“(..)vurma zalim vurma ne olur/körpeciktir kıyma ne olur/benim yavrum gazeteci/onu benden alma ne olur/ben anayım dayanamam/yokluğuna alışamam/gözpınarlarım kurudu/ ey insanlar ağlayamam…”

Hiç yan yana, göz göze gelmedik. Hiç birlikte habere gitmedik. Dövülerek öldürülmesi  gazeteler yansımasından sonra yüreğime taşıdığım bir basın emekçisi, gazeteci  oldu Metin Göktepe…

Davasını takip eden gazetecilerden bir tanesiydim.

Afyon’daki duruşmayı  takip ettim. Spor Salonu’nda hakimin istediği ile gazetecilerin salondan çıkarılması istemi karşısında salonun ortasında direnen gazeteciler arasındaydım. Yıllar sonra Metin öyküsünü anlatan kitapta o spor salonun ortasında  eylem yapan gazetecileri yansıtan fotoğraf karesinin içindeyim.

Yaşasaydı ses getirecek ve her zaman olduğu gibi sistemi, sistemi yönetenleri, tetikçilerini, emeğe, insanlığa, barışa karşı olanları ‘rahatsız’ edecekti. Yaşasaydı biliyorum ki biz Metin’le tanışacak, oturup konuşacaktık.

Her haberin içinde, mücadele ettiğimiz her haberi kotarır verdiğimiz emeğin içinde sevgili Metin.

İşte Gazeteci Metin Göktepe.

Metin Göktepe 10 Nisan 1968'de Sivas'ın Gürün ilçesine bağlı Çipil köyünde dünyaya geldi. Gazeteciliğe 1992 yılında Gerçek adlı bir dergide başlamış, daha sonra 1995 yılında da Evrensel Gazetesi'nde muhabirlik yapmaya başlamıştır.

8 Ocak 1996 tarihinde cezaevinde öldürülen iki tutuklunun cenazesini izlemek için görevi başındayken polislerce toplu halde gözaltına alınan bin kişinin arasındaydı. 1000 kişiye yakın insanla gözaltına alınıp; "gazeteciye özel muamele" diyen polislerce dövülerek öldürülen Göktepe´nin ölümü büyük yankılar uyandırmıştı. Dönemin içişleri bakanı Teoman Ünüsan 11 Ocak 1996 günü 32. Gün programında şöyle demişti:

“              Konuyla ilgili tam bilgim yok. Ancak son gelen bilgiler Metin Göktepe'nin duvardan düşerek öldüğü şeklindedir!                ”

 

Metin'in annesinden özür dilendi ancak Fadime Ana bu özrü kabul etmeyerek sorumluların yargılanmasını istedi.

 İlden ile 4 yıl süren dava Şubat 1999 yılında yapılan mahkemeyle alınan kararla 11 memurdan altısına 7 yıl 6 ay hapis cezası verilmiş, usül yönünden bozulan dava 5 Mayıs 1999'da Yargıtay tarafından, altı ceza alan memurdan beşinin cezası onanmış sanık emniyet amirine verilen ceza esastan bozulmuştur. Kamuoyunda Rahşan affı diye bilinen afla şartlı tahliyeden yararlanan polisler toplam 1 yıl 8 ay yattılar. Metin Göktepe gözaltında öldürülmüş gazeteciler içinde katilleri yargılanmış ilk gazetecidir.

 

Ferhat Tunç'un yaptığı Metin'e Ağıt türküsü, Fadime Ana’nın ağzından yazılmıştı:

"gün döndü geceye yavrum/gelmedin sen ah gelmedin/

yolunu gözledim durdum/dönmedin sen ah dönmedin/

uyy uyy uyy uyy/uyy ben ölim lo/metin’im sen ölme ne olur/dur ben ölim lo/yiğidim sen ölme/dur ben ölim lo/vurma zalim vurma ne olur/körpeciktir kıyma ne olur/benim yavrum gazeteci/onu benden alma ne olur/ben anayım dayanamam/yokluğuna alışamam/

gözpınarlarım kurudu/ey insanlar ağlayamam/uyy uyy uyy uyy/uyy ben ölim lo/metin’im sen ölme ne olur/

dur ben ölim lo/yiğidim sen ölme/dur ben ölim lo"