Duyarlı hemşehrilerim, benim için her zaman gerçekten daha ayrıcalıklıdır.
Şehir için, şehir içinde üzerimizde olan vazifeden dolayı bugüne kadar pek çok konuyu — çoğu olumsuz, bir kısmı olumlu şekilde — sayfalarda, ekranlarda, sosyal mecralarda dile getirdik.
Sonuca varanlar oldu,
hiç umursanmayanlar var,
bekleyenler var,
süreci devam edenler var...
Yapılan, iletilen, belirtilen konu, sorun ya da taleplerin gündeme gelmesini, hafızalara kazınmasını ve tarihe not düşülmesini önemli buluyorum.
Bugün geldiğimiz noktada, bu doğrultuda elimde pek çok not ve ileti var.
Bunları sıraya koymak ve önceliklendirmek zorunda kalıyorum.
Çünkü şehirde hayat yaşanıyor ve devam ediyor.
Bu olurken sosyal, yaşamsal, yapısal ve fiziksel hareketler bütünü de haliyle durmuyor.
Durum böyleyken aksaklık, eksiklik ya da memnuniyet gibi unsurlar da bu hareketliliğin içinde kendiliğinden oluşuyor.
Odunpazarı...
Her hali ve yönüyle ilgi alanım. Bunu her seferinde ve her ortamda mutlaka söylerim.
Bunu bilen çok kıymetli bir hemşehrimiz, sosyal medya üzerinden bir ileti gönderdi ve konunun üzerine eğilmemi istedi.
Yaşam bölgem olduğu için ve öncesinde fark etmiş olmama rağmen, bana bahsedilen yönüyle hiç düşünmediğimden hemşehrimizin hatırlatmasına tamamen hak verdim.
Paşa Mahallesi Kurşunlu Camii Sokak girişinde bulunan,
Anadolu Üniversitesi Cumhuriyet Tarihi Müzesi olarak kullanılan,
Eskişehir Kültür ve Tabiat Varlıkları Kurulu bünyesinde tescilli,
korunması öncelikli binalardan olan, atalarımızdan kalan bu yapının,
sokağın sağ tarafında, Anadolu Üniversitesi Konukevi'nin tam karşısındaki duvarında — yaklaşık 5 metrekarelik bir alanda — kim tarafından, ne amaçla, neden ve hangi talimatla yapıldığı belli olmayan bir duvar boyaması (grafiti) yer alıyor.
Duvar üzerinde, Eskişehir'e ait bazı görsellerin yanında, manevi değerimiz Yunus Emre’ye hiç benzemeyen bir figür ön plana çıkarılmış.
Grafiti olarak adlandırılan bu çalışma ile ilgili duyarlı hemşehrimiz, bu boyamanın yasal olmadığını ve mevzuata göre suç teşkil ettiğini belirtti.
Özellikle Yunus Emre’nin bu kadar gelişigüzel bir şekilde tasvir edilmesini de son derece rahatsız edici bulduğunu ifade etti.
Bu sebeple gidip yerinde inceledim ve konuyu sizlerle paylaşmak istedim.
Tarihi ve tescilli bir yapının, gelişigüzel ve hassasiyet gösterilmeden — üstelik izin alınıp alınmadığı belli olmadan — boyanması ve tarihi bölgenin girişi olması nedeniyle gerekli özenin gösterilmemesi beni gerçekten üzdü.
Eski Turan Numune Mektebi,
Eski Askerlik Şubesi...
Eskişehir’in tarihi hafızasında yeri olan ve dediğim gibi atalarımızdan miras kalan bu emanetin, neye hizmet ettiği belirsiz bir şekilde, âdeta gözden uzak bir köprü ayağı gibi görülmesi gerçekten çok üzücü.
Tam bir “Ali yazar, veli bozar” durumu değil mi?
Konuya ilişkin olarak başta binanın sorumluluğunu taşıyan Anadolu Üniversitesi’ni, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’nu,
ve bu konuda muhataplığı olan tüm kurum ve kişileri göreve davet ediyorum.
Umarım duyarlar, okurlar ve gereğini yaparlar.
Diyenler olacaktır:
“Ne var bunda?”,
“Ne olmuş yani?”
Ama bugün o duvar,
yarın yan duvar,
sonraki günlerde ön cephe,
daha sonra ise karşısındaki kültürel miras binalar...
Bu iş böyle sürer gider.
Benden ve duyarlı hemşehrimizden bir hatırlatma:
Gözlere göstermek,
duyulara duyurmak,
sorumlulara dokunmak…
Aşkımız Eskişehir,
aşkımız Odunpazarı.
Kalın sağlıcakla.
Gönül dolusu selamlar.