(Bir önceki yazının devamı)

İlk etkinliğimiz Yunus Emre Resim-Heykel Yarışması oldu ve şartnamesine “Sakallı bir dede resiminden çok, çağdaş yorum” istemiştik. Resim yarışmasını Atila Özer bir filiz resimi ile kazanırken heykel yarışmasında da Mustafa Özdemir kazandı. Yarışmanın sergi açılışı Şahin Özyüksel’in yazdığı Yunus Emre oyunu ile yapıldı. Şahin Özyüksel ünlü tiyatro yönetmeni Mehmet Ulusoy ile İstanbul’dan yakın dosttular. Onun tarzında oyun yazmıştı. Sergi salonunun ortasında bir mezar ve birden bire mezarından çıkan Yunus Emre “Beni tanımıyorsunuz” diyerek konuşmaya başlıyor ve şiirlereini okuyordu. O yarışma ile Yunus Emre için ilk heykelleri yapılmıştı. Ve Birinci olan heykeli Yediler semtine diktik. Açılış törenini yapmak benim başkanlığımda oldu. 32 yaşımda yeni başkan olmuştum. ve Kültür Bakanı ve Meclis Başkanının önünde Yunus’a heykel yapılmasının gerekçesini ve önemini anlatmıştım. Daha sonra ülkeler Yunus Emre gibi övündükleri dünyaya tanıttıkları şair evlatları için neler yaptıklarını araştırdık. O zaman Googole, internet falan yoktu. Elçiliklere mektuplar yazdık, bilgiler istedik Leopardi için yapılanları da yerinde gördüm. 1979 yılında Sakarya ilinde öykü yazarı Sait Faik anmalarında idim ve Oktay Akbal ile Tahsin Yücel’in aralarında oturuyordum. Tek tek konuklar sunuluyordu. Beni Eskişehir Sanatçılar Birliği Başkanı diye sunarlarken Oktay Akbal eğilip Tahsin Yücel’e “Ben Eskişehirlileri hiç sevmem” demişti. Nedenini sorduğumda “Eskişehirliler Yunus Emre’nin farkında değiller” demişti.

Bu konuşmamızda yeni Kolu başladığımızı anlatmıştım. Bunları kaç valiye, kaç belediye başkanımıza, kaç kültür bakanımıza anlattık, Yönetim Kurulu üyemiz Sinema Televizyon Yüksekokulu öğretim üyesi Feridun Akyürek’in hazırladığı “Yunus Emre’nin Çağdaş Yorumu Gerek” başlıklı projeleri sunduk . Şöyle diyorduk: “Biz yapılan törenleri Yunus Emre adına yetersiz, içeriksiz, çağdaş yorumlardan uzak ve yanlı olduğu kanısında, Anadolu’nun bağrından yüzyıllardır seslenen yüce bir şaire saygısızlık yapıldığı inançındayız. Yunus Emre’nin adına, büyüklüğüne yakışır, gerçek bilimsel verilerin, çağdaş tutumla ve ulusal değerlendirmelerle yaşatmak ve tanıtmak istiyoruz” diyorduk. 1980 yılında yapılan Sarıköy’deki Yunus Emre Anma Törenlerinde AKÇE (Akademi Çevre Eğitimi Kulübü Tiyatro Kolu Başkanı ve tiyatro yönetmeni de olan Feridun Akyürek’in yazdığı Yunus Emre oyununu açık havada sahnelemek istedik, valilikdeki toplantıda kabul edilmedik. Hatta “Nereden çıktınız?”, “Kim bunlar?” gibi tepkiler de gördük.

Ayrıca törende biz de sanat çevresi adına konuşma yapmak istiyorduk, programa aldıramadık. Benim program anındaki uyanıklığımla sunuçuyu kullanarak Eğitim Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü hocalarından Alaattin Kaçak’ı konuşturdum. Alaattin Kaçak konuşmasında “ Yunus Emre çağının aydını ve devrimci şairidir” diyerek konuştu. 12 Eylül darbesi memurların derneklere üye olmasını yasaklaması sonuçu üyesiz kaldık ve Eskişehir Sanatçılar Birliğini kendimiz kapatmak zorunda kaldık.