10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle, siyasiler, yerel yöneticiler, demokratik kitle örgütleri 'kutlama' mesajları yayınlıyorlar.
Gazeteciliğin önemini, gazetecilere olan saygı ve sevgilerini dile getiriyorlar.
Mesajlara baktığımızda "Biz neymişik abi" demekten kendimizi alamadım.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nde işten atıldıkları için çalışamayan yüzlerce gazeteci var.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nde cezaevinde yatan gazeteciler var.
Demokrasi, insan hakları, toplumsal kalkınma, kamuoyu bilgilendirme, aydınlatma gibi konularda gazetecilere büyük görev düştüğünü ve bunu yerine getirdiklerini dile getiriyorlar.
Yandaş gazeteler, gazeteci olarak dolaşanlar, gerçeği yansıtmayanlar, güçlüden yana olanlar, sadece çıkarları doğrultusunda davranan, yazanlar çoğalınca; gazeteler yazmıyor, gazeteciler susuyor demekten kendimi alamıyorum.
Diğer tarafa doğru başımı çeviriyorum, gazeteci olarak dolaşıyorlar, ama ne okuyor, ne araştırıyor, ne soruyor, ne ülke ve şehir gündemini takip ediyor, ne kendi mesleği ile ilgili bir çalışma yapmıyor, haklarını aramıyor, mesleki örgütlerine (sendika, dernek gibi,..) üye olmuyor?
Yani; hangi gazetecinin Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutlayacağız?
Oysa; demokrasi ile basın özgürlüğü ve halkın haber alma hakkı arasında çok yakın bir ilişki var. Basın özgürlüğünün bulunmadığı yerde demokrasiden söz edilemez. Yani; gazetecilik mesleğine sahip çıkmak, toplumun geleceğine sahip çıkmak anlamına da geliyor.