Gerek devletin gerekse özel kuruluşların, demokratik kitle örgütlerinin açlık ve yoksulluk sınırı hakkında araştırmalar yayınlanır..
Türk İş bu araştırmayı yıllardır yapıyor, kamuoyu ile paylaşır.
Bu araştırmalara baktığımızda genelde açlık ve yoksulluk sınırları her ay artıyor. Diğer anlamda bir çok vatandaş bu sınırın altında kalıyor...
Hemen hemen her gün bir dilenci ile karşılaşırsınız..
Kimisi sessizce veya bulunduğu yerde 'Allah rızası' diye başlayan tümcelerle dilenir...
Kimisi, önünü keser, ister...
Bazıları adeta ısrar eder, peşinde bir müddet gelip ister...
Bunların sayısı giderek artıyor...
Neredeyse ana cadde ve insanların yoğun olduğu her yerde bunlara rastlamak mümkün. Hem de aynı bölgede üç-beş tanesi bulunur.
Böyle tipler geldiğinde; yani benden istediğinde iktidar partisine gidin diyorum...
Çünkü, iktidar partisi sözcülerine göre kişi başına gelirimiz çok yüksek...
10-15 bin dolar...
Kişi başına gelirimiz bu kadar yüksek ise niye dilenirsiniz ki...
'Yok kardeşim, bizim bu dolarlardan haberimiz yok, nefesimiz açlıktan kokuyor' diyorsanız, o zaman gidip iktidar partisinden isteyin değil mi?
Bizim çoçukluğumuzda da yoksulluk vardı, yoksullar vardı...
Ama sokaklarda dolaşan dilenciler yoktu...
Bilinen insanlara kimsenin görmediği zamanlarda genelde hava karardığında evine gidip ne ihtiyacı varsa verilirdi...
Onlarda utanarak alırlardı...
Biliyorsunuz, şimdi de okullarımızda böyle öğrencilere yardımda bulunulur...
Sınıf öğretmenleri veya okul idarecileri böyle öğrencileri belirlerler. Bu öğrencilere, giysi, çanta, ayakkabı gibi yardımlarda bulunurlar.
Bulunurlar ama insanlar biraz değişmiş.
Çünkü velinin biri gelip, 'Hocam, sen bizim komşunun çocuğuna palto, ayakkabı vermişsiniz bizim çocuğa niye vermiyorsunuz' diye 'kafa' tutuyorlar...
Tabi bu davranış biçiminden şaşırmıyorum. 
Çünkü, seçim zamanlarında oylarını makarna, kömür, giysi, beyaz eşya gibi mallar karşılığında satılıyorsa bunları hiç şaşırmamız gerekir. 
Sadaka karşılığı 'oy' satarsan, utanmadan rahatça 'dilencilik' te yapabilirsin...
Zaten, kapitalist sistemin içinnde iktidar olanlar ve bu sistemi savunan partiler 'sadaka'yı savunurlar, ve gelişmesinden çok memnun olurlar...
Şimdi 'dilenci' ve 'sadaka' anlamını okurlarımız bir kez daha düşünsünler...
Dilenci ve sadaka olayından yararlananlar ve bunları 'çıkar' karşı herşeyini verebilecek duruma gelenler de düşünsünler..
BİZ GELECEKTE ÇOCUKLARIMIZA ONURLU BİR GELECEK VERİYORUZ, YA SİZ.....
ŞABAN BAĞCI