EBTO Başkanı Dr. Akif Aladağ, Şehir Hastanelerini, performans sistemini değerlendirdi ve doktorlara yönelik şiddeti eleştirdi

Eskişehir_Bilecik Tabib Odası Başkanı Dr. Akif Aladağ ile Şehir Hastanelerini, sağlıkta performans sistemini, hekimlere yönelik şiddeti ve sağlık alanındaki diğer

sorunları konuştuk..

öyleşi: Erdoğan Ekiner

 Sağlık sisteminde 2003’de yapılan dönüşüm? Kısaca öncesini ve sonrasını değerlendirir misiniz?

Dr. AKİF ALADAĞ: Sağlık hizmetlerinde bazı sorunlar vardı. Hastenede sıra bekleme, kuyruk, muayenehane gibi durumlar, sistemde aksayan bazı durumlar söz konusuydu. Hasta ameliyat olacaksa, muayenehaneye gitmek zorunda hissedidiyordu kendisini. Ama bu sorunların sorumlusu hekimler değil, sağlık sisteminin kendisiydi. Bu sorunlar gerekçe gösterilerek ‘sağlıkta dönüşüm’ adı altında sağlık alanındaki özelleştirmeye zemin hazırlandı ve bu başlatıldı. Biz Türk Tabibler Birliği olarak, sağlığın; ücretsiz, kolay ulaşılabilen ve herkese eşit ölçüde verilmesi savunduk. Sağlık hizmetlerinin kamu tarafından verilmesinden yana olduk. Sağlıkta dönüşüm olarak nitelenen süreç öncesinde üç aşamalı bir sağlık sistemi vardı.

--Üç aşamalı sağlık sistemi nasıl işliyordu?

Dr. AKİF ALADAĞ: 1960 sonrası sosyalleşme çalışmaları doğrultusunda geliştirilen bir sistemdi. Birinci basamakta ‘bölgesel tabanlı sağlık hizmeti’ alıyordu insanlar. Bu aynı zamanda ‘koruyucu sağlık hizmetini’ içeriyordu. O bölgedeki vatandaşlara, çocuklara yönelik olarak aşı, gebe takibi, insanların hastalıklardan korumayı amaçlayan koruyucu hekimlik hizmetleri, bedenen ve ruhsal olarak iyi olma halini gözeten bir sağlık hizmeti amaçlanmış ve uygulanmıştı. Hastalıklari önlemeyi amaçlayan bir çalışma. İkinci aşama yı hastaneler ve tedavi hizmetleri oluşturuyordu. Üçüncü aşama ise biraz daha uzmanlık gerektiren sağlık sorunları için ‘üniversite hastaneleri’ydi. Ama bu sistem 1980’de kesintiye uğradı. Bu dönemde ve sonrasında koyucu sağlık hizmetleri geri plana itilerek tedaviye yönelik sağlık ön plana getirildi. Sağlık ocaklarının hizmetleri geriledi. Hekim, malzeme ihmal edildi ve koruyucu hekimlik, hastalık öncesi önlemler azaltıldı. Gelişen zaman içinde ise özel sağlık hizmetleri teşvik edildi.

SAĞLIKTA PERFORMANS SİSTEMİ VE ÖZEL KURULUŞLAR

--Sağlıkta asıl dönüşümün 2003’de başladığını söylediniz. Olumlu ya da olumsuz neler değişti?

Dr. AKİF ALADAĞ: 2003’de özel sağlık kuruluşları SGK ile anlaşmalar yapmaya başladılar. Bu da özel sağlık hizmetlerinin devlet tarafından filans edilmesi anlamına geliyor.. Yine bu dönemde muayene ücreti, ilaç farkı, özel kuruluşların muayene ve tedavi için fark alması gibi uygulamalar başladı. Sağlık ocaklarının da kendi giderlerini kendilerinin karşılaması amaçlandı. Eczanelere ödenen muayene parası da ilaç giderlerinin bir bölümünün karşılanması amacına yönelikti. İkinci basamak sağlık hizmetleri için ‘performans sistemi’ getirildi. Yani hekim ne kadar çok hasta ile ilgilenirse, ücreti o kadar çok artıyor. Ne kadar çok hasta muayene eder, ne kadar çok ameliyat yaparsa, bu dokturun ücretine yansıyor.. Hastalık öncesi koruyucu hekimliğin ihmali, tedaviye yönelik eğilimin artması sağlık harcamalarını da arttırdı. Oysa sağlık cihazlarını, ilaçları biz üretmiyoruz, dışardan geliyor.. 1 yılda 600 milyon poliklinik, 120 milyon acil servis başvurusu... Bu hastalara ayrılan zamanı, daha ayrıntılı muayene ve tedavi süresini azaltıyor.. Ayrıca performans sistemi daha çok hasta, daha çok ücret anlayışı körüklediği için yeterli ve ayrıntılı muayene eğilimi azaltıyor. Çok hasta bakıp çok para kazanma eğilimi yani.. Bu üniversite hastanelerinde bile yöntem değişikliğine neden oldu. Bunun yanı sıra çok sayıda ‘Tıp fakültesi’nin açılması, öğretim üyesi yetersizliği nedeniyle tıp eğitiminde kaliteyi düşürdüğünü düşünüyoruz. Belki sağlık hizmetlerine daha kolay ulaşılıyor ama insanlara yeterince ve ayrıntılı sağlık hizmeti veriliyor mu? Biz bu kanıda değiliz. İnsanların daha kolay sağlık hizmetleri alabilmesi söylemi üzerinden ‘kışkırtılmış bir sağlık hizmeti talebi’ ortaya çıktı. Bu da yeterli muayene ve tedavi süresini, olanaklarını azaltıyor..

ŞEHİR HASTANELERİ VE SAĞLIKTA ÖZELLEŞTİRME..”

--Şehir Hastaneleri konusunda Türk Tabibler Birliği’nin, sizlerin değerlendirmesi?..

Dr. AKİF ALADAĞ: Yap, işlet, devret modeli ve üstlenicinin alacağı, aldığı krediye devlet güvencesi ve yüzde 70 oranı ile verilen bazı garantilerle Şehir Hastaneleri, sağlıkta özelleştirmenin son halkasıdır.. Şehir Hastaneleri filans, inşaat ve tıbbi teknoloji firmalarının ortaklaşa gerçekleştirdikleri bir proje. Araziyi devlet veriyor, alınacak krediye de kefil oluyor. 25 yıl kira ödendikten sonra devlete geri verilmesini de anlamak mümkün değil. Birçok sosyal alan, tıbbı merkez dışardan taşeron şirketlerin olacak tasarlanabiliyor. Belirli bir garanti ile buraya ödenecek para bütçeden, SGK tarafından firmaya ya da firmalara ödeniyor. Yüzde 70 doluluk garatisinden söz ediliyor. Ayrıca Şehir Hasteneleri uzak. Başka şehirlerde daha da uzak. Hastalar için ulaşım sorun oluyor. Uzak olması nedeniyle insanlarımız, özel hastaneleri tehcih edip bu kuruluşlara daha fazla para ödemek zorunda kalabiliyorlar. Ayrıca büyük ve yüksek tavanlı hastaneler, sağlık hizmetleri için ideal değildir. Bu aydınlatma, ısıtma, soğutma gibi pek çok gideri arttırır. Tıbbı cihaz, ilaç gibi konulardaki dışa bağımlılığı da eklersek, bütçeden, halktan alınan vergilerden sağlığa ayrılan para çok fazla artmış oluyor..

SAĞLIKTA ŞİDDET ÖNLENMELİ..”

--Sağlıkta şiddet konusuna gelirsek.. Hekimler bu durumdan çok rahatsız. Neler söylemek isterseniz?

Dr. AKİF ALADAĞ: Sağlıkta şiddetin geldiği boyuttan kaygılıyız. Hemen her gün bir meslaktaşımız uğradığı saldırı sonucu yaşamını yitiriyor. Oysa sağlıkta yaşanan sorunlar, aktardığımız gibi, hekimlerden değil, sistemden kaynaklanıyor.. Bir TTB olarak performans sistemine taraftar değildik. Koruyucu sağlık hizmetlerinden yanayız. Aşamalı sağlık sistemini insan sağlığı açısından daha olumlu buluyor ve nitelikli sağlık hizmetine öncelik verdiğini savunuyoruz. Ayrıca hekimleri küçük düşürülmeye yönelik çabaların da yaşanan şiddet olaylarının artmasına neden olduğu kanısındayız. Hasta memnuniyetsizliği sistemin getirdiği bir durum. Hekim çok sayıda hasta ile ilgilenmek zorunda kalınca, yeterli zaman ayırmakta güçlük çekiyor. ‘En az şu kadar hastaya bakacaksınız’ gibi bir eğilim hastalara ayrılması gereken zamanı daraltıyor. Bunun sonucunda da yetersiz tedavinin ya da hastanın kaybının bedelini bazı hekimler ödüyor. Sağlıkta şiddetin bir nedeni de fakirleşme, asosyalleşme gibi olgular. Bunun yanı sıra televizyonlarda şiddeti, kabadayılığı bir anlamda özendiren filmler de sağlıkta şiddet olaylarını körüklüyor. Hekimler görev başında şiddete uğruyorlar. Yeterli düzeyde önleyici önlem alınmalıdır. Hekimlere yönelik şiddet olaylarında 2-4 yıl arasında ceza düzenlemesi yapılmalıdır. Türk Tabibler Birliğini’nin önerisi bu yönde ve bu öneri hasıraltı edilmek isteniyor. Sağlıkta şiddetinin olumsuzluklarını ortaya koyan yayınlar yapılmalıdır.