Yıllardır hayat pahalılığından, zamlardan yakınan vatandaşlara adeta hiçbir şey yokmuş gibi ‘ekonomi de uçtuğumuzu’ anlatan iktidar artık bazı gerçekleri kabul etmeye başladı. Yani, enflasyonun çok yüksekliğini, hayat pahalılığı, zamları gibi,….

20 yıldır bu ülkeyi yöneten ve her yasayı çıkarabilme yetkisi alanlar sanki bunlardan kendilerinin suçu olmadığı masalını anlatan iktidar,  şimdi diyor ki, “bunları düzelteceğiz, işçiyi, memuru, esnafı, çiftçiyi, emekliyi ezdirmeyeceğiz.”

Güler misin, ağlar mısın?

İktidar ilk yıllarında bu lafları söyleyebilir. Sen 20 yıldır bu ülkeyi yönetiyorsun, ekonominin başında sensin. Neden insanlar daha da yoksullaştı. Ülkenin uluslararası karnesi daha da zayıfladı. Bir avuç insan zenginleşirken, emekçi halk neden daha çok yoksullaştı.

İnanın şu an asgari ücrete ve emeklilere yapacağınız zam iki kat olsa bile bu hayat pahalılığı karşısında küçük kalacaktır.

     xx       xxx       xxx

Gerçekten de zam, tüketicilerin en büyük sorunlarından biridir. Ekmeğe zam, benzine zam, ona zam buna zam derken insanlar aldıkları maaşla ay sonunu nasıl getirebileceğini bilememekte, her şeyden kısa kısa; kısılıp kalmaktadır!

Zam üstüne üretilen tümcelere bakın; Damlaya damlaya koca bir göl, zamlaya zamlaya ekonomik kriz olur.

Emeğin ucuz, ekmeğin pahalı olduğu bir ülkede işçi haklarından bahsedilemez.

Döviz ve altın fiyatları öyle uçtu ki, şimdi 60 yaş üstü büyükler 20 yıl önce bir çeyrek altın fiyatı ile ev aldıkları anlatıyorlar. Masal gibi...

Türk Lirasının ekonomi de ne kadar değer kaybettiğini görüyoruz. Yani analar babalar böyle bir ortam yaşamadıklarını dile getiriyorlar. Tabi şunu da artık dillendiriyorlar;

"Artık bu anlayışla yola devam edilmez."

Yapılan zamlar, yağmur misali damlar, altın maltın kalmadı, gitti çeyrekler, tamlar.

Artık zamlar her gün gelmeye başlayınca pahalılıkla ilgili komik sözler de üretilmeye başlandı:

"İstediği kadar zam gelsin şekere, sensiz nasıl olsa tadı yok hayatımın.

Kerizlerin çok olduğu yerde krizler bol olur.

ZAMane çocuklarıyız biz. ZAManımız geçmemiş."

Elektrik, doğalgaz, benzin ve motorin.. Dört kalem mala gelen zamlar... Hiç kimsenin “Beni ilgilendirmez” diyecek durumda olmadığı zamlar... Bu zamlar her şeyi etkiliyor, pazardaki biberi, domatesi, marketteki ekmeği, peyniri, yağı...

Ne diyordu Can Yücel; “Ekmeğe zam, tuza zam; doruyu söyleyene dam.”

     Xxx          xxx           xxx

"Beraber yürüdük biz bu yollarda

Beraber ıslandık yağan yağmurda

Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda

Bana her şey seni hatırlatıyor"

bu şarkı adeta iktidarın şarkısı gibi olmuştu…

Şimdi artık “bu yollarda beraber yürüyenler” yavaş yavaş ayrılmaya başladı. Zam yağmurlara ve hayat pahalılığına karşı açtıkları şemsiyede kar etmiyor. Yani şimdi dinledikleri şarkı artık sadece 'zam'mı hatırlatıyor.

İnsanlar adeta gelen günü birlik  zamlardan nefes alamaz hale geliyorlar.

Nefes demişken; ensedeki yoksul emekçilerin nefesi…