Son bir haftadır “Milli Mücadele’de Atatürk ve Basın (1919-1921) ” adlı eseri okuyorum.
Cumhuriyet Bayramı haftasına denk gelen bu eser, Atatürk Araştırmalar Merkezi tarafından çıkmış ve Yücel Özkaya tarafından kaleme alınmış.
Türk Milleti yurdun dört bir yanında Cumhuriyet Bayramını bir çok etkinlik ve heyecanla kutlarken ülkemizin banisi Mustafa Kemal’in 1923 yılına kadar basın sahasında ne güçlüklerle karşılaştığını merak eden okuyucular için bu eseri okumalarını tavsiye ediyorum.
Ulusal Bağımsızlık Savaşı sırasında Türk kamuoyunun oluşmasında ve bir birlik oluşturulmasında basının önemli rolü olduğunu bilen Atatürk,basın konusunda çok hassas davrandığı görülmektedir.
Türk Milletini yanlış yollara sürükleyecek,milli birliği tehlikeye düşürecek iç ve dış yayınlara karşı milleti uyarmak,bağımsızlık savaşını başarıya götürecek karar ve hareketleri, alınan kararları günü gününe halka ulaştıracak basındı elbette.
“İrade-i Milliye” ve “Hakimiyet-i Milliye” bu amaçlar doğrultusunda çıkartılmış ve başarılı olmuş gazetelerdir.
Ulusal Bağımsızlık savaşının kazanılmasında iki gazetenin ve Anadolu basının çok büyük rol oynadığını anlamaktayız.
İşgal altındaki Anadolu topraklarında çıkan gazetelerden birçoğunun milli mücadeleye sansur uyguladığını gören Mustafa Kemal, Sivas Kongresinin yapıldığı günlerde ilk gazeteyi Sivas’ta “İrade-i Milliye” daha sonra Ankara’da “Hakimiyet-i Milliye” isimlerini bizzat kendisi vererek çıkmalarına ön ayak olmuştur.
Bu iki gazetede Ulusal Bağımsızlık Savaşının sözcüsü durumundaydılar. Kuvay-ı Milliye’nin ne için kurulduğunu, ne yapmak istediğini gazeteler sayesinde halka anlatılmıştır.
Gazetelerde Atatürk, Bağımsızlık mücadelesini anlatan yazılar kaleme alarak Anadolu insanının ayıkmasına, Milli Mücadelenin başarılı olmasına sebep olmuştur.
İstanbul basını, Anadolu basını gibi bağımsız olamadığı için Milli Mücadele için yapılan çalışmalara hep sansür uygulamıştır.
İstanbul’daki durumdan rahatsızlık duyan vatansever bazı yazarlardan Ahmet Emin Yalman,Halide Edip Adıvar,Ruşen Eşref ve Yunus Nadi istanbul’u terkederek Ankara’ya gelmişlerdir.
Bu yazarların gayretleri ile daha sonra Ankara’da “Anadolu Ajansı” kurulmuş ajans sayesinde kamoyu bilinçlenmiştir.
Zararlı yayınların halkın yanıltmasını kaçınılmaz bir gerçek olarak gören Mustafa Kemal, bu yayınların Anadoluda dağılmaması için büyük çaba harcadığınıda kitaptan öğrenmekteyiz.
Anlatılacak çok şey var.Şimdi haklı olarak aklınıza neden Cumhuriyet Bayramı ekseninde böyle bir giriş yaptınız? Diye haklı bir soruyu sorduğunuzu duyar gibiyim.
Anlatayım.Milli duygularımızın yoğun yaşandığı haftada, televizyonlardan ve gazetelerden gördüğümüz Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri düzleminde yaşadığım kadim kent Eskişehir’den size iki örnek vererek maksadımı aktarmak istiyorum.
Birincisi; 2015 yılında Eskişehir’in Mahmudiye ilçesinde sabah erken saatlerinde okuluna giden 6-7 yaşlarında bir çocuğun Türk Bayrağının defalarca öpmesini hatırlayınız. Bu müthiş haberi basın yayın olmasa nereden bilecektik. Minik öğrencimizin hareketi hepimizi duygulandırdı. Göz pınarlarımızı yeşertti.Ata’mızın Cumhuriyeti emanet ettiği türk gençliği yetişiyor. Diye mutlu olduk.
İkincisi; Eskişehir’de 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla billboardlara, Atatürk resminin bulunduğu afişler asıldı. Kentte yağan yağmur sonrasında bir billboardda bulunan Atatürk resminin ıslandığını ve kirlendiğini gören yaşlı kadın yanında bulunan bir bezle silmeye başladı. Yaşlı kadının bu davranışını gören bir vatandaş ise aracından göz yaşartan bu hareketi cep telefonu kamerası ile çekti. Ardından vatandaş yaşlı kadının yapmış olduğu bu güzel davranışı sosyal medya üzerinden paylaştı.
Belki bunun gibi daha bir çok kıymetli güzellikler yaşanıyor Anadolumuzda.Ancak gözlerimizi yaşartıp “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözünü gönül dünyamızda yerli yerine oturtan bu anlamlı davranışları basın yoluyla görüyoruz.
İşte yazımın girişinde belirttiğim gibi ülkemizi çok zor ve vahim şartlarda bizlere armağan eden Mustafa Kemal Atatürk, basının bu denli önemli bir araç olduğunu,milli birliğimizi ve beraberliğimizi sağlamada büyük rol oynadığını bildiği için Anadoluda basın faaliyetlerinin kurulup gelişmesine öncülük etmiştir.
Cumhuriyet Bayramında, basın yoluyla gördüğümüz ve bizzat katıldığımız programlar neticesinde el ele omuz omuza horonlar oynandı.Halaylar çekildi.Şarkılar türküler söylendi. Demem o ki milli birliğimiz ve beraberliğimiz güçlendi.
Aynı Çanakkalede, Dumlupınarda,Sakaryada ve yakın zamanda 15 Temmuz destanında olduğu gibi...