Cumayı cumartesiye bağlayan gece Eskişehir’de yaşadığımız bölgede bizim için artık hava ve su gereksiniminde olan elektriklerimiz gitti.

Uzun süre olmayan elektrikler sonrasında defalarca bir geldi bir gitti.

En son öğlen 11.30 civarı vatandaşlara epey bir sinir durumu yaşadıktan sonra sabit olarak gelebildi.

Eski Tedaş çalışanı olmanın verdiği ve bu işlerin sürecini uzun yıllar fiili yaşadığım için meraktan birkaç telefon görüşmesi yaptım ve anlam veremediğim bir sistemle muhatap olduğumu görüp kaderime razı oldum.

 Tabi bu süreçte hiç 186 yı aramadım oradan oyalayıcı klişe lafları dinlemek istemedim.

Önceki zamanların birinde yaşadığım 186 numarayı arayınca karşıma Adıyaman’da yaşayan genç kardeşlerimizin çıkmasından sonra bu numarayı kullanmamanın kararındayım.

Kime ve neye hizmetse bizim elektrik şirketinin iletişim hizmetini Adıyaman’da bir şirket almış ve 1300 km ileriden Eskişehir’e hizmet vermek gibi bir dahiyane fikri hayata geçirmişlerdi.

Aslında süreç hataları, umursamazlık, plansızlık, hizmeti yalnızca nakte odaklamak ve vatandaşı sırtında yük gören bir anlayışla karşı karşıya olduğumuzu bildiğimden daha detaya girmenin bir anlamı olmayacağını söyleyebilirim.

Burada asıl değinmek istediğim hayatımızda, hafızamızda, geçmişimizde izleri kalan, ismini unutamadığımız ve sürelerinde gerçekten adam gibi kurumlarımızdan, hatıralarımızdan ve duygularımızdan bahsetmek istiyorum.

 Tabi bunu yazarken dilime dolanıverdi;  Rahmetli İbo vardı, şarkıcı ve meşhur şarkısı

“ Benim balonlarım vardı,

 Onları kimler aldı

Mutlu bayramlar vardı

 kim bilir nerde kaldı…

Bizim kurumlarımız vardı, elimizden alınan, bize hatıraları kalan.

 Başlayayım isterseniz, TEK vardı sonra Tedaş olan Porsuk Edm, Sonrasında Osmangazi Edm olan sonra özelleştirme peşkeşinde elden ele gezen ve şimdi Oedaş olan.

Devlet kurumuyken kapısından çok rahat girilen, en ücra köye kadar ulaşılan, yanmayan sokak lambasına muhatap olan, şehrin en kılcalına vakıf çalışanların olduğu bir devlet kapısıydı ama şimdi ulaşılamayan bir şirket karşımızda.

Önce Yse, toprak su, sonra Köy hizmetleri olan kırsalı bilen kırsala giden köylerde çeşmeleri olan imzası olan efsane bir kurumumuz vardı.

Sonrasında özel idare oldu sonrasında yasayla büyükşehir belediyelerine devirle kapatılan çalışanlarının cansiperane mesailerine dostluklarına, arkadaşlıklarına şahit olduğumuz kaybolup giden hatıralarda yaşayan bir efsane olarak kaldı  Köy Hizmetleri.

Bir dönem Elms olan sonrasında Tülomsaş olan şimdi Türasaş olan Eskişehir’in efsanesi ekonomik, sosyal, kültür ve spor hayatının bir zamanlar merkezi kurumu mesai ve başlangıç saatlerinin şehiri hareketlendirdiği, maaş ve ikramiye günlerinin ekonomik parametreleri artıya çevirdiği, bu kurumda son demleri yaşıyor.

Siyasi irade kararıyla merkezi Ankara olan bir şirkete devredildi. Bugün bir tuvalet kağıdının alımına bile Ankara’dan karar verilen bir kurum oldu. Katma değeri gitti, şehir ekonomisine katkısı gitti dahası giderken geçmişin hatıraları yalnızca mensuplarının ya da bilenlerinin hafızalarında kaldı. Temenni ise inşallah tümden gitmemesidir. Burayı yazarken mutlaka bir yazımızda olacak milli küme şampiyonu, pek çok spor dalının yenilmez armada, yaşamaya, yaşatılmaya zor şartlarda çalışılan Eskişehir Demirspor’u hatırlatmadan geçmek mümkün olmaz.

Ptt deydi baştan sonra Telekom diye ayrıldı ikiye Telekom özelleşti atıldı, satıldı, içi boşaltıldı sonra posası geri iade edildi. Çarşının tam ortasında mektuplarımızın geldiği, telefon yazılmalarındaki o tatlı koşturmacaları ya da mahallemize bir telefon kabini getirtelim derken gidip gelmelerimizde tadı vardı. Bu kurumun çalışanları bu şehrin öz evlatlarıydı, bu şehrin en belirgin özelliklerini taşıyan güzel insanlardı ama sonra diğer kurumlarımızı yutan sistem bu kurumu da bitirdi. Telekom sıra numarasıyla girilebilen şirket, Ptt icra evraklarını ulaştıran ve sosyal medyada ulaşmayan kargoların kurumu olarak kaldı.

Şimdinin Telekom’u ise hiç rahatını bozmayan bir kurum hüviyetinde bir sene öncesinde Şirintepe mahallemizde internet bağlantısı için yapılan başvuruyu neticelendirmeyecek kadar hızlı hizmet üreten bir kurum…

Hava hastanemiz vardı, Türkiye’de tekti ama sonra malum darbe sürecinden sonra kapatıldı, Eskişehir Hava Hastanesi öylesine önemli bir kurumduki uzay çalışmalarına katkı sağlayacak bir merkezi olan bir yerdi, harp cerrahisine sahip olan ancak tek bir kararla bitirilen, kapatılan bir kurum…

Bugün yaşayıp eskiyi arayan aratan kurumlarımızda var Dsi var. tüm Türkiye’nin en sosyal, sporsal kurumuydu, nereye gitsen bir sosyal tesisi misafirhanesi, spor kulübü olan devlet su işleri bırak bu işleri diye dilimize dolaşan tekerlemenin muhatabı kurum. Maalesef Dsi eski Dsi değil küçüldükçe küçülüyor, taşeronlaşıyor.

Bir efsane daha Eskişehir Şeker fabrikası, Uluönder Atatürk’ün “milli ülküye verilmiş derin alakanın göstergesidir” dediği şeker fabrikamız.

 Sektörünün makinalarını üreten, fabrika üreten fabrika olan, bunun yanında spora sosyal hayata katkı sunan bir gelenek kurumu. Bugün özelleştirmenin pençesinde, taşeronlaşmanın odağında yinede ülke ekonomisine katkı sağlamaya çalışan başka bir nadide kurum.

Kaybedilen, kapatılan Basma fabrikamız vardı Sümerbank’a ait, sonrasında özelleştirilip bitirilen cumhuriyetimizin abide kurumuydu.

Mağazaları, fabrikaları talan edilen, hurda edilen, haraç mezat satılan, arazilerine çökülen güzelim Sümerbank ve hala basma fabrikası çalışanlarının ve bizlerin yüreklerinde biliyorumki o günlerin özlemi.

EBK vardı Muttalıp’ta sonra özelleştirildi, çalışanlar dağıtıldı ve ismi silindi.

SEK vardı Süt endüstrisi kurumu özelleştirildi, bitirildi. Düşünün şimdi et ve sütte üreticide, tüketicide feryat ediyor.

Die vardı bilirmisiniz Sivrihisar caddesinde, Devlet istatistik enstitüsü bölge müdürlüğü kapatıldı, çalışanları darmadağın edildi sonrası  şimdi meşhur TÜİK oldu,

 TSE vardı Kızılcıklı’da  şimdi varmı yokmu bilmem.

Esbankımız vardı, banka gibi bankaydı, Eskişehirlilerindi, hiçbir eksisi olmasına rağmen, kuvvetle muhtemel sahiplerinin siyasi düşüncesi sebebiyle yaşanan kriz furyasına vebali üzerine siyasi bir el tarfından bitirilen Esbankımız…

Benim aklıma ilk anda gelen kurumlarımız bunlar kapananlar, kapatılanlar, dağıtılanlar, talan edilenler, yalan edilenler.

Bizimdi onlar, bizdeydi onlar.

Kimine göre küresel sermaye, kimine göre bu nadide kurumları hayata geçirenlerle hesaplaşma duygusuyla yok edildiler.

Bugün olmayan, kalmayan, olamayan ya da yaşamaya çalışan hatırlarımızda olan kurumlarımız, değerlerimiz.

Son noktada yaşamaya çalışan yaşatılmaya çalışılan Eskişehirsporumuz var geçmişi arayan, nefes almaya çalışan,  bu şehrin has evlatlarının sahip çıkmaya çalıştığı ve sizlerin desteğini bekleyen Eskişehirsporumuz...

Emek veren, ömür veren, gönül veren ve unutmuyanlara selam diyerek nerede yaşıyorsanız yaşayın ama Eskişehirli kalın.

Eskişehir vefadır, Eskişehirli vefalıdır, Eskişehir duruşun adıdır.