Geçmişi 7. Yüzyıla uzanan havai fişek, çoğu tarihçiye göre, Çinliler tarafından icat edilmiş denilse de, asıl ortaya çıkışının Orta Doğu veya Hindistan olduğuna dair iddialar da mevcut!   Amerikan Piroteknik Güvenliği ve Eğitim Kurumu’na göre, MS 800 dolaylarında Çinli simyacılar;  güherçile, kükürt ve kömürü karıştırarak ham barut elde etmişler. Ancak, yapmaya çalıştıkları şey bu değilmiş. Aslında “Ebedi Yaşam İksiri” üretmek imiş amaçları! Lakin elde ettikleri şey tüm dünyayı değiştirmiş. Çinliler, ne yaptıklarını fark ettiklerinde,  oluşan patlamaların kötü ruhları kovacağına inanmışlar bu defa!  Derken, geldiğimiz yüzyılda, dünyanın pek çok yerinde, festival ve kutlamaların vazgeçilmez görsel unsuru oldu havai fişek.                                                                                                              

 Amerika’nın, “doğum günüm 4 Temmuz” dediği bağımsızlık gününde, 2011 yılı idi, Miami sahilinde yaşadığım havai fişek gösterisini hayatımda unutamam! Gökyüzünün karanlığında, Miami alev alev aydınlanmıştı. Fişeklerin dansı, insanları coşturmuş, Sertab Erener’in şarkısı gibi, “rengârenk” olmuştu semalar. Mesafe olarak insanların oldukça uzağında patlatılsa da, kimse kimsenin konuşmasını anlayamayacağı yarım saat yaşamıştık o gece!                            

      Bu görsel şölenlerin doğaya verdiği zararlar ve güvenlik zaafları tartışılırken, teknoloji ile birlikte fişek kimyası da fişek hızıyla ilerlemeye ve can almaya devam ediyor.

Yurt dışında, kayıtlara geçen sonuçlar, yıllara ve ülkelere göre kısaca şöyle…                                                                                                                      

1999 yılında Brezilya’da bulunan havai fişek üretim fabrikasındaki patlamada 39 kişi hayatını kaybetmiş.                                                                                             

2000 yılında Hollanda’daki patlamada 23 kişi yaşamını yitirmiş ve 950 kişi yaralanmış.                                                                                                                           

2007 yılında Filipinler’de 7 kişi yaralanırken, 2009’da 70’den fazla insan yaralanmış ve 8 kişi hayatını kaybetmiş.                                                                      

 2012 yılında Hindistan’da yaşanan kazada 40 kişi hayatını kaybetmiş, işçilerin havai fişek üretiminde belli kimyasal maddeleri karıştırmaları sırasında yaşanan kazada 70’den fazla kişi yaralanmış.                                                                            

  2017 yılında, Endonezya’daki patlamada 49 kişi hayatını kaybederken, 46 kişi yaralanmış.                                                                                                                        

2015 yılında İtalya’da fişek fabrikasında 7 kişinin yaşamını yitirdiği, 6 kişinin yaralı olduğu bildirilmiş. 2019’da İtalya’da 3 kişinin hayatını kaybettiği başka bir patlama daha yaşanmış.                                                                                                

2018 yılında Meksika havai fişek atölyelerindeki patlamada biri çocuk olmak üzere 24 kişi ölmüş, 49 kişi de yaralanmış.

Gelelim Anavatan’a…

2009 yılı, İstanbul Büyükçekmece 20. Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali kapanış töreninde 13 yaralı. 

17.08.2009(1 ölü, 33 yaralı), 29.09.2009(1 ölü, 1 yaralı),  11.02.2011(1 ölü, 10 yaralı), 2012(fabrikada yangın çıktı, can kaybı yok), 14.12.2014(1 ölü)  ve 3.Temmuz.2020 Sakarya Hendek Yukarıçalıca mevkiinde. Ne acıdır ve ilginçtir ki, beş patlamanın adresi aynı. Türkiye’nin ilk kurulan(1966’da) havai fişek fabrika sahibinin ifadesine göre; “Avrupa’nın en güvenli fabrikasında”.                                                                                          11.02.2011 tarihinde, bir işçinin hayatını kaybettiği patlama sonrası, iş yeri sahibinin açıklaması halen hafızamda…”Patlayıcı maddelerin yaratacağı iş kazalarının yüzde 98’i önlenemez. Doktorun dediğine göre; ölen işçinin korkudan ödü patlamış”.

Amerika’nın bağımsızlık gününden 1 gün önce,  SGK kayıtlarına göre 186 işçinin çalıştığı Hendek’teki havai fişek fabrikasında meydana gelen patlama sonrasında, bugün itibariyle 7 vefat,  5 yaralı şeklinde bilgi basına yansıdı.  

Bölgede yaşayanların deprem oluyor sandıkları havai fişek ve Ramazan topu üreten fabrikadaki patlamada,  hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine baş sağlığı,  yaralılara acil şifalar diliyorum.

Osmanlı’da ilk havai fişek, Fatih Sultan Mehmet’in şehzadeleri için düzenlenen sünnet düğününde kullanılmış bu arada!                                                               

 Gürültüsü ÇOK, görüntüsü HOŞ, faydası BOŞ olan havai fişeği, hava-cıva diye, zevk için, zenginlik göstergesi olarak patlatan insanoğlu yine. Değirmenin suyu nereden, nasıl geliyor? Herkesin hayat amacı(misyon) ve gelecek hayali(vizyon) kendine göre!  Bana göre; havaya ateş etmenin farklı bir yöntemi!  Ancak sonucu; doğayı ve insanlığı olumsuz etkiliyorsa, durup-düşünmek ve önlem almakta fayda var! 

Gelelim 3 Temmuz’daki patlamaya. Olayın yaşandığı yerde çalışanlar;   ölümü ya da yaralanmayı göze almayı kabullenmişler miydi? Yoksa olabileceklerden habersizler miydi? Acaba; yolunda gitmeyen bir şeyler fark ettiler, söylediler de seslerine kulak veren mi olmadı?                                                                                                                         

  Maden ocaklarında,  karanlığın derinliklerinde alınan nefeslerin bir anda son bulması gibi!                                                                                                          

 Depremlerde, ışığın bile sızmadığı enkazın altından “sesimi duyuyor musunuz?” çığlığını,  göremediği canlılara iletmek isteyen canlar gibi… 

Sağlıkla kalın.