AKP iktidarında medya ve gazetecilere yönelik baskılar diğer iktidarların dönemini aratmadı.
Bu sistemde böyle gider bu işler…
Partinin adı değişir, uygulama aynen devam eder.
Gazetecilere, aydınlara, sanatçılara, sendikacılara, muhaliflere yapılan saldırılar sürüp gider. En son gazeteciler Can Dündar ile Erdem Gül halkı bilgilendirmek amacıyla yaptığı bir haber ile tutuklandılar. Tepkiler çığ gibi büyüyor.
Her zaman iktidar yanlısı, sistem yanlısı gazeteler, medya ve gazeteciler olmuştur. Haksızlığa direnen, mücadele eden gazeteciler vardır.
Korkmazlar; ‘İnadına Gazetecilik’ yapmaya devam ederler.
Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin açıklaması dünden bugüne yapılan baskıları öylesine güzel anlatıyor ki;
“ ‘Halkın doğru haber alma hakkı’ çerçevesinde mesleklerinin gereği olarak eleştirel haberler yapan basın yayın kuruluşları çeşitli yollarla cezalandırılmaktadır. Gazete binalarının taşlanması, gazetecilerin sivil faşistlerce darp edilmesi, basın kuruluşlarına el konması, bu cezalandırma sisteminin uygulamalarıdır.
Karşı karşıya kaldığımız baskılar sadece basına yönelik değildir. Bu baskıla, düşünmeyen, konuşmayan ve hakkını savunamayan antidemokratik bir toplum yaratmak isteyenlerin politikalarıdır.”
Meslek ilkeleri, habercilik, demokrasi, insan hakları, eşitlik, barış, emeği savunanlar, yolsuzluğa, hırsızlığa, şiddete, faili meçhul cinayetlere, savaşa karşı çıkanlar yıllardır, baskı altında olmuş, işten çıkarılmış, cezaevlerine konulmuş ve öldürülmüş.
On yıllarca bu yapılmasına rağmen bu güzel insanlar ne yok oldular ne de öldüler.
“Hasan Fehmi Bey, Ahmet Samim, Zeki Bey / Şair Hüseyin Kami Alemdar, Krikor Zohrab, Hasan Tahsin, Hikmet Şevket, Sabahattin Ali, Adem Yavuz, Ali İhsan Özgür, Cengiz Polatkan, Abdi İpekçi, Ümit Kaftancıoğlu, Recai Ünal, Sami Başaran, Çetin Emeç, Turan Dursun, İzzet Kezer, Çetin Ababay, Yahya Orhan, Musa Anter, Namık Tarancı, Uğur Mumcu, Ferhat Tepe, Nazım Babaoğlu, Metin Göktepe, Ahmet Taner Kışlalı, Hrant Dink, Nuh Köklü..”
O güzel insanlar haksızlığın karşısında her direnişte, her mücadelede bizimle nefes alıyorlar.
Susanlar, göz yumanlar, haksızlığı karşısında alkışlayanlar oysa her gün ölüyorlar ve adı bile hatırlanmıyorlar.
Utanılacak bir geçmiş bırakıyorlar.
Çocuklarına ve torunlarına bırakacakları şu:
''Naziler Yahudiler için geldiğinde sesimi çıkarmadım
Çünkü Yahudi değildim
Sonra komünistler için geldiler, sesimi çıkarmadım
Çünkü komünist değildim
Sonra sendikacılar için geldiler, sesimi çıkarmadım
Çünkü sendikacı değildim
Sonra benim için geldiler
artık ses çıkaracak kimse kalmamıştı.''Martin NİEMÖLLER
Biz, inadına gazeteciliğe devam edeceğiz. Çünkü biz çocuklarımıza güzel gelecek bırakıyoruz.
Can Dündar’ın bir tümcesi ile yazımı sonlandırıyorum:
“ Elinizi, elimize uzatın.
Yeterince dürüstseniz, fazlasıyla aşık ve gerçekten seviyorsanız; Hazırsınız demektir: artık mutsuz olabilirsiniz.”