Merhaba sevgili dostlar,
İlahiyat Fakültesinde İslam Ahlak Felsefesi dersinde ders hocamız Sayın Yard. Doç .Dr. Hasan ÖZALP hocam şunları söylemişti.  ”Arkadaşlar Ahlak bizde öğretilmiyor, dikte ediliyor. Ahlak öğretilmiyor dikte ediliyor bu sebeplede yaşanmıyor taklit ediliyor” bu söz inanın o kadar çok dikkatimi çekti ki oturdum düşünmeye başladım ve sonra şöyle biraz çevreme baktım sağımda, solumda bulunanlara sormaya başladım ve bir nebze aslında aradığım cevabı bulmuş oldum.
                Günümüzde o kadar ahlaki problemler yaşıyoruz ki ve hiç birimiz bunun sebebi nedendir diye düşünmeden hep birbirimizi suçluyoruz. Acaba hiç kendimize sorduk mu bunun sebebi nedir? Neden böyle oldu? Gelin isterseniz biraz Ahlakın tanım yönünden bahsedelim.
Ahlak; insanın (bireysel) fıtratındaki/doğasındaki, kötülük (rezilet/erdemsizlik, fücur) yönünün arındırılması (denetim altına alınması ve gerektiğinde/aşırılaştığında tedavisi) ve iyilik (fazilet/erdem, takva) yönünün geliştirilmesi (kemale erdirilmesi/bilgeleştirilmesi); ve böylece insanlar arası (toplumsal) ilişkilerin barışçıl (daha az kötü/ zararlı, daha çok iyi/yararlı) bir biçimde sürdürülmesi için; ilahi inayet ve insani deneyimlere dayalı olarak değerini önemini faydasını kabul ettiği; (erdemli düşünsel ve duygusal huylar/haller, (faydalı) davranışsal ve eylemsel etkinlikler, ve bunların gerçekleşmesine yönelik değerler (değerleri belirten normlar/ilkeler/kurallar ve öğütler)dir.[1]
Toplumumuzda genellikle ataerkil bir yapı olduğundan ve öğrenmenin de çekirdek ailede başladığını da göz önüne alarak bizim yaşantımızdaki çoğu şeyi ailemizden öğrendiğimiz malumunuzdur. Aslında toplumumuzu bırakın dünyamızda hayat hep böyledir önce gelen sonrasına öğretir ve bu hep böyle devam eder gider. Şu soru aklınıza gelebilir belki? Hz. Âdemin yaratılmasından bu güne kadar her şey aynımı? Elbette aynı değil bizim kast ettiğimiz manevi değerlerdir bu yazımıda onlara yer vermeye çalışıyoruz.
Konunun başında sizlere naklettiğim ” Ahlak bizde öğretilmiyor, dikte ediliyor.Ahlak öğretilmiyor dikte ediliyor bu sebeplede yaşanmıyor taklit ediliyor”[2] çok gerçek bir sözdür. Bundan sonra ki kısmı okurken lütfen kendi hayatınızıda göz önüne alarak ve kafanızda canlandırarak devam ediniz.
Çocuktunuz ve hayatı yeni yeni tanımaya başladınız. Bir bahar mevsimiydi mahallenizde bulunan komşunuzun bahçesinde yeni olmuş erikler nefsinizi okşuyor sizde dayanamayarak komşu teyze görmeden erikleri koparmanın peşine düşüyorsunuz. ve gidip erikleri koparırken sadece erik almak yerine dalıyla birlikte koparıp kaçmaya başladınız komşu teyze camdan sizi görünce dışarı çıktı sizi yakaladı kulağınızdan tutarak annenize götürdü. Eve girdiniz annenizden bir ton dayak yediniz yetmezmiş gibi üstüne üstelik akşam babanız eve gelince bir de ondan nasibinizi aldınız.
Şimdi buradaki olay çocuğun ahlaksızlığımı? Yoksa komşu teyzenin ahlaksızlığımı? Yoksa çocuğu döven anne ve babanın ahlaksızlığımı? Bunlara cevap vermeye çalışalım.
Fikrime katılmayabilirsiniz bana göre burada suç anne babanın ve çocuğu kulağından tutan komşu teyzenindir.
İşte gördünüz çocuğu kulağından tutan komşu teyze çocuğa erik çalmanın kötü bir şey olduğunu öğretmek için kulağını çekerek nasılda dikte etti(Onu zorladı) yani ona kötülük yaparak öğretmeye çalıştı. Gelelim anne ve babaya, suç anne ve babanın dediğimizde şunu kast ettik; acaba siz çocuğunuzla bir gün baş başa oturup yavrum, kuzum bak bahar geldi, çiçekler açtı, rabbimiz bize nimetlerinden bahşetti, bize düşen bu nimetleri koruyup kollamak onları israfa kaçmadan tüketmek ve rabbimize şükretmektir. Yavrum çiçek dalında güzel, ağaç ise dallarıyla bir bütündür. Onun dalını kırmanın bir insanın kolunu kırmaktan hiçbir farkı yoktur. Oğlum/kızım başkasının malını ondan izinsiz olarak almak hırsızlıktır bu ise Allah katında bir suçtur. Kul hakkıdır.
Bunu böyle diyerek nasihatte bulunup acaba hangimiz bir Mevlana hangimiz bir lokman hekim olabildik. Şimdi sizlere diyorum ki çocuğun suçu ne?
                Daha önce televizyon ekranlarında da sizlerle paylaştığım ve burada da konuya uygun gördüğüm bir olayı yazıya dökmek istiyorum.
                “Bir gün bir adam yeni bir (sıfır) araba alır evine gider ve evinin önüne gelince park eder dinlenmek üzere evine geçer. Bu adamın küçük çocuğu dışarda oyun oynamaktadır. Çocuk babasının yeni almış olduğu arabayı görünce arabaya binmek ister ama kapılar kilitlidir. Elindeki taşla kapıya vurmaya başlar. Pencereden bakan baba bunu fark ederek hemen dışarı koşar ki! bir de ne görsün sıfır almış olduğu arabanın kaportası mahvolmuştur. Oda o kızgınlıkla çocuğun elindeki taşı alır ve çocuğun eline vurmaya başlar.” Sen nasıl arabaya vurursun, nasıl mahvedersin arabayı “ hırsını alamayan baba vurur da vurur. Çocuğun elleri kanamaya başlar. Olay yerine gelen annesi babasının elinden çocuğu alır hemen hastahaneye gider. Doktor çocuğu muayeneye alır ama artık çok geçtir çocuğun 3 parmağı kangren olmuş ve doktor kesilmesi gerektiğini söylemiştir ve ameliyata alınan çocuğun 3 parmağı kesilmiştir. Çocuk ameliyattan çıkmış, odasına alınmış ve yavaş yavaş uyanmaya başlamıştır. Uyanınca ilk sözü babacığım arabanı bu şekilde yaptığım için çok üzgünüm ne olur beni affettir. Sonra sağ elinin üç parmağının yok olduğunu fark eder ve babasına şu hazin soruyu sorar baba büyüyünce parmaklarım yeniden çıkar değilmi?
                Değerli dostlar, sevgili kardeşlerim,
O parmaklar maalesef büyünce yeniden çıkmıyor, giden hiç geri dönmüyor. Gördünüz mü? Erik çalan çocukla, arabaya vuran çocuk arasındaki kader benzerliğini. Bu gibi vahim durumları yaşamamak için bende hocam gibi diyorum ki “ Ahlakı dikte etmeyin zorlayarak değil örnek olarak, döverek değil sevdirerek öğretin. Öğretin ki oda sizden öğrendiğini gelecek nesillere aktarsın. Yoksa malın olmuş, mülkün olmuş neye yarar. Önemli olan geride ahlaklı bir nesil bırakmak değilmidir.
Değerli Okuyucular,
Bu yazımızda yaptığımız aslında profesyonel bir çalışma değil sadece bu kardeşinizin içinden gelen duygularla acaba ne kadar faydalı olabilirim ümidi idi. Tabi ki ahlakı bunlarla sınırlandırmak doğru bir davranış değil sadece yaptığımız bir bölümünü sizlerle paylaşmaktı.
Allaha Emanet olunuz