On bir ayın sultanı dediğimiz en özel aydayız malumunuz. Bu ay; insanoğlunun nefsinden arınıp, kin ve öfkeden sıyrılıp, insani erdemlerin pekiştirildiği müstesna bir aydır.
Ancak gün geçtikçe bu erdemlerden uzaklaşan, kendi değerlerine yabancı bir toplum olma yolunda hızla ilerliyoruz.
Gün geçmiyor ki bu düşüncemizi ispat eden haberler okumayalım.Dün İzmir’de,İstanbul’da bugün Eskişehir’de...
Cumartesi günü Eskişehir’in yerel gazetelerinde okuduğum bir haber yukarıda belirttiğim acı gerçeği bir kez daha hatırlattı bizlere.
Hani hep denilir ya %99 Müslüman olan bir ülkede “şeytanların bile zincirle bağlandığı” bir ayda henüz 19 yaşında “Atilla” isimli genci uyuşturucudan kaybedebiliyoruz.
Bu hadise karşısında hepimiz özellikle idarecilerimiz şapkasını önüne koyup bir gönül muhasebesi yapma mecburiyetindedir.
90 Yıl önce aynı yaştaki gencimiz kutsal vatan toprağını düşmandan kurtarmak için Çanakkale’de canını verirken; şimdi aynı yaştaki genç uyuşturucu kullanmaktan kendi hayatına son veriyor.
Nerede yanlış yaptık? Nasıl bu hale geldik? Neden bu gençlerimize sahip çıkamıyoruz? Türünden soruları istediğiniz kadar çoğaltın sonuç değişmiyor dostlarım.
Öyle bir sistem düşünün ki; 19 yaşına gelmiş bir genci, uyuşturucu müptelası yapabiliyor.Durum vahim...
Bu konuda kimse sorumluluktan kaçamaz. Geleceğimizin teminatı olarak gördüğümüz gençler mübarek ramazan ayında bile uyuşturucunun kurbanı olabiliyor.
Acı fatura karşımızda.Ülkemizin dört bir yanında uyuşturucu kulanma yaşı ortaokul seviyesine kadar düştü. Böyle giderse ilkokul öğrencileri hedefte...
Güvenlik güçlerinin yapmış olduğu operasyonlar gereklidir ama yeterli değildir.
Yani demem o ki “bataklık kurutulmadan sivrisinekleri öldürmek” peşindeyiz.
Yazımızın başlığına dönersek...
Olay Dede Mahallesi, Kalender Sokak'ta Cuma günü akşam saatlerinde yaşandı.
Okuduğum haberde “(...) Uğur C.'nin evinde bir araya gelen Seren T., Atilla T. ve Tolga A. uyuşturucu kullandı. Bir süre sonra hareketsiz yatan Atilla T.(19) için, eve sonradan gelen arkadaşları ambulans çağırdı. 112 Acil Sağlık ekiplerinin genç adamın öldüğünü belirlemesi üzerine, olay yerine polis ekipleri sevk edildi(...)”
Haber böyle...
Uyuşturucu, gençliğin en büyük tehlikesi, zihinleri uyuşturan yuvaları dağıtan, temin edilmesi için her türlü kötülüğü işletebilecek baş belası.
Bu bela ramazan ayı dahi dinlemeden gençlerimizi hayattan koparıyor.
Canımızı acıtan haberden yola çıkarak gençlerimiz günümüzde büyük bir bunalım içerisinde, dini duygulardan yoksun büyüyen gençler, içlerini Allah sevgisiyle dolduramayınca başka sevgilerden medet umuyorlar.
Sahip oldukları imkanlar, içlerindeki koca boşluğu doldurmaya yetmiyor; aksine bataklığa saplanmış bu gençler Allah dışında başka dayanak aradıkları için çırpındıkça daha da batıyorlar.
Ahlaki ve ruhi bunalım içindeki günümüz gençliği sorunlarını çözmek yerine onları unutmaya, yokmuş gibi davranmaya çalışıyor. Zihinlerini uyuşturan, onları geçici bir süreliğine başka alemlere daldıran çeşitli uyuşturucular kullanma yolunu seçiyorlar.
Netice olarak bu toplumun üzerine karabasan gibi çöreklenmiş bir uyuşturucu belası var. Gençlerimiz, son zamanlarda sentetik uyuşturucu olarak bilinen “Bonzai” denen bu baş belası maddeyi üç beş lira karşılığında rahatça temin edebiliyorlar.
Gençlerimizin canına kast eden bu illetten kurtulmak için okuldaki tedbirler ve yasal önlemler bir yere kadar etkili olabilir. Bu mücadelede esas görev ailelere düşmektedir.
Aileler çocuklarına ilgi, sevgi ve şefkat göstermekten kaçınmamalıdır. Anne ve babalar özellikle ortaöğretim dönemindeki çocuklarının okul başarılarını, arkadaşlık ilişkilerini, yaşadıkları sorunları iyi gözlemlemeli ve herhangi bir problem olduğunu düşündüklerinde uzman kişilerle bilgi paylaşımında bulunmalıdır.