Bir Eczacı olarak alkış beklemesek de en azından kanıtsız iftiralara da dayanmamızı beklemeyin lütfen. Koskoca Profesör ünvanlı aşırı asabi, bilim kurulu üyesi bir zatın CNN’de yapılan bir açık oturumda tüm Eczacıları töhmet altında bırakan laflarına maruz kaldık.

Dört gün önce Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, açık oturum sırasında  şöyle dedi. "Klorokin eczanede tezgâh altı satılıyor, ben de duydum bugün, klorokin çok ucuz bir ilaçtır, 10 katı fiyatına kadar tezgâh altı satıldığını duydum."

Önce Klorokin konusunda küçük bir bilgi vereyim. Bu, Sıtma tedavisinde kullanılan bildiğimiz “kinin” grubu bir ilaç. Henüz klinik bir ispatı olmamasına rağmen  Amerikan standartları örgütü FDİ bu ilacın Corona Virüse karşı iyi geldiği bazı otoritelerce  iddia edilince kullanımına izin verdi. Ama FDI belgesi vermedi. Yani işe yarayıp yaramadığı belli değil ama kullanımında bir sakınca yok. Bu ilaç Türkiye’de çeşitli markalarda var. Ancak Sıtma vakası nadir görüldüğünden eczaneler pek de bulundurmazlar. Şu günlerde rapor ve reçete karşılığında satışa sunulacak.   

Sayın Mehmet Ceylan hocanın bilmediği tüm ilaçların üretiminden son kullanıcıya kadar Sağlık Bakanlığının ilaç takip sistemine kayıtlı olduğudur. Yani bakanlık bir ilaçtan eczaneye kaç tane girmiş, hangi hastalara ne zaman verilmiş,  hatta reçete edildiğinde hastanın elinde daha ilaç olup olmadığını bilecek bir sistemi var. İlaç Takip Sistemi.   Kısaca İTS. Bu tür ilaçlar 7/24 bu sistemden gözlenir. Yani bizim bakkal gibi ilacı rafın altına atıp ona buna o fiyattan bu fiyattan satma lüksümüz yok. Hoca eski adam. Hala eskilerde kalmış olabilir. Ama bence Bilim Kurulu Başkanlığını bıraksın. Emekli olup bir mahalle kahvesinde istediği kadar duyduklarını anlatabilir. 

Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, ünvanına bakılırsa bir bilim adamı ama söylemlerine bakarsak  kapı önünde yün eğirirken konu komşuyu çekiştiren teyzelerden farkı yok.  Çünkü hiç ama hiçbir bilim adamı “duydum” diyerek bir konuya yaklaşmaz. Yaklaşıyorsa o bilim adamı değildir.
Kendisini tanımayız. Özgeçmişine bakılırsa parlak başarılara imza atmış birisi de değil. Ama “ben büyük otoriteyim” tavrıyla TV'lerde popüler olmanın avantajını yakalamaya çalışan,  geçimsiz, asabi  bir adam  imajı bıraktığı kesin. 

CNN’deki açık oturumda da Eczacılara yaptığı bu hakaret dışında sonuna ünlem işareti koyabileceğimiz bir altı çizgili söylemi yok. Akılda kalan bize yaptığı hakaret.  Canı sağ olsun. Yazımın başlığındaki “Hoş geldin Rahmi Abi” sözünü özellikle koydum. Çünkü biz yine canımızla ve bir krizle uğraşırken Sözcü  Gazetesinin tecrübeli gazetecisi Rahmi Turan’da bize buna benzer bir hakarette bulunmuştu. Demek ki peryodik aralıklarla bu mesleğe hakaret etmekten prim yapanlar var. 
Biz kimseye hakaret etmeyiz. Siyasiler gibi “ispat etmeyen namussuzdur, alçaktır, şerefsizdir” demeyeceğiz. Şu zor günlerde lütfen bizimle uğraşmayın bırakın işimize odaklanalım..
Ama içimden balkona çıkıp hocayı alkışlamak geliyor.