Yazarlar öykülerini, romanlarını kitaplarını , şairler şiirlerini,ressamlar resimlerini,müzisyenler bestelerini bırakırlar bu dünyaya sıradan insanların ise en büyük eserleri  çocuklarıdır.

       Dünyanın en masum ,en günahsız,en temiz,en cesur,en samimi,en gerçek küçük insanlarıdır onlar.Minicik elleri,minicik bedenleri  vardır,her şeyleri küçücüktür ama ele ,avuca sığmayan kocaman  da yürekleri vardır.Ne zor iştir çocuk olmak  hele birde doğuda ve güneydoğu da …

       Bugün haberlerde Cizreli bir kız çocuğu;bize günah değil mi,şilah şeşlerini duyuyormuşunuz,dışarı çıkmak iştiyorum ben oyun oynamak istiyorum diye haykırıyordu adeta..

       Bir diğeri ise terör yüzünden küçücük yaşında annesinden ayrılmış , annesini en değerli varlığını kaybetmiş üzülüyor çok  üzülüyor,ama fakirlik ve yoksulluk acısının önüne geçmiş  babama iş istiyorum diyor,yaşadıklarına rağmen umudu var hayata dair..

        Acılı bir coğrafya da doğmak , ne olacağını,nasıl yaşayacağını bilmeden,bu topraklar üzerinde yarına dair bir gelecekleri olmadan.Hayatlarına dair yaşayacakları her şeyi  tek odalı evlerde sakladı bu çocuklar,anneleriyle,babalarıyla,kardeşleriyle,bu onların yaşam tercihi değildi.Onların yaşıtları sevgi arsızı olmuş anne ve babalarına şımarıklıklar yaparken,onlar ırgatlık,simitçilik,boyacılık,vs yaparak el açmadan,minnet etmeden,onurlu bir şekil de bulmaya çalıştılar aradıkları sevgiyi…

       Ve şimdi hayatın daha da acımasız tarafıyla karşılaştılar , silah seslerinin,bomba seslerinin içinde savaşın soğuk ama gerçek yüzüyle karşı karşıya , yaşam ve ölüm arasında ki o ince çizginin üzerinde,her şeye rağmen sevgiyle,umutla bakan gözler azalmış onun yerini artık korku dolu bedenler,hayal kırıklıkları,yalnızlık almıştı..

          Bu acımasız coğrafyanın içinde kanadı kırılmış bir kuş gibi sürüklenip gidiyorlar bilinmezliklere, yaşamın için de yaşayan sessiz yürekler,yeni umutlar,yeni hayaller kurarak,anlamsız donuk bakacaklar  yarınlara,artık bu çocukların umutları, yıkılmış okulların içinde,ıssız duvarların her karesine de donup kalmış gibi…

         Sanki hiç kimsenin ,içinden gelmiyor dönüp bakmak bu çocukların hayatına,sıradan bir film gibi izleniyor haberler,okullar bombalanmış,evler tek edilmek zorun da kalmış,korku  her  yerde,ne kadar farkındayız,ne kadar çaresizler,şu anda neler yaşadıklarını bilmiyoruz bile …

       Herkes kendi hayatının derdin de  sıcacık evin de,kışın soğuğunu dert edip,yeni yılı nerde geçirmenin endişesi içinde..

       Şimdi batıda burada Eskişehir de bir okul yakılsa ,bombalansa yine sıradan bir olay gibi, sıradan bir haber  gibi izleyip  geçebilecekmiyiz ne olmuş bugün Türkiye’nin doğusun da güney doğusun da ne olmuş beş dakikamızı ayırıp düşünürsek belki farkındalık yaratırız, farklılıklarımızı kenara bırakıp ,yaşama dair gönül gözüyle bakabilirsek olanlara,insanlık adına birkaç fazla  daha adım atmış oluruz..

         Onlar doğunun, güneydoğunun,bu dünyanın kanatsız melekleri hayatın en masum,en gerçek,küçük insanları…

 

                                                         Nilüfer Akyüz Kurumehmetoğlu