Ermeni hasta şifayı Eskişehir'de buldu Ermeni hasta şifayı Eskişehir'de buldu

 Uzman Diyetisyen Burcu Gül

Sağlıklı ve optimal bir beslenme, sağlıklı bir hayat idamesi ve kronik hastalıklardan korunmak adına önemlidir. Global ölçüde birçok insan, vücut ağırlığını azaltmak ve kronik hastalık insidansını minimum seviyeye indirmek için zayıflamanın yollarını aramaktadır. Bu doğrultuda günümüzde internet üzerinden beslenme ve zayıflama konusunda bilgi arayışında bulunmak oldukça yaygın bir durum haline gelmiştir. Popüler diyetler de insanlar tarafından sıklıkla araştırılan ve merak konusu olan bir konu başlığıdır.

Çevresel bazda maruz kaldığımız birçok kimyasal maddeye karşı detoksifikasyon adını verdiğimiz diyetler ön plana çıkmıştır. Detoksifikasyon metabolizması; vücudun kimyasal maddeleri ve bunların metabolitlerini; idrar, dışkı, sebum ve ter yoluyla dışarıya attığı süreçlere verilen genel addır. Detoks diyetleri; vücut ağırlığını azaltma üzerindeki etkisini, enerji alımının düşük olmasıyla sağlamaktadır.

Genel kapsamda yaygın olarak bilinen detoksifikasyon diyetleri aşağıdaki gibidir:

ü  Limonlu Detoks Diyeti

ü  Karaciğer Temizleme Diyeti

ü  Dr. Öz’ün 48 Saatlik Hafta Sonu Diyeti

ü  Fat Flush Diyeti

Glutensiz diyet, ketojenik diyet, aralıklı açlık diyeti ve Akdeniz diyeti popüler diyet akımlarına örnektir. Glutensiz diyet, bilhassa çölyak hastaları için mevcut olan ve hastalığa bağlı bazı semptomların giderilmesini sağlayan tek tedavi seçeneğidir. Gluten adı verilen protein, günümüze kadar pek çok hastalıkla ilişkilendirilmiş ve bunlardan en bilineni çölyak hastalığı olmuştur. Bu diyet akımı; en genel açıklamasıyla glutenin bulunduğu tüm gıdaların elimine edilmesine, tüm buğday ve buğday ürünü içeren gıdalardan uzak durulmasına dayanmaktadır. Yalnızca çölyak hastaları için değil, dünya çapında birçok insan tarafından vücut ağırlığının azaltılması amacıyla da tercih edilen popüler bir diyet haline gelmiştir.

Ketojenik diyet; yeterli miktarda protein, düşük düzeyde karbonhidrat ve yüksek miktarda yağ içeren bir diyet modelidir. İlk kez epilepsi hastalığının tedavisinde kullanılan bu diyette, sınırlı karbonhidrat bulunmasından ötürü beyin enerji kaynağı olarak yağları kullanmakta ve onlardan keton cisimciklerini oluşturmaktadır. Klasik ketojenik diyet, 4:1’lik bir makro besin oranından oluşmaktadır. Bireyin yaşı, cinsiyeti, hastalık durumu ya da ketozis durumuna bağlı olarak daha düşük oranlar da tercih edilebilmektedir.

Aralıklı açlık diyeti; belirli bir süre zarfında yiyecek ve içeceklerden kaçınma durumu olarak tanımlanmaktadır. Alternatif gün orucu, modifiye oruç diyetleri, ramazan orucu gibi farklı türleri bulunmaktadır. Bu diyet akımının hem sağlık üzerine etkileri hem de vücut ağırlığının azaltılması üzerine etkileri bilimsel çalışmalara konu olmaktadır.

Akdeniz diyet modeli; yüksek miktarda sebze, meyve, tam tahıl, baklagiller, yağlı tohum ve zeytinden oluşan, balık ve deniz ürünleri tüketimine dayalı, kırmızı et ve diğer et ürünlerinin daha kısıtlı tüketildiği, başta kırmızı şarap olmak üzere ılımlı ölçüde alkol tüketimine dayanan bir diyet modelidir. Bu diyet modeli, daha sağlıklı ve uzun bir yaşamla ilişkilendirilmektedir. Yapılan çalışmalar doğrultusunda; Akdeniz diyeti ile beslenmek, Tip II diyabet, obezite, metabolik sendrom, kardiyovasküler hastalıklar, nörodejeneratif hastalıklar ve kanser riskinin azalmasıyla korele bulunmuştur.