Yalan keşke Zeynep Avcı’nın söylediği bir aşk şarkısı gibi masum bir durum olsaydı…

 Birinin yalan söylediğini hissetmek hatta her söylediği yalanı bilip onu rencide etmemek için görmezden, duymazdan gelmek…

Kimse senin arka planda verdiğin o sessiz savaşları ve olduğun kişi için ödediğin bedelleri anlayamazken bazıları sırf işleri yürüsün diye nefes alıp verir gibi yalan söyler …

Kimileri yalanı gerçeğin üzerini örtmek için söyler kimileri de kendilerine ait bir gerçek oluşturur.

Yalan söylemeyi kendine huy edinmiş insanlar gördüm ben ve şimdi anlıyorum ki bu bir hastalık, girdikleri her ortamda atıp tutan ama gerçekte kim olduklarını bile bilmez insanlar…

Düşünüyorum da aynaya bakınca kimi görüyor bu insanlar, başkalarını kandırdıklarını düşünürken aynada kimi gördüklerinin bile farkında değiller…

Ağızlarında hep aynı lafları geveleyip dururlar ben yapmam, ben etmem, konuşurken gözlerini kaçırır ve çoğu zaman da söyledikleri yalanları unutup toparlamaya çalışırlar, yalanları başka yalanları doğurur bir şey ima etseniz zeytinyağı gibi üste çıkmak için trip yaparlar yersen…

Her ortamda farklı yalan farklı kişilik sanırsın kanatsız melekler…

Her şeyi planlarlar asla yalan söyledikleri kişilerle sizi karşı karşıya getirmezler…

Çünkü herkese farklı bir şey söylemişlerdir,  bir bedende on kişilik barındırırlar…

Ve sadece başkalarını kandırırlar…

Türkçede ne çok akrabası var bu kelimenin; hileci, yapmacık, taklitçi,ikiyüzlü(az kalırJ), sahtekar, üçkağıtçı, ahlaksız, dolandırıcı, hain, sadakatsiz, şarlatan, riyakar, samimiyetsiz, çıkarcı, dalavereci, nazlı ve namussuz.

Ama en kötüsü ne biliyormusunuz?  “Patolojik yalanlar’’başkalarını hırpalamak için, çıkarları için yalan söyleyerek yaşadığı dünyayı kontrol altına almaya çalışan ama her söylediği yalan da daha da dibe batanlar…

Nietzsche’nin şu sözü ne kadar da doğru  “ En çok söylenen yalan, insanın kendi kendine söylediği yalandır ‘’…

Nietzsche bunun gerekçesini de çok gaddar biçimde veriyor.

Çünkü  “İkna, doğrunun yalandan daha tehlikeli bir düşmanıdır.’’

Doğruları yok saymak, yalanlarla ikna olmakdan geçiyorsa vay halinize…

Yalan türleri diye de  bir şey var birde yok beyaz yalanlar, yok gri yalanlar yok bu, yok şu sıralanıp gidiyor, yalan yalandır büyüğü, küçüğü, siyahı, beyazı olmaz arkadaş…

Kötülük ülkesinin sınırlarında, aldatma, başkalarına zarar verme ve kandırmanın hudutlarında etrafımız yalancılarla doluymuş da haberimiz yokmuş…

Başkalarını kandırabilirisiniz , ama ya kendinizi…