1-7 Mayıs Yunus Emre Kültür Ve Sanat Haftası nedeniyle SEV Başkanı Bekir Kalır bir açıklama yayınladı. Kalır, “

"Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım.

Sevelim, sevilelim.

Dünya kimseye kalmaz."

Yunus Emre, Türk Edebiyatının en büyük, en seçkin tasavvuf ve halk şairlerinden biridir. Türk İslam düşüncesinin manevi mimarları arasında yer alan Yunus Emre, aynı zamanda Türkçe'nin yaşamasına öncülük eden bir şairdir.

Yunus Emre’nin Sivrihisar sınırları içinde olan Sarıköy'de (1238) yılında doğduğu, (1320) yılında vefat ettiği ve türbesinin de aynı yerde olduğu konusunda görüş birliği içinde olmuşlardır.

Ayrıca, Hacı Bektaş-ı Velî'nin "Velâyetname"sinde, Şeyh Baba Yusuf Sivrihisari'nin "Kitab-ı Mevhub-u Mahbub" adlı eserinde ve Ankara 'Kuyûd-ı Kadîme Arşivi' ile 'Yunus Emre Zaviyesi Vakfı'na ait kayıtlarlarda Yunus’un Sarıköy’de yaşadığına ve mezarının da burada olduğuna dair bilgi ve belgeler mevcuttur.

Sivrihisar ilçesine bağlı olan Sarıköy, 1946 yılında Mihalıççık ilçesine bağlanmış, 1951 yılında Sarıköy'ün adı Yunusemre olarak değiştirilmiştir.

Hakk'a, hakikate ulaşmak için yollara düşen ve bu uğurda çile çekmeye talip olan Derviş Yunus'un yolu Hz. Mevlana ve Hacı Bektaş-ı Veli ile kesişmiş ve sonunda Tapduk Emre'ye intisap etmiştir. Nallıhan'da Tapduk Dergâhı'na kırk yıl odun çeken ve ilmini geliştiren Yunus, buradan icazet alarak ayrılmıştır. Yunus, daha sonra Sarıköy’de ve Sivrihisar'da kurduğu dergahlarda ve Anadolu'da insanları irşada devam etmiştir.

Anadolu İnsanı, Yunus Emre’yi öyle sevmiş, öylesine benimsemiş ki, gittiği her yerde onu kendinden bilmiş, onun kendisine yakın durmasını arzulamıştır. Bu sevginin nişanesi olarak Anadolu topraklarında Yunus’a atfedilen on beşin üzerinde kabir, türbe ve makam mevcuttur.

 “Ben gelmedim davi (kavga) için,

Benim işim sevi için.

 Dostun evi gönüllerdir,

 Gönüller yapmaya geldim.’’

Yunus Emre'nin 600 beyitlik "Risalet'ün Nushiyye" eseri, Divânı ve ilahilerinden Anadolu'dan, Balkanlara kadar geniş bir coğrafya beslenmektedir.

"Yaratılanı severim yaratandan ötürü." diyen, yetmiş iki millete aynı gözle ve aynı muhabbetle bakan Yunus'un mesajları tüm dünyaya ulaşmıştır.

Sevgi dilinin ortak adı olan Yunus Emre gönüllerde yaşamaya devam edecektir.

"BİZİM YUNUS"

Yapılan araştırmalar sonucunda elde edilen bilgi ve belgeler göstermiştir ki, Yunus Emre, Eskişehir'in, Sivrihisar ve Mihalıççık ilçelerinin topraklarında hayat bulmuş, Anadolu erenlerinden aldığı ilim ve irfanla kendini geliştirerek iman ve gönül coğrafyamızı aydınlatmıştır.

Sarıköy’de doğup, burada yetişen hemşehrimiz Yunus'a Tabduk Emre’nin tabiri ile "Bizim Yunus" demek en çok da Sivrihisar’lıların hakkıdır.

 Sivrihisar'ın yetiştirdiği alimlerden Aziz Mahmud Hüdai ve Edebiyat dünyamızın önemli isimlerinden Mehmet Kaplan da eserlerinde Yunus Emre’nin Sivrihisarlı olduğunu belirtiyorlar. İşte bu yüzden ona" Bizim Yunus" diyoruz.

'Bizim Yunus'u eserleri, maddi, manevi emanetleri ve bıraktığı misyon ile yaşatmak öncelikle bu yörenin insanları olarak bizim, sonra da tüm insanlığın görevidir.

YUNUS EMRE'NİN SİVRİHİSAR'DAKİ DERGAHI YAŞATILMALI

Yunus Emre’nin Sivrihisar'da irşat görevi yaptığı bir dergahı vardı. Bir külliye halinde olan Yunus Emre dergahında mescid, misafirhane ve imaret hizmetleri de veriliyordu.

Sivrihisar Yunus Emre Dergahı ile ilgili bilgilerine baş vurduğumuz "Bütün Yönleriyle Sivrihisar" kitabın yazarı Sayın Orhan Keskin ve Prof. Dr. Ö. Adil Atasoy anlatımlarıyla, bundan 70-80 yıl öncesinde dergâhın müştemilat unsurlarının ayakta olduğu, ancak daha sonra buradaki binaların hapishaneye tahsis edildiğini söylediler. Ne yazık ki 80'lı yıllarda Dergaha ait bina ve arsa taşınmazların önemli bir kısmı kamulaştırılarak Hükümet Ek binası yapımına tahsis edilerek ortadan kaldırmıştır. Günümüze gelindiğinde, dergaha ait olarak, hemşerimiz Bilgin İpek’in  malikinde olan iki katlı ev ve bu eve ait müştemilattan başka bir şey kalmamıştır. Tarihi ve kültürel dokusu korumakta olan bu ev sit kapsamına alınarak koruma altına alınmıştır.

Bizim Yunus ile ilgili bilgileri aktardıktan sonra asıl vurgulamak istediğimiz konuya girelim.

  Sivrihisar Eğitim Kültür ve Dayanışma Vakfı olarak yukarıda bahsedilen  Sivrihisar Yunus Emre Dergâhından kalan bu yapının değerlendirilerek hizmete sunulması konusunda önce Sivrihisar belediyesi, Sivrihisar kaymakamlığı akabinde Eskişehir Valiliği'ne başvurular yapılmıştır. Vakıf Başkanı   Bekir Kalır tarafından konuya ilişkin olarak başta  Valiliğimize konu ile ilgili sunumlar yapılmıştır.

Valiliğimizce, ilgili Bakanlığımızca dergah binasının sahiplenilerek ele alınması, korunması, değerlendirilmesi ve kültürümüze kazandırılması Yunus Emre’nin hatırasına yapılacak çok büyük bir hizmet olacaktır.Aynı zamanda turizm kenti olan Sivrihisar’ımıza gelen ziyaretçilerin ziyaret edeceği önemli bir eser kazandırılmış olacaktır.Bunun yanında Yunuz emre’nin Sivrihisar’lı olduğu ziyaret edenler tarafından öğrenmesi sağlanacaktr.

Sivrihisar kendi ilçesinden yetiştiridiği büyük şahsiyetlere sahiplenmelidir. Bunun güzel öreneği Sivrihisar belediyesi tarafından son yıllarda gerçekleştirilen Nasreddin Hoca şenlikleri ile hoca’nın Sivrihisar’lı olduğu tüm dünyaya anlatılmıştır. Artık Sıra Bizim Yunus dadır. Yunus Emre haftasında maalesef Sivrihisar ilçemizde,  Eskişehir Valiliğimizde hafta ile etkinlikler yeterli seviyede yapılmadığını üzülerek görmekteyiz.

 Vakfımız üyemiz,Prof. Dr.Ömer Adil Atasoy’un öncülüğünde Eskişehir Valiliği, İl  milli  eğitim müdürlüğü, Sivrihisar Belediyesi bilgi ve onayları ile YAŞAYAN YUNUS EMRE paneli düzenlemeyi planlamıştır.Panel önümüzdeki aylarda düzenlenecektir.

Bizim Yunus’un sözleri ile yazımızı tamamlayalım.

Yunus Emre, “İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır.” diyor ve devam ediyor. "Bilmeyen ne bilsin bizi. Bilenlere selam olsun."

Yunus Emre, görüş ve düşünceleri ile bizlere rehber olacak ve gönüllerde yaşamaya devam edecektir”