Anıt önünde basın açıklaması yapan Eskişehir-Bilecik Tabip Odası Başkanı Dr. Hamit Güçlüer, şunları söyledi: “Gaziantep’te görevi başında katledilen meslektaşımız Dr. Ersin Arslan’ın ölümünün üzerinden 12 yıl geçti. TTB tarafından “Sağlıkta şiddete karşı mücadele günü” ilan edilen bu günde, başta Dr. Ersin Arslan olmak üzere, sağlıkta şiddet nedeniyle bugün aramızda olmayan, kaybettiğimiz tüm meslektaşlarımızı saygıyla anıyoruz.”

Son 20 senede sağlık kurumlarında ve çalışma ortamlarında karşılaşılan şiddetin korkunç boyutlara ulaşarak hekimlerin/sağlık emekçilerinin en yakıcı sorunu haline geldiğini belirten Arslan, “ 2023 yılında kamuoyuna yansıyan Beyaz Kod verilerinden günde ortalama 50’den fazla sağlıkta şiddet başvurusu yapıldığını biliyoruz. Üstelik yaptığımız çalışmalarımızda da gördüğümüz, sağlıkta şiddet olaylarının yarıdan fazlasında Beyaz Kod bildirimi yapılmadığıdır. Sağlık çalışanları olarak bizler neredeyse her gün sözel şiddete maruz kalıyoruz ve bu kayıtlara girmemektedir.” ifadelerini kullandı.

Her geçen gün sağlıkçıları çalışamaz hale getiren şiddetin çözümüne dönük etkin, sahici adımlar atılmadığını dile getiren Dr. Hamit Güçlüer, şöyle konuştu:  “Sağlık Bakanlığı’nın uyarı ve çağrılara rağmen sağlıkta şiddetle alakalı halen herhangi bir ciddi adım atmaması, Dr. Ersin Arslan’ın ölümünden sonra olduğu gibi, yeterli olmayan yasal düzenlemelerle yetinmesinin nedeninin sağlıkta şiddetin sona erdirilmesine yönelik bir adım olmadığını, sistemi korumaya yönelik olduğunu biliyoruz. Üstelik Sağlık Bakanlığı Beyaz Kod verilerini bizimle ile paylaşmaktan da kaçınıyor! Ancak biz, TTB olarak bu bilgileri sınırlı da olsa mahkeme kararıyla alabiliyoruz. Tüm bunlar, Kamu otoritesinin, ilgili meslek örgütü ve sendikalarla en küçük işbirliğinden dahi kaçınması da şiddeti bitirmeye yönelik ciddi bir irade olmadığının delili olarak karşımıza çıkmaktadır. Eğer yasa ve düzenleme önerilerimize kulak verilseydi; 2022 yılında Konya’da hastanede silahlı saldırı sonucu kaybettiğimiz Dr. Ekrem Karakaya ve daha birçok meslektaşımız şu an hayatta olabilirdi.

Sağlıklı çalışma koşullarında, tükenmeden ve şiddet görmeden nitelikli sağlık hizmeti verilebilmesi için sağlık sisteminin daha eşitlikçi, toplumun sağlığını önceleyecek şekilde yeniden inşasının zorunlu olduğunu kaydeden Dr. Güçlüer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun dışında sağlıkta şiddet yasa teklifimiz kabul edilmeli, idarecilerin sorumluluğu göz ardı edilmemeli, çalışma ortamımızın düzenlenmesi için TTB olarak önerdiğimiz çözümler dikkate alınmalıdır. Bunlar aynı zamanda uluslararası kabul görmüş önlemlerdir.   Tabii ki toplumsal alanda büyüyen şiddet iklimi ve bizi birbirimize düşman ederek kazanç sağlamaya çalışan zihniyetin varlığında sağlık alanında şiddetin de var olacağını biliyoruz. Dolayısıyla şiddetle her alanda mücadele etmekten başka bir şansımızın olmadığı açıktır. Ancak mücadele, dayanışma ve örgütlülükle, ‘şiddet sona ersin’ sloganının tüm dünyada yankılanmasıyla şiddetsiz bir yaşamı hep birlikte kurabiliriz. Türk Tabipleri Birliği ve tabip odaları olarak bu zamana kadar çalışma ortamlarımızdaki şiddet sorununun çözümü için her alanda, her düzeyde emeğimizi ortaya koyduk. Sağlıkta şiddet nedeniyle kaybettiklerimizin anılarını yaşattık, yaşatacağız. Sağlıkta şiddete karşı mücadele gününde sözümüzü yineliyoruz!  Sağlıkta şiddet sona erene kadar mücadeleden vazgeçmeyeceğiz!”