Türkiye Emekliler Derneği (TÜED) Eskişehir Şube Başkanı Muhsin Dilbaz, emeklilerin derinleşen barınma krizi, artan kiralar ve mevcut sosyal güvenlik yasalarının yetersizliği üzerine sert açıklamalarda bulundu. Dilbaz, emeklilerin yaşam hakkının dahi güvence altında olmadığını belirterek, “Bu düzen emekliyi yaşatmak için değil, tüketmek için kurulmuş” dedi.
Dilbaz, özellikle sosyal konut projelerindeki geri ödeme tutarlarının emeklilerin ekonomik gerçekliğiyle örtüşmediğine dikkat çekerek, “Geri ödemeler 9 bin 500 liradan başlıyor. Asgari ücretlinin bile ödeyemeyeceği taksitleri emeklinin karşılaması mümkün değil. Peşinat yüzde 10; emeklinin bu parayı biriktirmesi zaten imkânsız” ifadelerini kullandı.
Artan kira fiyatlarının emekliyi barınma krizinin eşiğine getirdiğini belirten Dilbaz, “Yarın ev sahibi çıkıp kirayı artırdığında emeklinin ne yapacağını soran yok. Kira ödeyemeyen emekli nereye gidecek? Sokakta mı yaşayacak? Bugün emeklinin barınma hakkı bile korunmuyor” diye konuştu.
Mevcut sosyal güvenlik yasasının emekliyi korumaktan uzak olduğunu dile getiren Dilbaz, köklü bir düzenleme ihtiyacına vurgu yaptı: “Çözüm çok nettir. Ya eski yasamıza geri döneceğiz ya da yeni bir emeklilik yasası yapılacak. Mevcut sistem emekliyi mutlu etmiyor, güvence vermiyor, gelecek sunmuyor.”
Dilbaz, geçmişte yürürlükte olan 506 sayılı yasa döneminin emekliler için “altın çağ” niteliği taşıdığını belirterek, “O dönemde maaş bağlama oranı yüzde 70’ti. Emekli hayat standardını korurdu. Tavan ücret üzerinden prim ödeyen, tavan maaş alırdı. Bugün asgari ücretin dokuz katına denk gelen brüt maaş üzerinden prim ödeyen bir emeklinin en az 250 bin lira alması gerekir” dedi.
Bugün en yüksek emekli maaşının 70 bin lirayı geçmediğini söyleyen Dilbaz, sistemdeki erimenin milyonlarca emeklinin hakkını gasp ettiğini belirtti: “250 bin lira alması gereken emekli 70 bin liraya mahkûm ediliyor. Aradaki devasa fark emeklinin elinden alınmış haktır. Bu hak gasplarının bedelini milyonlarca insan ödüyor.”
Dilbaz, açıklamasını emeklinin artık dayanacak gücünün kalmadığını vurgulayarak tamamladı: “Emeklinin barınmadan sağlığa, maaştan sosyal yaşam hakkına kadar her alanda kaybı büyüyor. Bu düzenin değişmesi bir tercih değil, zorunluluktur.”





