Ayşenur Arslan’ı TRT kameramanlığı yaptığım dönemlerde tanıdım. Kendisi de TRT’de haber programı yapıyordu, iyi bir gazeteciydi.

Daha sonra özel televizyonlarda başarılı işler yaptı.

Bir çok gazetesi yetiştirdi, Ankara’dan sonra İstanbul medyasının da Ayşenur ablası oldu.

CNN Türk’te yayınlanan “Medya Mahallesi” programı ilgiyle izlenen bir programdı.

Ayşenur Arslan’ın tek başına sunduğu, zaman zaman da konuk aldığı program beğeniliyordu, topluma mesajlar veriyordu, insanları aydınlatmaya çalışıyordu.

Ancak günümüzde artık televizyonlarda, gazetelerde halkın sevdiği programlar, halkın sevdiği, beğendiği yazarlar önemli değildi.

Önemli olan iktidarın yanında mı, değil mi?

Yandaş mı, değil mi?

Önemli olan kriter buydu.

Bir gün bir baktık ki, Ayşenur Arslan’ın yanına bir zamanlar Başbakan Erdoğan’ın basın danışmanlığını da yapan Akif  Beki’yi vermişler.

İzlediğim kadarıyla, Beki oraya program partnerliğinden çok Ayşenur Arslan’ın muhalif görünümünü engellemeye çalışan onun iktidar ile ilgili eleştirilerine yanıt veren, savunan bir konumda gelmişti.

Programları izleyenler, bu programın uzun ömürlü olmayacağını tahmin etmişti zaten.

Nitekim geçtiğimiz hafta sessiz sedasız program yayından kaldırıldı, bugün de programın yayından kaldırıldığı ve Ayşenur Arslan’ın da işine son verildiği açıklandı.

Akif  Beki çok mutlu olmuştur herhalde.

Bundan sonra “Medya Mahallesi” yayınlanır mı, yayınlanmaz mı bilmiyorum. Akif  Beki yapar herhalde, yaparsa da kimsenin izleyeceğini pek sanmıyorum.

Muhalif sesler hiç vakit kaybetmeden susturuluyor.

Şimdiye kadar öyle ya da böyle kimler susturulmadı ki.

Ayşenur Arslan, son da olmayacaktır.

Medya patronları için de zaten programların tutması, halkın izlemesi, yazarların sevilmesi, okunması hiç ama hiç önemli değil.

Önemli olan yukarıdakilerin beğenip, beğenmemesi.