Günler ağır.
Günler ölüm haberleriyle geliyor,
En güzel dünyaları yaktık ellerimizle.
Nazım Hikmet
31 Aralık 2019 tarihinde sebebi tespit edilemeyen bir zatürre vakasının Dünya Sağlık Örgütü’ne(WHO) bildirilmesiyle, gezegenimizin gündemine oturdu. İngiltere’nin Guardian gazetesinin saygın tıp dergisi olan Lancet’te yayınlanan bir makalede hastaların önemli kısmının, Çin’in Wuhan şehrindeki, deniz ürünleri ve yabani hayvanların canlı olarak satıldığı pazar ile temas hikâyelerinin olduğu ifade edildi. Çinli bilim insanlarının iddialarına göre; yarasa ya da pangolin denilen yasa dışı olarak, eti için ticareti yapılan hayvan, çıkış noktasıydı.
Bugünkü yolculuğumuz; 7’den 77’ye(Barış Manço’nun ruhu şad olsun)hepinizin anladığı üzere Coronavirüs.
İki gün önce; eşim ve oğlumla birlikte; Scott Z. Burns’ün yazıp, Steven Soderberg’in yönettiği ve 2011 yılında gösterime giren, dünyaca ünlü “Salgın” filmini izledik. Tabii ki evde. Gerilim kategorisine giren filmde, ölümcül bir virüsün nasıl hızla yayıldığı gözler önüne seriliyor, aynen içinde yaşadığımız günlerdeki gibi… İzlemeyenlere öneririm. Ancak; benim gibi rüyanıza girmesinL
Amerikalılar film işinde dünyada ön sıralarda ve özellikle geleceğe yönelik senaryolarda oldukça başarılılar… Size bir örnek daha! Dan Brown’un dünyanın bir çok ülkesinde en çok satanlar arasına giren kitabından uyarlanan, 2016 yapımı “Cehennem” filminde, dünya nüfusunun büyük kısmını yok edecek virüsü yaymak isteyen bilim insanı, İstanbul Yerebatan Sarnıcı’nda virüsü suya karıştırmaya çalışırken, son anda durduruluyordu.
Ne ilginçtir ki, yakın zamanda Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump; “küreselleşme bitti” çıkışı yapıp, “görünmeyen ve sinsi bir düşmana karşı savaşıyoruz” deyip, bizim buralardan anlaşılması zaman alan tartışmanın taraflarını net olarak çiziyordu belki de! Dünyada veri trafiğini yöneten ülkeler, gelecekte para trafiğini de yönetmeye devam edecek. İşte; ABD ve Çin arasındaki rekabet de hız kesmeden devam ederken, egemen ulus devletler mi kazanacak, yoksa küresel elitler mi? Gibi senaryolar buzdağının altında gerçekleştirilirken, dünyamız bir anda, sonu görünmeyen bir tünele girdi adeta! Olağan dışı günlerden geçiyoruz…
Coronavirüs’ün ilk görüldüğü yer Çin iken, zaman içinde Avrupa’ya sıçradı, yakın zamanda ise Kuzey Amerika merkez üssü haline gelirken, dünyada toplam 132 ülkede yayılmasını sürdürmekte! 1 Nisan itibariyle; Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamasına göre: 11 Marttan bugüne kadar geçen sürede(20 gün): 277 can kaybımız, 15 bin 679 vaka sayımız var. Kayıplarımız şu anda 39 ilde. 42 ilimizde ölüm vakası henüz görülmemiş. Can kayıplarımızın olduğu şehirlerimiz; İstanbul 117, İzmir 18, Kocaeli 8, Ankara 7, Konya 7, Trabzon 5 şeklinde devam ediyor…
Tünelin içinde, yavaş yavaş bilinmeyene yolculuk ediyoruz insanlık olarak! Keşke, şehirlerarasındaki yolculuk yazılarımdaki gibi keyifli cümleler kurabilseydim, yurdumun güzel insanlarından hoş sohbetlerimi aktarabilseydim şu anda… Düşünceliyim sizler gibi… Her gün; Türkiye’nin dört bir yanında ezandan sonra, “mecbur kalmadıkça dışarıya çıkmayın” çağrıları yapılsa da, her dakika sağlık yetkilileri basın yayın organlarında aynı mesajı nedenleri ile gözler önüne serselerde, sürekli dünyadan ve ülkemizden Corona manzaralarını dinlerken ve izlerken, halen hiçbir tedbir almadan “bana bulaşmaz” diyenler varsa, bunlar neyin kafasında anlamış değilim! Temas, mesafe ve izolasyon. 3 önemli kavram! Temastan kaçın, araya mesafe koy, kendini izole et!
M. Serdar Kuzuoğlu’nun; “Yeni Dünya Yeni Tüketici, Yeni Şirket” seminerini canlı olarak izlerken, verdiği mesajları hatırlıyorum ve içinde bulunduğumuz durumla bağlantı kuruyorum. Küresel salgın küresel değişim yaratacak evrende! Corona öncesi ve corona sonrası. Eğitim, sağlık, iş tanımları, çalışma saatleri, kişisel ve ekonomik ilişkiler, kapitalist sistem, alış-veriş sistemi, hijyen, farkındalık, insanlık gibi… Corona sonrası ortaya çıkacak yenidünyaya, en kısa sürede adapte olanlar, yeni düzenin belirleyicisi olacak. Ülkeler, Ceo’lar, iş kolları, markalar…
Kör uçuşa devam ediyoruz. Bakalım fırtına dinince, dünyamız nasıl uyanacak?
Sağlıkla kalın…