıççık halkının mutlu ve huzurlu yaşayacakları ortamları sağlamak için de elimizden geldiğine çalışmaya ve projeler üretmeye devam edeceğiz.

“Kadın üretirse toplum kalkınır”

Kadın kooperatiflerine özel bir önem verdiğinizi biliyoruz. Neden bu kadar öncelikli bir konu?

Eylem Aktaş: “Dayanışmanın parçası olmak sanatçıya anlam katar”
Eylem Aktaş: “Dayanışmanın parçası olmak sanatçıya anlam katar”
İçeriği Görüntüle

Çünkü üretim, kadının elindeyse toplum güçlenir. Biz Mihalıççık’ta kadın kooperatifleriyle büyük bir dönüşüm başlattık. Geldiğimiz noktada kadınlar kendi markalarını oluşturuyor. Belediye olarak Kadın Kooperatiflerine sadece destek vermedik, her zaman onların yanında durduk. Kadın üretirse toplum kalkınır, köyde yaşam yeniden başlar. Benim en büyük gururum, Mihalıççık’ta kadınların yeniden umutla üretime dönmesidir.

Çok yakın zamanda, kooperatiflerimizin ülke gündeminde yer alacak, örnek teşkil edecek projelerini de hep birlikte göreceğiz. İlçemizdeki her köyün bir kooperatifinin olmasını ve köyünün iklim ve coğrafi özelliklerine bağlı ürün üretilmesini sağlamasını temenni ediyorum. Kooperatifçilik konusunda iddialı olduğumuzu söyleyebilirim. Mihalıççık’ın kooperatifçilikte ülkemizin önde gelen ilçesi olması yolunda ilerlemeye devam ediyoruz.

“Gençleri tutmanın yolu üretim”

İlçeden büyük şehre göç sorunu nasıl aşılabilir?

Göçü engellemenin tek yolu üretim. Genç, köyünde gelir elde edebiliyorsa gitmez. Biz tarımsal üretimi canlandırdık, gençlere iş alanları açtık. Kırsalda istihdam yaratmazsanız, gençler geleceğini başka şehirde aramak zorunda kalır. Elbette sadece üretim yeterli olmayacaktır. Üretimin yanı sıra kaliteli yaşam standartlarının, sağlık hizmetine ulaşımın, iyi eğitim olanaklarının sağlanması, sosyal yaşam ve kültürel faaliyetlerin artırılması da göçün engellenmesi için önemlidir. Bu unsurları görmezden gelip bu gençler neden köyde kalmıyor demek yüzeysel bir söylemden ibaret olacaktır.

“Yunus Emre bizim vicdanımızdır”

Mihalıççık, Yunus Emre’nin memleketi. Bu kimlik, size nasıl bir sorumluluk yüklüyor?

Yunus Emre gibi bir tasavvuf ehlinin doğduğu topraklarda yaşamak ve yönetici olmak bizim için çok büyük bir mutluluk ve aynı zamanda çok da önemli bir sorumluluk. Yunus Emre, Anadolu’nun sesi, insanlığın vicdanıdır. “Sevelim, sevilelim” sözü, bizim yönetim anlayışımızın temelidir. Biz belediyeyi bu anlayışla, kimseyi ayırmadan, ötekileştirmeden yönetiyoruz. Yunus’un öğrettiği tevazu, bugün siyasetin en çok unuttuğu şeydir.
Yunus Emre’nin felsefesi bize sadece insanı değil, adaleti de hatırlatır. Biz Yunus Emre’ye layık bir şekilde çalışmayı hedeflediğimiz gibi Yunus Emre’nin felsefesini yaymayı, Yunus Emre’yi tanıtmayı da kendimiz için tartışılmaz bir görev olarak görüyoruz.

“Kültür, kalkınmanın ruhudur”

Kültürel projelere de ağırlık veriyorsunuz, bu projelerden de söz eder misiniz?

Kültür, şehirlerin kalbidir. Kültür olmazsa kalkınma eksik kalır. Yol da yaparsın, bina da, ama eğer ruh yoksa, irfan yoksa, toplumun manevi ve kültürel değerlerine sahip çıkılmasa birlik ve büyüme olmaz. Biz Mihalıççık’ta hem kültürü koruyor hem de genç kuşaklara aktarıyoruz.
Elimizdeki büyük değerin farkındayız. Bu nedenle bu kadim tasavvuf anlayışının, felsefenin kurucusu olan Yunus Emre’nin Sarı Köyünü bir merkez haline getirmeye çalışıyoruz. Bu kapsamdaki çalışmalarımız hızlı bir şekilde devam etmekte olup yakın zamanda bambaşka bir Yunusemre mahallesi göreceksiniz diyebilirim.

“Toplumsal barış, samimiyetle başlar”

Son söz olarak Türkiye’nin geleceğine dair ne söylemek istersiniz?

Ben hâlâ bu ülkenin umuduna inanıyorum. Umudu olan bir ülke her zaman kendini toparlamanın bir yolunu bulur. İktidarlar değişir, partiler değişir ama toplumsal birliğimiz ve beraberliğimiz baki kalır. Eğer ülke politikası anlamında dürüstlük, liyakat, adalet ve üretim eksenine geri dönersek, ülkemiz de kısa sürede toparlanır. Yunus Emre’nin 72 millete bir nazarla bakan anlayış ile “Bir olalım, iri olalım, diri olalım.” Bugün ihtiyacımız olan tek şey bu birlik ruhu ve birlikte ülkemiz için çalışma isteğidir.

Samimiyet Kazanacak

Haydar Çorum’un sözleri, bir Anadolu gerçeğini hatırlatıyor: “Siyaset insan içindir, insan siyaset için değil.” Ona göre başarı, makamla değil, halkla kurulan bağla ölçülüyor. Çorum'un; üretimi, adaleti, dayanışmayı merkeze alan bu bakış açısı, Eskişehir’in ve Türkiye’nin geleceğine ilişkin de bir yol sunuyor...