İnsan değişir, gelişir, zamana ayak uydurur zamanla. İnsan acizdir, başına ne geleceğini kestiremez. Kaza geliyorum der ama geliyorum demeyen kaza da insanın öngöremediklerinden.

Neden böyle bir giriş yaptım? Çünkü her insan potansiyel bir engellidir de ondan. Anasından sağlam, eksiksiz doğar da fakat geliyorum demeyen bir kaza veya illet bir hastalık bir anda engelli yapıverir.

Geçtiğimiz hafta Türkiye Sakatlar Konfederasyonunun davetlisi olarak Marmaris’te üçüncüsü yapılan Engelli Bireyler Seminerine katıldım.

Konfederasyon Başkanı Yusuf Çelebi öyle bir ekip kurmuş ki inanamazsınız. Otel öyle şaşalı bir Otel olmamasına rağmen ekibin organizasyonu ile arkadaşlarımız her günü dolu dolu geçirdiler. Genel Sekreter Ayhan Metin ve Başkan Yardımcısı Yıldıray Çınar aynı bir orkestra şefi gibi büyük bir camiayı kimsenin kılına zarar gelmeden oradan oraya taşıdılar.

Altı gün beş gece süren seminerde neler olmadı ki? Seminerler alanında uzman Dr. Öğretim Görevlileri tarafından verildi. İnteraktif bağlantı ile Bakanlar, Genel Müdürlerle telekonferanslar yapıldı. Refleksologlar tarafından ayak masajı, Psikologlar tarafından terapiler, yat gezileri, gala gecesi, havuz terapileri, deniz ne ararsanız…

Sağlık Bakanlığının gönüllülük esasına bağlı olarak kurduğu Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi UMKE de Engelli arkadaşlarımızın hayatlarını kolaylaştırmak için bizimle beraberdi. Hatta işitme engelli bir kardeşimizin kalp krizi geçirdiği anlaşılınca müdahale eden UMKE ekibi arkadaşımızı hayata döndürerek kendilerinin orada bulunmasının ne kadar doğru bir karar olduğunu da kanıtlamış oldu.

İki hafta üst üste yapılan Engelli Bireyler Seminerinde Türkiye genelinden toplamda yaklaşık bine yakın engelli birey ve aileleri güzel ve verimli bir hafta geçirerek gülümseten hatıralar ve arkadaşlıklar biriktirdi.

Demem o ki; hepiniz potansiyel engelli adayısınız. Ve engellileri anlamaya çalışın.

Çok anılar biriktirdim, çok şey işittim, gördüm. Şimdi bu gördüklerimi yazacak olursam hem sayfalar almaz hem de sizi sıkar biliyorum.

Hulasası “ne yaşarsak anı yaşayın” olurdu. Çünkü onlar her türlü engellerine rağmen öyle yapıyor.

Vesselam…