*Kandil ışığı yandığında, gerçekten içimizi aydınlatıyor mu? Yoksa sadece geleneksel bir hatırlatma mı oluyor karanlıklarımıza?*

Regaip Kandili… Yıllardır aynı ritüeller, aynı mesajlar, aynı dualar. Ama bu kutsal gecelerde ne kadar samimiyiz, ne kadar hakikatle yüzleşiyoruz?

Gerçek anlamda bir arınma mı yaşıyoruz, yoksa sadece şekli bir teslimiyetle vicdanlarımızı mı susturuyoruz?

Yaşar Nuri Öztürk gibi birçok alim, kandil gecelerinin dinin özünde yer almadığını, sonradan geleneksel yapıların bir parçası haline geldiğini söyler. Ama toplum için anlamı büyük… O zaman soralım: Bu gecelerde yanan kandiller, neden yüreklerimizi ısıtamıyor?

Çünkü lambadaki titreyen alev üşüyor…
Çünkü yoksulun duası duyulmuyor…
Çünkü kadınlar ağlıyor, çocuklar yetim kalıyor…
Çünkü adalet soğuk, vicdan donuk…

Gerçek kandil, bir çocuğun yüzündeki tebessümde, bir annenin yüreğindeki huzurda, bir insanın ötekine uzattığı elde yanmalı…

Kandiller, sadece dualarla değil; sevgiyle, dayanışmayla, vicdanla anlam bulur.

Ve biz… Biz o lambadaki alevi, üşümekten kurtarmalıyız.