Sevgili Okuyucular,
Üçaylar Yüce Allah’ın ruhumuza ikram ettiği faziletli ve feyizli bir zaman dilimidir. Yorgun ve ölgün ruhların dinlendiği maneviyat mevsimleridir. Günahlardan arınma, sevaplarla bezenme mevsimidir üçaylar.
Recep, Şaban ve Ramazan olarak bilinen kameri aylar içinde serpiştirilmiş kandiller manevi arınmanın kilometre taşlarıdır. İnsanın, dünyevi meşguliyetlerden sıyrılıp, yaradılış gayesini düşündüğü, yaratan ve yaratılanla münasebetlerini güçlendirdiği son derece önemli fırsat zamanlarıdır.
İşte o kandillerden biride Mirac Kandilidir. Kameri takvime göre Recep Ayının 27. gecesi Mirac Kandilidir. Yani 05 Haziran Çarşamba gününü 06 Haziran Perşembeye  bağlayan gecedir.
Miraç, yükseğe çıkmak, yükselmek, yükselmeyi sağlayan manevi asansör gibi anlamlara gelir. Dini anlamda, insanlığın kurtuluşu için gönderilen Hz. Peygamber (s.a.v)’in Cenab-ı Hakkın sonsuz kudretinin eserlerini temaşa ederek O’nun huzuruna yükseldiği mukaddes yolculuk, kainatın yüce Yaratıcısının daveti üzerine gerçekleşen mucizevi bir buluşmadır.
Serapa nur olur gönlüm anarken ben o miracı
Beyan etmek değil, hatta tassavurlar kimin harcı
Merhum Ali Ulvi KURUCU miracı böyle anlatıyor. Çünkü Mirac, zaman ve mekan boyutlu açılarak, Allah’ın sonsuz ve sınırsız kudreti sayesinde gerçekleşen bir gece yolculuğudur. Allah Teala Hz. Peygamber (s.a.v)’ i bu gecede Mekke’den Kudüs’e getirmiş, oradan göklere, daha sonra da hiçbir insan ve meleğin erişemeyeceği yüce makamlara yükselmiştir.
Hicretten bir yıl önce bir gece vakti Cebrail (a.s) vasıtasıyla Hz. Peygamber (s.a.v) “ Burak” adı verilen ve mahiyeti bizce bilinmeyen bir binek üzerinde Mekke’deki Mescid-i Haramdan, Kudüs deki  Mescid-i Aksa’ya yolculuk etti. Hz. Peygamber (s.a.v)’in bu seferinin Kudüs’e kadar olanına “İsra” denir. Kur’an-ı Kerim’de: “ Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir” (İsra,17/1) buyrulur.
Allah’ımız miracımızı mübarek ve bereketli eylesin. Daha nice seneler bu gibi kandillere sağlıkla, afiyetle sevdiklerimizle birlikte erişmeyi nasip eylesin. Bu kandillerin kadrini kıymetini bilenlerden eylesin.
Hakiki bir mü’min, ömrünü nefsiyle mücadele ederek sürdürür. Kalbine uğrayan hatıralara ve kafasından geçen düşüncelere bile parola sorar. Her akşam eksik ve yanlışlarını, bir kere daha gözden geçirir; her sabah hatalarını giderme; ahiret hesabına kaçırdığı fırsatları telafi etme ve ötelere azık hazırlama azmiyle hayata açılır...
Kur’anı Kerim’de; “Ey insanlar, şüphe yok ki Allah’ın vadi (diriliş, hesap, mükafat veya ceza) mutlaka gerçekleşecektir. O halde sakın sizi dünya hayatı aldatmasın” (Fatır,5) buyrulmaktadır.
Bu gece gelip öteden lütuflar ulaştı
Ve coştu gönüller feyz-i Yezdan’da bu gece
Hicranla yanıp inleyen sinelere birden
Yetişti ot ulu divandan derman bu gece
Yürü kim meydan senindir bu gece
Sohbet-i sultan senindir bu gece (S. Çelebi)
Sanki göklerde Resul seyran eder bu gece
ervah-ı enbiyayı hayran eder bu gece
Öyle tazelik var ki imanlı gönüllerde
Mirac-ı Nebi ile devam eder bu gece
İsra ve Miraç mucizesi, iman için bu mihent taşıdır, bir sınavdır, bir insan eleğidir; sadıkı kazipten, dostu düşmandan ayırır. Cenab-ı Hak, ilahi mükafatlar ihsan edeceği kullarını, çetin imtihanlardan geçirir. Her Peygamberin miracı vardır. İdris ve İsa (a.s) benzeri miraçları yaşamışlardır. Keza Musa (a.s) öyledir. Hz. Peygamber (a.s) birbiri ardına üç sene en büyük felaketlere sabır ve tahammül göstermiştir. Önce iktisadi boykot, arkasından Hz. Hatice validemizi kaybetmesi ve amcası Ebu Talibin ölümü... Bu yıllara “Hüzün Yılları” denir. Bu yolculuk, pek çok müşrik tarafından inkar edilse de, Hz. Ebi Bekir (r.a) gibi samimi mü’minler de en küçük bir tereddüt hasıl etmemiştir. Bu yönüyle miraç, sorumluluk mevkiindekiler için bir tekmil, bir hesap vermedir.
Bu seyahat sonucu dinin direği, mü’minlerin miracı beş vakit namaz emredilmiştir. Bakara suresinin son ayetleri (Amener-Rasulu) nazil olmuş ve Allah’a şirk koşmayanların affedileceği müjdelenmiştir.
Öyle ise bu gecelerde, ibadetlerimizi gözden geçirerek, beş vakit namazları eksiksiz kılmaya; oruç tutmaya gayret etmeliyiz. Kur’an okuyarak, günahlarımızı tövbe ve istiğfar ederek, varsa kaza namazı kılarak, dargınları barıştırarak, karşılıklı tebrikleşerek, yoksulları yetimleri sevindirerek geçirmeliyiz. Büyüklerimizin gönüllerini almalı, küçüklere bu geceleri anlatmalıyız. Sevgili Peygamberimize salat’ü selam getirmeye devam etmeliyiz. 
Değerli Okuyucular,
Mübarek Miraç gecemiz kutlu olsun, bu vesile ile Cenab-ı Hak hastalarımıza şifa, dertlilerimize deva, evlerimize huzur, ölmüşlerimize rahmet eylesin. Günleriniz hayırla iyilikle dolsun. 
Ya ilahi coştuk yine
Ümitvarız keremine
Mü’minleri cennetine
Girenlerden eyle bizi.
Enes ÇINAR
1-Kaynak: Dr.Ahmet AKIN-İSVİÇRE Bern Büyükelçiliği - Lombachweg 33, - Müşavir