Bakışların hala `liseli`. Bakışlarına yansıyan gülümsemen beni yüreğine getirdi.
Yıllar sonra doğduğun yere `hoşgeldin` canım.
Ne yapsam ne etsem, elim ayağım dolaşıyor, yüreğim heyecandan duracak...
Yıllar ötesinden, uzaklardan geliyorsun bitanem... Sarılıyorum, kokluyorum... Kır çiçekleri gibi tenin.
Seni düşünüyorum, bakışlarım `hüzün` oluyor..
Karanlıklarda seni düşünüyorum bakışlarım parlayan `yıldız`..
Yağmur başladığında Porsuk Çayı`na koşuyorum.
Yağmur damlaların su da açtığı daireleri izliyorum, yüreğimdeki sevda daireleri gibi büyüyüp gidiyor.
Yine Porsuk çayı kenarında birlikteyiz.
Gözlerinde bana sevgiyi anlatıyorsun. Bakışlarında altında ısınıyorum.
Yüreğime bir yağmur gibi akıyorsun. Gözyaşlarımızla yıkanıyoruz.
Yağmur sana ne kadar çok benziyor, Rüzgar da babasına mı?
Cemal Süreyya`nın Porsuk kadınları  ilgili şiiriyle seni bütünleştirirdim.
"Porsuk nehrinin geçtiği kadınlar/ Hepsine yüzer kere rastladım en azdan./ Umutsuz sevdalara tutulmak onlarda/ Bozkara doğru seyrele seyrele yaşamak onlarda/ Verdin mi adama herşeylerini verirler/ Ben gördüm ne gördümse kadınlarda/ Porsuk Nehrinin geçtiği"...
Ve hep seninle Porsuk`ta sevgi çiçekleriyle birlikte yıkanmalıyız.
Bilirsin Porsuk`un kokusunu, rengini..
Renk, Sümerbank`ın ürettiği `basmalar`ın renginde akardı.
Sen gittiğinde sular geri çekildi, balıklar öldü, çamur bataklığa dönüştü.
Sen geldin Porsuk güzelleşti.
Işıl, ışıl. Balıklar oynaşıyor, gondollarda insanlar `mutluluk` gezdiriyor.
Hissediyor musun Porsuk `Sen` kokuyor.
İyi ki geldin, yüreğimdeki sevgi çiçeğini yeniden canlandırdın.
Hatırlar mısın bitanem, Porsuk Çayı çevresinde, hani Adalar bölümünde bahçeler vardı. Şimdi bakma hepsi çok katlı binalar ve cafeler var..
O zaman bahçelerde çeşit çeşit meyva ağaçları bulunurdu.
Porsuk`ta sandalla hatta `nehir bisikleti` ile gezerken sen `erik` veya `kiraz` isterdin.
Bahçeye kaçak girerdim.
Erik ve kirazlara `el koyup` sana getirirdim.
Kiraz dudaklım derdim sana hiç değişmemiş dudakların..
Yıllardır yüreğim `yalnızlığı`nı yaşıyor.
Yalnızlığıma öylesine kondun ki...
Sanki okyanuslar ötesinden gelen bir barış güvercini veya herkesin göremediği bir sevgi çiçeği gibi.
Porsuğun içine girdiğimde,
Bakışlarındaki derinlerde kaybolup gidiyorum. Derinlikleri girdiğimde sanki hep sana yaklaşıyorum. Yoksa sen mi bana doğru geliyorsun?
Yine gidiyorsun, doyasıya oturup konuşamadık, hasret gideremedik bitanem. Doyasıya sevişemediğimiz, sevdiğimizi söylemediğimiz gibi..
Yıllar önce de gittiğinde hep Porsuk çayı`nın kenarlarında gezdim, yine öyle yapacağım.
Senin gelmeni hep bekleyeceğim.
Hep Porsuk Nehri`nin kenarında yüreğim `sevdalımı` bekler.  Nehir suyuna aksayan ay`a ve yıldızlara bakar yüreğim. Eğer yüreğim gülümserse sevdalımın yüzü nehir sularına yansımıştır.
Sen benim nehirimsin... Çünkü yüreğimin sözcükleri sana akıyor, yağmur damlaları gibi. Sevdamız öylesine büyüyor ki, nehirler taşıyor, denize. okyanusa doğru gidiyor.