Bu hafta hepimiz acı bir haberle sarsıldık. Gönül isterdi ki hiç bunlar yaşanmamış ve bu cümleler kurulmamış olsun…

     O ailelerin babalarını düşünüyorum. İster istemez aile fertleri de gözümün önünde. Belki birinin ergenlik çağındaki çocuğu, babasının kalbini olmadık bir sebepten kırmıştır. Maddi durumları malum olan bu ailelerin her şeye gücü yetemeyince çocukları isyan etmiştir. Şimdi, babalarının ne zor şartlar altında üç kuruşa çalıştığını anlamışlardır. Bunlar geride, çok gerideki şeyler. Asıl önemli olan bu sorun. Aklımı öyle meşgul ediyor ki, saçma ayrıntılara kafa yoruyorum. Her günün son günmüş gibi çalışmak… Böyle mi giriyorlardı oraya?

     Yapılan açıklamalarda komik tarihlerden (neredeyse bir yüzyıl önceden) örnekler veriliyor. Belki de biz çok geride kaldık (!) Maalesef her şeyin bir formalite hâlinde yapılması bu sonuçları doğuruyor. Bu her alanda böyle… Herkes adamakıllı sorumluluk almaktan kaçarsa bunlar kaçınılmaz şekilde oluyor. (İşini doğru yapan insanlara da burada laf etmiş oluyoruz, affola.)

     Hepimize geçmiş olsun. Allah bu olayları tekrar yaşatmasın.

Yükseliyor ruhum, bir mağara karanlığından
El sallıyor geride kalanlara, ne kırgın ne kızgın
Olmuş olan dönmez geri, can çaresiz
Oysa derdim karın tokluğu, anlayamaz belki cümlesi
Kazın kazın ziftleri, belki bulursunuz…
Anlatmak istediklerim göğe yükseliyor şimdi

Ayşenur KAYA