Odunpazarı Belediye Başkanı Sayın Kazım Kurt, işini doğru yapan ile yanlış, yapanı ayırt etmeksizin internet medyasına savaş açmış durumda.

CHP ile Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt; her fırsatta AK Parti'nin medya üzerinde uyguladığı baskı, tutuklu gazetecilerin demokrasiye bir hançer olduğunu belirtir, eleştirilerini sıralarlar.

Kurt'un son sosyal medya paylaşımlarına baktım,

"4 yıl 8 ay, 3 yıl 9 ay, gazetecilik istihbarat. Bütün Türkiye hukuk, adalet, basın özgürlüğü!!! Hayrola?"

"Türk Basın tarihinde sansürün ortadan kaldırılışının ardından 112 yıl geçmiş olmasına rağmen, günümüzde farklı şekillerde devam eden sansür, gazetecilerin görevlerini özgürce yapabilmelerine engeldir. Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet!"şeklindeki paylaşımlarını okudum…

Anadolu Gazetesi'nden Ali Baş'ın meclis konuşmasından kaleme aldığı yazıda Kurt'un internet medyasının tamamını zan altında bırakan söylemlerini okudum.

Kazım Kurt, "Siyaseten Kazım Kurt’a karşı kurulan internet siteleri var. Biz savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Cevap vermedik çünkü gündem olmak istiyorlar.

Ben de internet sitesi kurup böyle yalan yanlış haber mi yapayım? Arkadaşlarımız yalan haber yapıyor. İnternet medyasını ahlaki sorumluluğa davet ediyorum. Sırf bunları yazması için maaşa bağlanan arkadaşlar var. Bunlara asla taviz vermem ve sonuna kadar mücadele ederim. Vicdanen çok rahatım. Hiç kimseden korkmuyorum.

Bel altı vurmak isteyenler, bizim de hörgücümüzde bir şeyler var. Biz de onları açıklarız herkes kendi hesabını kendi verir. Biz kimin elektrik, su, doğalgaz faturasını kim ödüyor biliyoruz. Sabrımızı zorlamasın kimse!"

Yukarıdaki bahsettiğim konularda dikkat edilmesi gereken iki konu var:

Gazetecilere uygulanan baskı ve Eskişehir internet medyasının tamamının bir kefeye konarak fütursuzca ithamlarda bulunulması.

"Sen neden üzerine alınıyorsun" diyen çok oldu. Sayın Kurt, varsayalım Eskişehir'de yanlış yapmış bir kaç tane belediye başkanı var, ben de çıkıp "Tüm belediye başkanları şöyle kötü, şunları yaptı, tümü ile iletişimi kestim" desem, sonra da sen üstüne alınma desem, alınmaz mı?

Söylediklerinizi ben zaten üzerime alınmıyorum, ancak iki de bir çıkıp işini düzgün yapanlar ile yapmayanları bir kefeye koyarak iftira atmak, yanlış bilgiler vererek, internet medyası algısını olumsuza çevirmek size yakışıyor mu?

Bu sözlerinizden işi gazetecilik olan ve ekmeğini bu işten kazanan bizler zarar görüyoruz. Ne biliyorsanız çıkıp açıklayın. Ya da bahsettiğiniz kefeye kimler giriyorsa lütfen belirtin.

"Bel altı vurmak isteyenler, bizim de hörgücümüzde bir şeyler var. Biz de onları açıklarız herkes kendi hesabını kendi verir" cümlesini seçimlerde Volkan Doğan için de kullanmıştınız.

Algı operasyonu yapmaya çalışırken internet medyasına da zarar veriyorsunuz.

50'ye yakın internet sitesi var hiç biri mi işini doğru düzgün yapmıyor?

Ayrıca "Ben de internet sitesi kurup böyle yalan yanlış haber mi yapayım” demişsiniz. Zamanında siz de birilerini destekleyerek, internet sitesi kurdurmanız mı, bunu algı operasyonu için kullanmadınız mı? Sağır sultan biliyor.

Belediyenizde çalışan iki kişinin internet medyasıyla organik bağının olması ne kadar doğru?

İkinci konuya gelince...

Basın özgürlüğünden dem vuruyorsunuz...

Tutuklu gazeteciler için çağrıda bulunuyorsunuz, ancak övünerek söylediğiniz "Biz savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Bunlara asla taviz vermem ve sonuna kadar mücadele ederim. Vicdanen çok rahatım. Hiç kimseden korkmuyorum" diyerek gazetecileri ceza evine gönderme planlarınız da bu özgürlüğün bir parçası mı?

Şimdi, "Bize saldırıyorlar, iftira atıyorlar, doğru yazmıyorlar" diyeceksiniz.

AK Parti'de aynı şeylerden muzdarip olduğunu belirtiyor.

AK Parti'ye basın ve demokrasi adına eleştirileriniz doğru, peki bu durumda sizin AK Parti'den ne farkınız kaldı?

Bende medya ve özgürlük söylemlerinizin siyaseten yaptığınız algısı oluştu.

Sayın Kazım Kurt’u sağ duyuya davet ediyorum.