Sildim seni dün… Hiç yokmuşsun , hiç girmemişsin hayatıma gibi. Kendimi durdurmanın tek yolunu seçtim tüm bağımlılar gibi. Yok saydım seni, yok saydım beni.
Aşk büyülü bir masal gibi geldi hayatıma, kanat çırpan küçük melekler gibi gitti. Sensizde severim ben seni… Unuttuğum, yok saydığım her şey yüreğimin taa içine kadar girdi. Sen umutsuzluklar perisi çıktın hayatımdan…
Denizlerde yıkanan aşk masalı, yangınlardan geçen sevdam. Yüzyıllara meydan okuyan, yenildik hayata… İmkânsızlıklara.
Özgür bırakıyorum seni, avuçlarımdan kay artık yeni yaşamlara, yeni aşklara uç git. Aslında kuş gibi özgür olan bendim sense kayalar gibi durağan. Şimdi ben bıraktığın yerde bıraktığın gibi kalacağım kaya misali. Sen uç yeni ufuklara, benim uçacak mecalim kalmadı. Kanatlarım kırık yüreğim yaralı, yenilmişliğin verdiği utançla kalbim kanadı.
Asırlar oldu sanki sesini duymayalı, seni görmeyeli. Yüzyıllar yordu yüreğimi. Bundan sonra özgür olmak için kanatmalıyım bedenimi. Oluk oluk akmalı kanım. Vücudum soğumalı buz kesmeli. Sonra yeniden yeniden doğmalıyım bir damla kandan; sen akıp gitmiş olmalısın tüm damarlarımdan. Komaya girmeliyim her şeyi unutturan. Yüzyıllık sevdada yüzyıl uyuyup unutmalıyım seni. Ben ve sen kalmamalı kâinatta.
Şarkılarda kalacak sevdam, kuşları ve kayaları anlatan her şarkıda yaşayacak sevdiğim adam. Yazık olacak şarkıları vuracağım tek tek, sana dair ne varsa çıkaracağım hayatımdan. Bulacak mısın beni bir daha? Tüm hayatlarda yaşattığın ve kanattığın bu aslında. Bulmak ve kaybetmek. Bulmak ve yok olmak, sonsuzlukta bana biçilen.
Son bir gece isterdim tanrıdan… Gözlerinde kilitlendiğim, bedeninde ısındığım imkânsız bir gece. Ne zaman yumsam gözlerimi; zaman, mekân mesafe tanımadan gözlerin gözlerimde. Benim olan ve nereye gidersen git benim kalan. Kâinata direnen, aşkı bileyen bir çift göz. Gözlerin bana beni hatırlatan, gözlerin bana aşkı anlatan.
Hoşçakal sevdiğim adam. Temmuz 2008
NURAY HAROZ BOLAK