Alkan, “Depremin yıkıcı etkisinin eğitime yansımalarını yaşadığımız bugünlerde, Eskişehir' e gelen öğrencilerin psiko - sosyal desteğe ihtiyacını bilimsel yöntemlerle gidermek Milli Eğitim Müdürlüğünün temel görevidir. Milli Eğitim Müdürlüğü, aslı işini protokoller ile tarikat ve cemaatlere bırakamaz. Okullarımızda yüzlerce uzman öğretmen varken,

Hakka Hizmet Vakfı gönüllüleri, okulları "Değerler Eğitimi" adı altında, olur alınan müfredat dışında etkinlikler yapmaktadır.

Pedagojik formasyonunun var olup olmadığı belli olmayan, çocuklarla çalışma konusunda birikimi, donanımı olmayan vakıf ve derneklerin sırf siyasi iktidar ile kurduğu yakın ilişkiler üzerinden okullarda faaliyet yürütmesi kabul edilemez. Eskişehir Milli Eğitim Müdürlüğüne Eğitim Sen olarak soruyoruz:

-İl Milli Eğitim Müdürlüğü, gönüllüler adı altında okullara gönderilen bu insanların yeterliliklerini ne kadar bilmektedir?

-Kendi uzman personeline güvenmeyen Milli Eğitim Müdürlüğü, değerler eğitim adı altında yapılan bu etkinlikleri denetim dışı tutarak neyi hedeflemektedir?

Türkiye’de özellikle siyasal iktidarın 20 yıllık döneminde okullar eğitim öğretim kurumları olmaktan çok dini faaliyetlerin, MEB, Diyanet İşleri Başkanlığı, dini vakıf ve cemaatler eliyle örgütlenmeye çalışıldığı mekânlar haline getirilmiştir.

Laik bir ülkede devlet eğitimi bilimsellikten uzaklaştıramaz.

Türkiye’de uzun yıllardır laiklik ilkesinden uzaklaşılması ve eğitimin dinselleştirilmesi, okullar ve öğrencilere yönelik çeşitli dini faaliyetlerin yürütülmesi sürecini beraberinde getirmiştir.”