Evvel zaman içinde…

Güzeller güzeli bir prenses varmış. Kral olan babası, evlenme çağına gelen kızı için ülkenin dört bir yanına haber salmış. Her kim Karpaz’daki şifalı kutsal suyu bulup getirirse, kızını onunla evlendireceğini duyurmuş. Günler günleri, aylar ayları kovalamış derken, yoksul, iyi niyetli bir delikanlı kralın huzuruna kutsal su testisi ile çıkmış.

“Kralım istemiş olduğunuz suyu getirdim” demiş. Lakin kral; kızını, soylu ve varlıklı talipleri varken, bu gence vermek istememiş. Testiyi almış, gencin üzerine kutsal suyu dökmüş ve beddua etmiş. O anda, suyun döküldüğü yerde bataklık oluşmaya ve genç adam yavaşça gömülmeye başlamış. Kurtulmak için çırpınmış, gücü yetene dek… Görünmez hale geldikçe; elini yukarıya kaldırmış bu defa, “Kıymayın bana, yardım edin” dercesine!

Sonra ne mi olmuş? İyi kalpli gencin eli taşlaşmış ve Girne sıradağları olarak da bilinen, umudu, özlemi, aşkı, hüznü, güzelliği, güveni ve zaferi simgeleyen Beşparmak Dağları ortaya çıkmış.

Değerli Okurlarım, KKTC vatandaşı Dilan’ın sizler için anlattığı efsane ile Girne’den merhaba!

a-3

Kuzey Kıbrıs veya resmi adıyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti(KKTC).

15 Kasım 1983’te Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi self-determinasyon hakkını kullanarak oy birliğiyle aldığı kararla, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan etmiş ve kuruluş bildirgesini kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş okumuştur.

Varlığı; Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve uluslararası platformlarca “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Türkiye işgali altındaki toprağı” olarak nitelendirilmekte ve ülkemiz dışında hiçbir ülke tarafından tanınmamaktadır.

18 Kasım 2020 tarihli Rum basınındaki haberlere göre; beş ülkece(Azerbaycan, Pakistan, Libya, Bangladeş ve Gambia) tanınma yolunun açıldığına dair paylaşımın üzerinden iki yıl geçse de, bir yerlere “Bir gece ansızın gelebiliriz” belki de!

Sayın yolcular; inişimizi Ercan Havalimanı’na T.C. vatandaşı turisti olarak bir ayı geçirmemek kaydıyla, sadece kimlik kartınızla yaptıktan sonra, Lefkoşa’ya bakan hikâyemizin dağlarının yamacına 1987’de işlenmiş KKTC bayrağı ile yanı başındaki bayrağımıza doğru yolculuğumuza devam edelim.

482 metre boyu ve 275 metre eni ile dünyanın en büyüğü olduğu söylenen bayrak, Rum Kesimi’nden de net olarak görünüyormuş. Yanında, ay-yıldızımız ve Atatürk’ün “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözü bulunmakta. Gece saatlerinde havalimanına inen-kalkan her uçak yolcusu, 12 futbol sahası büyüklüğündeki alanda sırasıyla; yıldız, ay yıldız, ay yıldızlı Türk Bayrağı ve son olarak da KKTC bayrağını ışıl ışıl görmekte.

IMG_4856

Kıbrıslı Rumlar, adanın kuzeyindeki Türk varlığını kabul etmediğinden bayrak onları deli ediyormuş, Mersin’den 20 yıl evvel gelmiş ve KKTC vatandaşı olmuş Mehmet’in anlatmasına göre. Klerides, Hristofyas, Anastasiadis Beşparmak Dağları’ndaki bayrağımızın kaldırılmasını defalarca talep etmişler. Üyesi oldukları AB’ye, ABD’ye, BM’ye ve Kıbrıs sorunu ile ilgili-ilgisiz tüm devlet başkanlarına bayrağın kaldırılması için, bıkmadan usanmadan yazılar göndermişler, protestolar ve sözlü talepler iletmişler. Lakin nafile!

Ercan’dan Girne’ye devam ederken yüksek yamaçlardan birinde, yavru vatan ve Türk bayraklarının arasında Atatürk anıtı selamlar bu defa herkesi.

Rum Kesimi’ne rahatsızlık verdiği söylenen bir başka konu ise, ezanlarımız imiş. Yol boyunca geçtiğimiz yerleri anlatan sürücümüz; “Az sonra sol tarafta Yakın Doğu Üniversitesi’nin kurucu rektörü,  ünlü iş insanı Dr. Suat Günsel’in kendi adını vererek yaptırdığı camiyi göreceksiniz” dedi. Suat Bey; KKTC vatandaşı, Türkiye’nin ilk 10, Kuzey Kıbrıs’ın ilk 3 zengini arasında yer alan hayırsever bir zatmış.

Osmanlı mimarisinden esinlenerek tasarlanan 10 bin kişinin ibadet edebileceği KKTC’nin en büyük camisinin 2013 yılında temelleri atılmış. Minare ve kubbelerde kullanılan malzemelere 2215 KKTC vatandaşı ile yapılan anketle karar verilen camii, Yakın Doğu Üniversitesi kampüsü sınırlarında.

IMG_4870

Yol kenarlarında dikkatimi çeken manzara karelerinden biri de, doğaya atılmış inşaat atıkları ve evsel atıklar ne yazık ki! Güneyde Rum Hükümeti, yıllar önce ağır kanunlar uygulamaya başlamış ve şu anda yerlere çöp atmanın cezası 800 Euro. Kuzeyde ne kadar sizce? Sadece 28 lira. KKTC’li bir köşe yazarının dediğine göre, “Memleket tam bir çöplük olmuş.” Ülkemizde ise, umuma açık yerlerde her ne şekilde olursa olsun çevreyi kirletenlerin cezası 1362 lira. Uygulanması ne derece etkili derseniz;  cevap yetkililerde, çevremizde ve kendimizde!

Değerli Okurlarım; tek başkentli iki ülkenin yaşadığı Akdeniz adası; şeftali köftesi, piruhi denilen mantı, hellim peyniri gibi meşhur lezzetleri, tarihi ve turistik yerleri, Kıprıs şivesi ve her otelin alt katındaki Casinoları ile nam salmış.

Konakladığımız yerdeki müşteri profiline baktığımda; çoğunluğu İngiltere, Avrupa ve tek tük Amerika’da yaşayan Kuzey Kıbrıslı vatandaşlar ile bizim gibi Türkiye’den gelenlerden oluşmakta.

Adaya ilk ayak bastığım 8 yıl öncesinde; Rusya, Almanya ve Arap ülkelerinin turistlerinin bizlerden daha fazla olduğunu hatırlıyorum.

Gelelim çalışan personele. Çoğu Kıbrıs üniversitelerinin yabancı öğrencileri. Mezun olduklarında hemen hepsi Avrupa’ya veya İngiltere’ye gitmeyi planlayan, asgari ücretle çalışan gençler…

Kıbrıs’ta İngiliz egemenliği fiilen bitmiş, lakin etkisi geçmemiş. Trafik soldan akıyor, direksiyonlar sağda. Büyük Britanya, Singapur gibi ülkelerde kullanılan G tipi fiş ve priz sistemi var. Evsu-eğitim vakfı su KKTC’nin resmi ve en yaygın içme suyu.

Sıcağın iyice bastırdığı bir günün öğlesinde, otelin salonunda yazımı hazırlarken, Ayşe geldi ve Diyalog isimli günlük gazeteyi bıraktı, yorgun görünüyordu, ancak gülümsüyordu içtenlikle. “Ayşe tatile çık” diyemedim, çünkü yıllar öncesinde o topraklar için söylenmişti bu parola!

KKTC’nin gazetelerinden biri elimdeydi ve neresinden başlayacağımı bilemedim.

“Herkes kıyamet gününü bekliyor!” başlıklı Kıbrıs Türk Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olduğunu öğrendiğim Reşat Akar’ın yazısı ilk okuduklarımdan oldu o günlerde…

Ve birkaç gün evvel yaşanılan olayları duyduğumda, bu cümle ne kadar manidardı.

“ABD, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne uygulanan silah ambargosunu kaldırdı. Rum Kesimi ABD üssüne mi dönüşüyor? KKTC’den ambargonun kalkmasına tepki. ABD’nin kararı kabul edilemez” gibi manşet ifadeleri gündemi iyiden iyiye ısıtmaya ve germeye başladı. Allah sonumuzu hayır eylesin!

Unutmadan; KKTC’nin dünyaya açılan penceresi konumunda 47 yaşındaki Ercan Havalimanı;  son teknoloji ile donatılmış yeni terminal binasına geçmeye hazırlanıyor. Camiinin açılışı ile havalimanının hizmete girmesinin Kasım ortasında Cumhurbaşkanımız tarafından yapılacağı bilgisini de paylaşayım sizlerle, her şey yolunda giderse…

Mustafa Kemal Atatürk’ün 1937 yılında söylediği cümle ile kapanışı yapayım.

“Efendiler, Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece bu bölgenin ikmal yolları tıkanmıştır. Kıbrıs’a dikkat ediniz. Bu ada bizim için önemlidir.”

Barış ve sağlıcakla kalın.