Belçika 2014 seçimlerini geride bıraktı.
11 Türk kökenli aday milletvekili seçildi. Aylardır süren afiş savaşları ve zorlu kampanya doneminin ardından bir seçim dönemi daha tuhaf bir şekilde sona erdi. Belçika’da seçim sonuçları bilgisayardaki teknik arızalar sebebiyle ilk defa iki gün gecikti.
Meryem Almacı, Zuhal Demir, Özlem Özen, Veli Yüksel, Fatma Pehlivan, Emir Kir Federal Parlamento’ya seçilirken, Güler Turan Flaman Bölge Parlamentosu’na, Mahinur Özdemir, Emin Özkara, Hasan Koyuncu ve Şevket Temiz Brüksel Parlementosu’na seçilmeyi başardılar. Aralarında parlamentoya ilk giren Hasan Koyuncu ve Şevket Temiz’in seçilmesi halk arasında büyük sevinç yaşattı.
Her iki arkadaşımızı da yürekten kutluyorum.
Yılladır siyasete emek veren Halis Kökten’in 11 oyla kaybetmesi ise seçmenlerini üzdü.
Ben de üzüldüm.
Keşke aynı partiden diğer adaylara oy veren seçmen bir kaç oyunu da Halis Bey’den esirgemeseydi de parlamentoya bir Türk vatandaşımız daha girmiş olsaydı.
Adayların çoğu zaten siyasete yıllardır gönül ve emek veren insanlar.
Seçilmişlerin hepsini tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.
Seçilemeyenler üzülmesin!
Kimin nerede ne kazanacağı ve hangi sebeplerden dolayı neyi kaybedeceği hiç belli olmaz.
İnsanlara hizmet etmenin cok farklı yolları vardır.
Diğer arkadaşlarımızın da mutlaka bir şekilde topluma faydalı olacaklarına inanıyorum.
Siyaset uzun vadeli ve cok emek isteyen, dikenlerle dolu bir yoldur.
Hatta çoğuna göre bir oyun, çoğuna gore ise insan kullanma sanatıdır.
“Demokrasi, iki kurtla bir kuzunun öğle yemeğinde ne yeneceğini oylamasıdır.
Özgürlük ise tam teçhizatlı bir kuzunun oylamaya karşı çıkmasıdır” diyor Benjamin Franklin
O halde bu oyuna tam teçhizatlı olarak katılmak gerekiyor.
Güçlenmeden, bu işi oğrenmeden ya da olabilecek her şeyi hesap etmeden yola çıkmamak gerekiyor. Hem özgürlüğün koyunu, hem de demokrasinin kurtları olmak…