Gazetelerde köşe yazısı yazma imkanı bulduğumdan beri yazmak  engelleyemediğim bir tutkuya dönüşmüştür. Yazarlık konusunda beylik laflar etmeye  haddim olmadığını biliyorum. Bizim ki iyi ve doğru olanı  yakalama yolunda mütevazi  çalışmalardır. “Mazhar-ı  feyz  olmaz düşmeyince hake nebat, mütevazi olanı rahmeti rahman büyütür” kelam-ı kibarı önümdeki ışıktır.

İyi ve güzel olanı yakalama yolundaki tutkum artık karşı konulmaz bir noktaya ulaşınca sevgili dostum Mustafa Yıldırım’a, Es Gazete’de yazma  isteğimi ilettim. Sağ olsun  beni kırmayarak istediğin gibi ve istediğin zaman yazı gönderebilirsin cevabını aldım. Allah izin verdiği müddetçe her geçen gün Eskişehir medyasında etkinliği artan Es Gazete’de sizlerle birlikte olacağım

PROVOKATÖRLERDEN HERKES RAHATSIZ

Taksim Gezi Parkı’nda ağaçların sökülmesine karşı başlayan eylemler 2. Haftası içersinde. Eskişehir’de eylemlere destek için eylemler yapılan şehirler arasında. Şahsen ağaç ve yeşil için eylem yapanlara söyleyeceğim  tek şey tebrik ederim  olacaktır. Ancak hem ülkemizde hem de şehrimiz de yapılan eylemlerin kaynağının çevre duyarlılığı olduğu söylense de gelinen nokta o  kaynaktan çok ama çok uzaklaşmıştır. Çevre duyarlılığı ile ilgili bir eylemin araçları binaları yakmakla ilgisi olabilir mi?

                Sosyal medya üzerinde de paylaştığım bu görüşlerime eylemci arkadaşlardan cevaplar alıyorum. Her ne kadar pek çok konuda anlaşamıyor olsak da anlaştığımız bir konu var. Onlarda eylemin verdiği şiddeti yükselten görüntüden ve var olduklarını söyledikleri provokatörlerden rahatsızlar. Ancak kim bu provokatörler denildiğinde herkesin susmayı tercih etmesi alanda bulunan insanlar arasında birbirlerine olan derin güvensizliğe işaret ediyor. Bugün oluşturulan ortak düşman sayesinde bu birlikteliği sağlarken ileride bu motivasyon azalınca işler sarpa sarabilir.İşte o zaman faşist diyerek yuhaladıkları  polise ihtiyaç duyup nerede bu devlet,nerede bu polis diye haykırabilirler. Motivasyonu ve eylemi diri tutalım çabası ise halkı bezdirecektir. Yani tam bir fasit daire

CADDE İŞGALİNİN DESTEKLENMESİ  BIRAKILMALI

Eskişehir’de cadde işgaline dönüşen eylemle ilgili olarak ilginç iddialar basın tarafından gündeme getiriliyor. Tepebaşı Belediyesi bu iddiaların odağındaki belediyemiz, cadde işgalini sürdüren eylemcilere üç öğün yiyecek taşınıp, eylem çadırı kurulduğu iddiaları doğru ise bu uygulamayı çok yanlış buluyorum. Belediyenin eylem destekçisi olmasını eleştirmiyorum .Elbette belediye başkanı ve başkanları  bu eylemi onaylayabilir,cadde işgal eden eylemcilerin gözlerinden öpebilir.

Eleştirdiğim nokta bugün cadde işgalinin devamını sağlayarak şehrin ulaşım hakkının gasp edilmesine, çevre esnafın rahatsızlığına  göz kapamaları. Bu gözden öpmenin sonrasında çoğu üniversite öğrencisi olan bu eylemcileri  stadyum yıkılmasın eylemlerinin aktörleri yapmak niyeti en kısa zamanda ters tepecektir diye de kendilerini uyarıyorum. Çünkü bu öğrenciler tuttukları takımlar şampiyon olduğunda sevinme hakları elinden alınmış, giydikleri formalar üzerlerinden zorla çıkarılmış, hatta kimileri porsuğun kirli sularına atılmış çocuklardır.

DÜN DÜNDÜR  BUGÜN BUGÜNDÜR DİYEN GAZETECİ DOSTLAR

Gazetecilerin hatıraları değil arşivleri olur derler. Bu sözü okuyunca kendimi gazeteci yerine koyduğum sanılmasın .Ama gazeteciliğe meraklı biri olarak şu stadyum eylemleri için yürüyenlerin destekçisi gazetecilerimizin yazdıklarını da hatırlamadan edemiyorum. Bugün stadyumun yerine gökdelen dikilmesin diyerek kalabalıkların yürümesini teşvik edip,alkışlayan Murat Taşkın,Kemal Aydoğmuş geçtiğimiz yıllarda Erden Şekerleme alanına gökdelen dikmek isteyen Büyükşehir Belediye Başkanımız Yılmaz Büyükerşen’in bu kararını da  hararetle alkışlayıp desteklemişlerdi. Ağaç, park, çevre o dönem hiç ağzına aldıkları kelimeler değildi. Ben o zaman İki Eylül Gazetesinde “Kule Bizi Duyuyor Musun “ başlıklı yazımda söylediklerimi şimdide  tekrar ediyorum. Kovboylardan ve onların getirdiği yüksek katlı binalardan hiç hazzetmiyorum.AVM’ mi dediniz hepsi şehir dışına…

AVM GÖLGESİNDE AVM KARŞITI EYLEM

 Taksime AVM yapılmasın eylemine destek olayım derken birden bire kendini şehrin en büyük AVM’sinin  gölgesinde eylem yaparken bulan sosyalist arkadaşlarımın da kafası epeyi karışık. Aralarında eylemi terk etmek isteyenler var ama diğer gruplarla girişilmiş gizli rekabetin verdiği  hırsın dayanılmazlığı bu terki zorlaştırıyor sanıyorum.

 Eylem alanında gördüğüm bir manzarayı da sizlerle paylaşmak istiyorum. Sosyalistçe bir duruş sergilemek isterken  düşmanı olduğu sermayenin ülkemizdeki  en önemli kuruluşlarından Efes Pilsen’in  şemsiyesinin altına girmeyi sağlayan savrulma trajikomik bir durum arz ediyor.Eminim ki bu arkadaşlar ilerleyen yıllarda yaptıkları eylemleri  dostları ile paylaşırken  AVM yapılmasın diye AVM gölgesinde ve Bira üreticilerinin şemsiyeleri altında çekilmiş fotoğraflarını saklamak isteyeceklerdir.Ve akıllarına bir kez bile “Bakkal Amca yanındayız AVM’ler Defol” diye slogan atmadık diye üzüleceklerdir.

Eylem savuruyor dedim ya siz sanmayın savrulanlar sadece öğrenciler. Eylemlere katılan ulusalcı Kemalist çizgideki bir dostum  artık yaşı kemale ermiş, kıdemli eylemcilikten tekaüt olma vakitlerine ulaşmış  bir sendikacı abimizi kastederek,artık ölsem de gam yemem hiçbir eylemde eline aldıramadığımız ay yıldızlı Atatürk’lü bayrakların arasındaki vakur yürüyüşünü gözyaşları arasında izledim dedi.Yani bu savrulmalar  belki birilerini olması gereken yerden kopartırken,kimilerini de olması gereken yere getirip bu hal için gözyaşları dökülmesini sağlayabiliyor.