Eğitim sisteminin bel kemiğin​​​​​​​i öğretmenler oluşturur. Öğretmenine değer vermeyen toplumlar yoksul kalmaya mahkumdur.

 Yıllardır öğretmenlere değer verilmeyen bir sistem oluşturuldu.  Bu toplumda öğretmene yıllardır değer verilmiyor. Sanki yıllardır gelip geçen yönetimler “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller” istemiyor. Böyle bir nesli yetiştirecek olan “irfan ordusu”na da bu nedenle değer verilmiyor.

Yazımın başlığını Fakir Baykurt’un bir tümcesinden aldım: “Köye kitaplık açmak, çöle çeşme götürmek gibidir.”

Bu tümceden, öyküler veya uzun bir yazı yazabilir, bilimsel araştırmalar yapabilirsin….

Aristo; yıllar öncesinde “Çocukların öğretmenleri, onların ebeveynlerinden daha fazla onurlandırılmalıdır. Çünkü anne ve babalar çocuklarına sadece yaşam verirler, öğretmenler ise iyi yaşama sanatını” sözleri ile öğretmenlerini değerini ve konumlarına vurgu yapmış.

Ülkemizde eğim-öğretmen sendikaları gerek haklar için gerekse eğitim sistemi ile ilgili eylem, açıklamalar yapıyor.

Öğretmenler 2 Kasım’da iş bıraktı. Öğretmenlik Meslek Kanunu ve Sınav İptal edilsin, ücret artışı istiyoruz istediği ile öğretmenler, eğitim emekçileri 2 Kasım'da iş bıraktılar.(yazıyı kaleme aldığımda sendikalar iş bırakma kararı almışlardı...)

“Mesleğimizi itibarsızlaştıran, öğretmenlerin ekonomik sorunlarına çözüm üretmeyen, eşit işe eşit ücret ilkesini ortadan kaldıran, özlük haklarını zayıflatan, öğretmenler arasındaki ayrımcılığı ve eşitsizliği derinleştiren Öğretmenlik Meslek Kanunu düzenlemesine karşı haklarımızı, meslek onurumuzu ve geleceğimizi savunmak için bir aradayız” diyen kurullar; sendikaların birlikteliğini vurguluyordu.  Eğitim Sen, Eğitim İş, Hürriyetçi Eğitim Sen, Teç Sen, Anadolu Eğitim Sen, Özgür Eğitim Sen, Eğitim Hak Sen, Eksen Eğitim Sen, İdeal Eğitim Sen, Eğitim Söz Sen, Eğitimde Birlik Sen ve Eşit Haklar Sendikası’nın ortak metni imzaladığını belirten Kurul, sendikaların imzaladığı karar tutanağını da şöyle açıklamada talepler şöyle sıralandı:

“19 Kasım 2022 tarihinde yapılacak kariyer basamakları sınavının derhal iptal edilmesi, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, TBMM’de ivedilikle ele alınarak yeni bir meslek kanununun tüm eğitim sendikalarının ve öğretmenlerin görüşleri alınarak düzenlenmesi acil talebimizdir.

-Eğitim-öğretim yılına hazırlık ödeneğinin ayrım gözetmeksizin tüm eğitim çalışanlarına bir maaş tutarında ödenmesi sağlanmalıdır.

-Tüm eğitim çalışanlarının yoksulluk sınırının üzerinde bir ücret artışına ilişkin düzenlemeler yapılmalı ve 1. dereceye gelmiş tüm kamu çalışanlarına 3600 ek gösterge verilmelidir.

-Eşit işe eşit ücret ilkesine uygun olarak farklı ücret ve istihdam şekillerine son verilmeli, kadrolu güvenceli istihdam sağlanmalıdır.

-Kamuda mülakat uygulamasına son verilmelidir.

-Tüm eğitim çalışanlarına sosyal devlet ilkesi gereği ayrım yapılmaksızın; giyim ulaşım, barınma, beslenme, yakıt, kira yardımı yapılmalı ve aile çocuk yardımı tutarları iyileştirilmeli, vergi dilimi adaletsizliğine son verilmelidir.

-Öğrencilerimizin en temel hakkı olan eğitim, barınma ve beslenme hakları, sosyal devlet anlayışıyla devlet güvencesine alınmalı ve kamusal eğitim sağlanmalıdır.”

Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayati Akyol, bir yazısında (konuşmasında) adeta bugünü anlatıyordu: “Algı konusunda çok kötü bir durumdayız. Çocuğu o kadar özgürleştirdik ki okula gelmesine gerek yok. O kadar özgürleştirdik ki öğretmeni, öğrencinin ayağının altına verdik. Bir aşırılıktan öteki bir aşırılığa gidiyoruz. Özgür edelim ama terbiyesiz etmeyelim. Özgür edelim ama sorumsuz etmeyelim. Bunu hepimiz için söylüyorum. Ne demiş atalarımız ağaca çıkan keçinin, dala bakan oğlağı olur. Onun için ne model verirseniz arkasından o olur.”

Birgün Gazetesi'nin 16-8-2022 tarihinde yayınlanan "Öğretmenler Değer Görmüyor" başlıklı haberine göz atalım:

“Eğitimin Gücü Sendikası, öğretmenlerin eğitim sistemi politikaları, kariyer sistemi ve meslek yasasına yönelik tutumlarının belirlenmesi amacıyla çevrimiçi anket gerçekleştirdi. Türkiye genelindeki 12 bin 100 öğretmenin katılımı ile gerçekleştirilen anket, öğretmenlerin memnuniyetsizliğini ortaya koydu.

Ankete katılan öğretmenlerin yüzde 81'i, “Uzman Öğretmenlik” ve “Başöğretmenlik” ile Öğretmenlik Meslek Yasası’na yönelik olumsuz görüş bildirdi. Bu yöndeki çalışmaları olumlu bulan öğretmenlerin oranı ise yüzde 7,1’de kaldı. Uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik sınavının okulda öğretmenleri ayrıştıracağını ve iş barışını bozacağını düşünen öğretmenlerin oranı ise yüzde 85,5 oldu.”

Yazımızı Fakir Baykurt’un bir tümcesi ile sonlandıralım:

“Öğretmen yalvarmaz, öğretmen boyun eğmez, öğretmen el açmaz, öğretmen ders verir.”